Biz bu konuda sorunu olan yüzbinlerce anneyiz. Eminim artık hiç bir anne yaşadığı hiç bir sorun konusunda tek başına değil. Yaşadıklarım nedeniyle hassas olduğum iştahsızlık konusunda son gelişmeleri anlatmak istiyorum bugün size.






İştahsız çocuklardaki beslenme güçlüklerini kategorilere ayırmak için çalışan “IMFeD: Identification and Management of Feeding Difficulties - Çocuklarda Beslenme Güçlüklerinin Tanımlanması ve Yönetimi Programı” sempozyumunda bu konunun nedenleri tartışıldı.


Projenin Türkiye ayağında Çocuk Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Yasemen Taner, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Benal Büyükgebiz ve Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Diyetetik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülden Köksal, iştahsız çocuklarda beslenme ve beslenme güçlüklerini tüm yönleriyle ele aldılar.


Çocuğunuz yemek yemiyor mu? İşte nedenleri... Uzmanlara göre; çocuk beslenmesinde amaç tam ve dengeli beslenme olmalı. Amerika, Avrupa, Asya ve Latin Amerika ile Türkiye’de eşzamanlı olarak yürütülen global programın Türkiye ayağında gerçekleştirilen araştırmalarda elde edilen sonuçlar ise çocuk beslenmesinde doktor, ezcacı, anne ilişkisinin önemine dikkat çekiyor.

İştahsız çocuğu doğru analiz etmek tedavinin en önemli bölümü! Araştırmaya göre beslenme güçlüğü olan çocukların 6 türü var: Birincisi “yemek seçen çocuklar”; belirli tat, kıvam, koku ve görüntüye sahip yiyecekleri reddediyor ve zorlandıkları takdirde aşırı tepki gösteriyorlar. Uzmanlar, bu çocukları zorlamanın değil teşvik edip model olmanın gerekliliğine değiniyor. Aynı besinleri, belli aralar ve değişik biçimlerde tekrar denemek de olumlu olduğu belirtilen davranış biçimleri arasında yer alıyor. İkincisi “iştahsız ve hareketli çocuklar” ise yemek yemeye karşı ilgisizler ve kolay doyuyorlar. Dikkatleri çabuk dağılan bu aşırı enerjik çocuklar, bir an önce masadan kalkmak istiyorlar. Bu tipte, sofrada keyifli yemek ritüelinin yüceltilmesi, yemek disiplini ve dikkat terbiyesi başvurulması gereken yollar olarak belirtiliyor.

“İştahsız olarak değerlendirilen normal çocuk” ise diğer kategorilerin aksine aslında ihtiyaç duyduğu kadar yemek yiyen sağlıklı bir çocuk portresi çiziyor. Normal olarak sevdiği ve sevmediği bazı besinler olan bu çocuk tipi, annesi tarafından daha çok yiyen başka çocuklar ile karşılaştırıldığı için yanlış bir şekilde iştahsız olarak değerlendiriliyor. Bu çocuklarda, doktorların aileye muayene ile güven vermesi ve ailenin rahatlatılması yüksek önem taşıyor. Bu noktada ebeveynlerin beslenme eğitimi alması da tutumlarını olumlu etkiliyor. İşte benim kızımın durumu! Yemek yemekten korkan çocuk…

Beslenmeye karşı şiddetli direnç gösteren, ağlayan ve ağızlarını açmayı reddeden çocuklar ise “yemek yemekten korkan çocuk” kategorisine giriyor. Bu çocuklar yemekle ilgili her şeyden kaçmaya çalışıyor ve yemek yememek için ellerinden geleni yapıyor. Bu çocuklar için kademeli duyarsızlaştıma yöntemi iyi sonuç veriyor. Gerekli durumlarda, beslenmelerini tam ve dengeli bir destek ile tamamlamak gerekiyor. "Organik hastalığa bağlı iştahsız çocuk” sınıfında yer alan çocuklar için iştahsızlık, bilinmeyen başka bir sorunun göstergesi olarak ortaya çıkıyor. Bu çocukların iştahsızlıklarının altında yatan esas sorunu bulmak çocuğun sağlığı açısından büyük önem taşıyor. Son olarak, genel anlamda içe kapanık ve keyifsiz çocuklar “iştahsız ve içine kapanık çocuk” sınıfına dahil ediliyor. Bu tür çocukların iştahsızlıklarının temelinde çoğu zaman anne-baba ayrılığı veya kendisine bakan kişilerden / anne-babadan yeterince ilgi görememe gibi problemler yatıyor. Bu durumlarda ebeveyn/bakımveren – çocuk ilişkisini ayrıntılı biçimde ele alıp olumsuzlukları gidermek gerekiyor. Çocukları bu şekilde beslenme alışkanlıklarına göre kategorize ederken, bir çocukta birden fazla beslenme güçlüğüne rastlanabileceğini de unutmamak gerekiyor. Bir beslenme güçlüğü ile karşılaşıldığında, çocuğun tam ve dengeli beslendiğinden emin olunabilecek uygun beslenme desteğini seçmek gerekiyor. Anneler dikkat: Annelerin çaresizliği çocuklarda önerilmeyen yeme biçimleri yaratıyor!

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof Dr. Benal Büyükgebiz, çocuklardaki beslenme sorunlarının sınıflara ayrıldığına değinerek, “Çocukta hangi beslenme güçlüğü olduğunu doğru analiz etmek doğru çözümleri sunabilmek açısından büyük önem taşıyor. İştahsız olan ya da yanlış beslenen bir çocuğu sağlıklı beslenmeye yönlendirirken zorlamak yerine ailecek doğru davranış biçimlerinin benimsenmesi ve tam ve dengeli beslenmenin sağlanması çocuğun fiziksel ve psikolojik gelişimi açısından olumlu sonuç veriyor” dedi. Ayrıca Büyükgebiz çocuğa ısrarcı davranışın kesinlikle yanlış olduğunu, bazı annelerin bu konuda zorlayıcı davranarak çocukların ilerleyen yaşlarda yemek ile ilgili önemli problemler yaşamasına sebep olduğunu belirtti. Büyükgebiz, böyle durumlarda hem iştahsız çocuğun beslenmesini tamamlamak hem de annenin bu konuda içini rahatlatmak için tam ve dengeli beslenme desteklerini önerdiklerini belirtti.

Sağlıklı çocukların nasıl beslenmesi gerektiğine değinen Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Diyetetik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gülden Köksal ise yaş gruplarına uygun olarak tüketilmesi gereken besinlerin özelliklerinin yanı sıra öğün düzeninin ve porsiyonların nasıl ayarlanması gerektiği konusunda da bilgi verdi. Köksal, “Çocuklarda sağlıklı beslenme her gıdadan düşünmeden tüketmek anlamına gelmiyor. Sağlıklı beslenmenin yeterli ve dengeli beslenerek büyüme için gereken temel beslenme ihtiyacının giderilmesi anlamına geldiğini tüm ebeveynlere öğretmeliyiz” diyerek sağlıklı beslenmenin gerçek anlamına dikkat çekti. Toplantıda söz alan bir diğer uzman hekim, Çocuk Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Yasemen Taner, çocuklardaki beslenme sorunlarına psikiyatrik açıdan yaklaşarak, beslenme sorunlarında anne – çocuk ve anne – doktor iletişiminin önemine vurgu yaptı. Özellikle anne – çocuk arasındaki ilişkinin çocuğun beslenmesine yansımaları üzerinde duran Taner, annelerin doğru yaklaşımlarının çocukların beslenme konusundaki davranışlarını olumlu etkilediğinin altını çizdi. Bu noktada yapılan hataların, çocuktaki beslenme becerisi gelişimini çok olumsuz etkilediğini belirten Taner, “Hatta benim Blender Çocuklar dediğim çocuklarının protein alabilmesi için köfteleri süt ile birlikte blender’dan geçirerek yediren anneler var” ifadesi ile iştahsız çocukların beslenmesinde karşılaşılan güçlükleri ve bu süreçteki hatalı davranışların boyutunu ortaya koydu. Ayrıca Taner, çocuğuna “baskı ile yediren” annelerin davranışsal olarak ileriki dönemlerde çocukta problemler yarattığı ve çocuğun yemek ile ilişkisini bozduğunun altını çiziyor. Annelerin çocuğun damak tadına ve ayrı bir birey olduğuna saygı göstermemesi durumunda ilerleyen yaşlarda, temel güven duygusu gelişimi gibi konularda problem yaşandığına dikkat çeken Taner, “Bağımlılık yaşayan bireylerin çocukluklarında, belirli dönemlerinde beslenme güçlüğü yaşadığını kabul ediyoruz” diyor. Abbott Beslenme Grubu’nun Amerika, Avrupa, Asya ve Latin Amerika ile eş zamanlı olarak yürüttüğü global programın Türkiye ayağında gerçekleştirilen araştırmalarda elde edilen sonuçlar da kamuoyu ile paylaşıldı. IMFeD Projesi yürütülürken anneler, doktorlar ve eczacılar ile yapılmış 3 farklı araştırmanın sonuçlarından faydalanıldı. Araştırma kapsamında öncelikle Türkiye’deki 1-10 yaş arasında en az 1 çocuğu bulunan toplam 815 anne ile görüşüldü. Elde edilen sonuçlar, annelerin çocuklarındaki beslenme problemlerine ve bu problemlerin çözümü için geliştirdikleri yaklaşımlara ışık tutuyor. Görüşülen annelerin tamamına yakını, 1-10 yaş arasındaki bir çocuğun iyi beslenmesinin yolunun düzenli ve dengeli beslenmesinden geçtiği konusunda hemfikir. Annelerin %58’i çocuğuna yemek yedirmekte güçlük çektiğini belirtiyor. Bu anneler çocuklarının iştahsız olduğunu, yemek seçtiğini ve yeterli miktarda yemek yemediğini söylüyor. Çocuklarına yemek yedirmede güçlük çeken annelerin %99’u beslenme desteği kullanıyor. Buna rağmen annelerin yalnızca %2’si, tam ve dengeli beslenme sağlayacak destek ürününü tercih ederken, geriye kalan çoğunluk; vitamin/mineral, balık yağı gibi tek yönlü destekler kullanıyor. Çocuklarına yemek yedirme konusunda güçlük çekmeyen anneler ise %42’lik bir kesimi oluşturuyor. Çocuğun yemek seçmemesi, yemek yerken mutlu olması ve masada uslu davranması, anneler tarafından sağlıklı beslenen çocukların ortak özellikleri olarak kabul ediliyor. Öte yandan, çocuklarının düzenli ve yeterli yemek yemediğini, yemek konusunda çok seçici olduğunu belirten anne babalar, çocuklarının çok az yemek yemesinden, sadece abur cubur yemek istemesinden ve besleyici değeri yüksek yemekleri yemek istememesinden de rahatsızlık duyuyor. Anneler doktorlara değil akrabalara danışıyor Anneler en sık karşılaştıkları beslenme sorunlarını; yemek seçme (%59), iştah kaybı (%55), az yemek yeme (%53), hiperaktivite (%16) ve yemek yerken ağlama (%7) olarak sıralıyor. Çocuklarına yemek yedirme konusunda sıkıntı yaşayan annelerin en çok başvurduğu yolların başında ise, konunun uzmanları tarafından yanlış davranış biçimleri olarak nitelendirilen uygulamalar geliyor. Bu konuda, yemek esnasında oyun oynama başı çekiyor (%87). Çocuğun sevdiği yemekleri yapma (%77), televizyon karşısında yedirme (%76), ısrar ederek yedirme (%73) ve ödüllendirme veya cezalandırma (%63), oyun oynayarak yemek yedirmenin ardından en sık kullanılan yemek yedirme yöntemleri olarak ortaya çıkıyor. Yemek esnasında oyuna en çok İç Anadolu (%90) bölgesinde başvurulurken, Karadeniz Bölgesi’nde (%93) televizyon seyrederken yedirmek, Güneydoğu Anadolu’da (%89) ise ısrar etmek çözüm yolu olarak görülüyor. Doğu Anadolu Bölgesi’nde annelerin tamamı çocuğun sevdiği yemekleri yedirme yoluna gidiyor. Yemek yedirmede güçlük çeken bu annelerin neredeyse %50’si bu güçlüklerle ilgili olarak bir akrabasına danıştığını belirtiyor. Pediyatristlere danışma oranı ise yalnızca %30 civarında kalıyor. Anneler, doktorlara ve eczacılara hangi şikayetlerle başvuruyor? Araştırma kapsamında annelerin yanı sıra ortalama 14 yıllık uzmanlığı olan toplam 250 pediyatrist ile de görüşüldü. Elde edilen verilere göre çocuklarda görülen beslenme güçlükleri ile ilgili olarak doktorlara gelen şikayetlerin yarısı geri çevriliyor. Çocuklardaki beslenme sorunlarının anneler tarafından abartıldığının düşünülmesi, şikayetlerin ciddiye alınmamasının en büyük nedeni olarak görülüyor. Doktolar en çok “çocuğun yeterli miktarda yememesi (daha çok 1-5 yaş arasındaki çocuklar için)” ve “çocuğun yemek seçmesi (daha çok 5-10 yaş arasındaki çocuklar için)” konularında şikayet aldıklarının altını çiziyor. Ele aldıkları şikayetlerin %62’sinde aileye veya anneye davranışsal önerilerde bulunduklarını belirten hekimler, şikayetlerin %35’inde ise çocuğa beslenme desteği verdiklerini söylüyorlar. Doktorlar, çocukların üstüne gitmenin doğru olmadığını belirtirken, önerileri yine yemeği oyun ya da çocuğun sevdiği birinin yardımı ile yedirmeye çalışmak, çocuğu ödüllendirmek veya televizyon karşısında yedirmek olarak sıralıyor. Araştırmanın 256 eczacı ile yürütülen ayağından elde edilen sonuçlar da çocuklardaki beslenme sorunlarının çözümüne ilişkin faydalı bilgiler sunuyor. 1-10 yaş arasında çocuğu olan annelerinin %31’i eczacılara çocuklarındaki beslenme şikayetleri ile geliyor. Eczacıların en fazla duyduğu şikayetlerinin başında da yine “çocuğun yeterli miktarda yememesi” ve “çocuğun yemek seçmesi” yer alıyor. Söz konusu şikayetlerin %63’ünde beslenme desteği önerisinde bulunan eczacılar; “çocuğun sevmediği bir gıdayı zorla yediren”, “ceza ile yediren” veya “baskı ile yediren” annelere de davranışsal tavsiyelerde bulunuyor.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.