Amerikalı bir çocuk nöroloji uzmanı olan Dr. Maya Shetreat- Klein’ın yazdığı bir kitap var elimde. (The Dirt Cure) Klein kitabında bağırsak sağlığı ve sinir sistemi ilişkisini detaylı bir şekilde ele alıyor. Bu kitaptan birçok başlık çıkacak ama şöyle başlamak istiyorum:

"Çocuğunuzun öğrenme zorluğunun, korkularının, uyku bozukluklarının sebebi bağırsağındaki bakterilere iyi bakmamanız olabilir."

Klein kitabın başında modern insanın yıllardır Pastör’e inanarak mikropların bizi hasta ettiğine, mikroplarla savaşarak hastalıktan kurtulacağımıza inandığını belirtiyor. Oysaki son yılların çalışmalarında insan vücudunun ciddi bir bölümünün mikroplardan oluştuğuna ve bu mikropların sağlığının bizim sağlığımızla doğrudan bağlantılı olduğuna kanaat getirildi. Bu durumda mikroplarımıza ve onları yaşattığımız çevreye iyi bakmak bağışıklık sistemimizi iyileştirebilir. İyi bakmak derken de en başta doğru beslenme geliyor. Klein diyor ki: “Önce yediklerini düzelt. Bu bağırsağını, bağırsağın da beynini iyileştirecek.”






Mikrobiyota, epigenetik ve bunları bire bir etkileyen beslenme konuları önümüzdeki on yıllarda bilim insanlarından başlayarak hepimizi epeyce ilgilendirecek 3 ana başlık. Mikrobiyata çoğunluğu bağırsaklarımızda yaşayan sindirime, hormonlara, sinir sistemine ve aslında iç içe geçik olan fakat Batı tıbbınca hepsi ayrı bir uzmanlık konusu olarak incelenen organ sistemlerimizde yaşayan mikroplara verilen isim.



Mikrop kolonimizin dengesini neler bozuyor?

Klein’ın kitabında mikrobiyotayı tehdit eden ve yapısını bozarak bizi hastalıklara daha yatkın hale getiren etmenler arasında şunlar sıralanmış:






Antibiyotikler: Bu etkili ilaçlar bağırsak florasında iyi ya da kötü bakteri ayırt etmeden ne varsa öldürüyorlar. Bazı durumlarda hayat kurtarmaya yarasalar da fazla kullanımı halinde bağırsaklara zarar veriyorlar.






Toksinler: Gıdalarımızdaki zirai atıklar, katkı maddeleri, boya maddeleri, içme suyundaki ve topraktaki ağır metaller, hava kirliliği gibi bazı etkenler vücudumuzda kalıntı bırakarak bağırsak florasını tahrip ediyor. Bu kalıntılar sadece sindirim değil aynı zamanda sinir sistemsel ve davranışsal bozukluklara da yol açabiliyor. Hiperaktivite ve dikkat bozukluğu, otizm, algılama bozuklukları, disleksi gibi rahatsızlıklar bunlardan bazıları.





Sezaryen ve mama ile besleme:

Her ikisi de belirli koşullarda yaşam kurtarıcı olsa da bu koşullarda ilk çocukluğunu geçirenlerin ileriki yaşlardaki sağlığında belirleyici olabiliyor. Bebek anne karnında steril bir ortamda gelişir ve ilk mikropları dünyaya gelirken annenin doğum kanalından, vajinasından, derisinden, memesinden ve soluduğu havadan alır. Vajinal yoldan doğmayan çocukların bağırsakları, normal yolla doğmayanlara göre farklı bakterilerle tanışıyor. Aynı zamanda bir operasyon olan sezaryenin yapısı gereği, çocuk hayata göbek bağından kendi sistemine geçen anitibiyotiklerle tanışarak başlıyor. Anne sütüyle beslenen çocuklar anne sütünden geçen bifidobacter-longus adında bir prebiyotik bakteri alıyorlar. Bu da onların gelecekteki sağlığına olumlu etki ediyor. Anne sütüyle beslenemeyen çocuklarda alerjiler, astım, tip 2 diyabet, obezite, çölyak gibi hastalıklara oransal olarak daha sık rastlanıyor. Anne sütü aynı zamanda Mikro- RNA denen ve bağışıklık sistemini kurmaya yarayan etmenleri çocuğa taşıyor.






Anne babanın bağırsak sağlığı:

İlginç bir şekilde bağırsak sağlığımız biraz da anne-babamızın bağırsak sağlığından etkileniyor. Anne ya da babada sürekli sindirim problemleri, mide yanması, reflü, gaz, kabızlık, ishal, gıdalara karşı hassasiyet ya da alerjiler varsa veya aşırı derecede antibiyotiğe maruz kalarak bağırsak floralarını bozdularsa, bu genler vasıtasıyla çocuklarına da aktarılıyor. Devamı haftaya…






Yazı: Damla Çeliktaban

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.