Dikkat; Gerek alarm tedavisi gerek ilaç tedavisi mutlaka konusunda uzman özellikle çocuklar üzerinde tecrübeli uzmanlar tarafından yapılmalı! Sözü edilen bu iki ana tedavi yöntemi yapılan bilimsel çalışmalarda etkinliği ve önerilebilirliği en yüksek tedavi yöntemleri, konvansiyonel bilimsel bir skalada kanıt ve önerebilirlik düzeyi en üst düzey olan 1A düzeyindedir. Bunun dışındaki uygulanan veya önerilen hiç bir tedavi yöntemi bu düzeyde bir bilimsellik değerine sahip değildir.


Türk Çocuk Ürolojisi Derneği önderliğinde, Prof. Dr. Serdar Tekgül ile Çocuklar Gülerek Uyansın adında bir Sosyal Sorumluluk Projesi için işe koyulduk. Tam 10 yıldır özellikle anneler ve bebekler için yapılan bir çok projeye dahil oldum. Ancak bu kez işin içine girdikçe ve konuları Prof. Dr. Serdar Tekgül’den öğrendikçe ve proje için görüştüğümüz çocukluğunda bu sorunu yaşayan kişilerden dinledikçe inanılmaz duygular yaşıyorum. Şaka değil tam 1 milyon çocuk bu sorunu yaşıyor. 1 milyon çocuk sabahları altını ıslatmış yatağına işemiş ve ıslanmış olarak uyanıyor. Yaş grubu küçük olan da var büyük olan da. Doktora gitmeyi evlenirken hatta askere giderken düşünen kişilerin var olduğunu öğrendiğimde ise küçük çaplı bir şok yaşadım. “Hocam” dedim “neden bir insane çocuğunu yıllarca doktora götürmez?” Dedi ki bana “işte bunu öğreteceğiz birlikte ondan çıkıyoruz yola…


Amacımız bu. Altına kaçıran, bununla yaşayan, içine atan, sadece kendisinin çiş sorunu olduğunu sanan, okulda bu sorunu yaşayan tek kişinin kendisi olduğunu sanan çocuğa “yalnız değilsin” diyeceğiz. Onların annelerine “bu sorunun ürolojik bir sorun olduğunu” anlatacağız ki hemen çocuklarını doktora götürsünler. Pek çok çocuğun yaşadığı ama ailelerin genelde konuşmakta, paylaşmakta sıkıntı duyduğu bir rahatsızlık söz konusu olan. Alt ıslatma sorunu olan çocuklar ve aileleri için neler yapılabilir, neleri bilmemiz gerekiyor bunun için yaptım bu röportajı. Prof. Dr. Serdar Tekgül’e konuyla ilgili okuyucularımdan gelen soruları ve merak ettiklerimi sordum.


Çocukların yaşadığı alt ıslatma problemini nasıl tanımlarsınız hocam?

Enürezis Nokturna. Doğumsal veya kazanılmış sinir sistemi hastalığı olmayan beş yaş ve üzeri çocukların, haftada 3 kereden fazla olacak şekilde uykularında istemsiz olarak işemesi olarak tanımlayabiliriz. Altını ıslatma sorunu çocuğun büyümesi sırasında idrar kontrolü ile ilgili bazı işlevlerin olgunlaşmasının gecikmesi ile ilişkilidir.


En çok hangi yaş aralığında rastlanıyor?

Beş yaşındaki çocuklarda her 100 çocuktan yaklaşık 15’i uykuda altını ıslatıyor. Bu sayı yaş arttıkça her sene yaklaşık bir azalarak 18 yaşına gelindiğinde 100 kişiden birinde görülen bir sorun halini alıyor.


Daha büyük yaşlarda bu sorun görülüyor mu?

Gece kaçırmaları, ilerleyen yaş ile daha da azalsa da karşımıza çıkabiliyor. Genellikle eşlik eden diğer işeme fonksiyon bozuklukları ile gördüğümüz bu hastalar, sorunlarını gece uykularını programlayarak veya sıvı alımlarını kısıtlayarak çözmeye gayret eden hastalar oluyor. Ancak bu grup hastalar genelde bir tedaviden daha fazla tedavi seçeneklerini birlikte kullanmak zorunda oluyor ve tedavi süreçleri zor olabiliyor.


Peki alt ıslatmanın başlıca görülme sebepleri neler?

Gece idrar kontrolünün sağlanması için, uyku sırasında idrar hissinin algılanması, gece üretilen idrar miktarının uygun düzeyde tutulması merkezi sinir sisteminin olgunlaşması, mesane ve ilgili kasların gelişmesi ve vücutta üretilen bazı maddelerin yeteri kadar salgılanması ile ilişkilidir. Yatak ıslatma sorununun ortaya çıkmasında yukarıda sayılan idrar tutma işlevi ile ilgili faktörleri etkileyen birden fazla nedenin rol oynadığı biliniyor. Çoğunlukla bu faktörlerin her birinin değişen oranlarda bu durumun gelişmesine katkıları var.


Basit olarak bu sorunları sıralasak nasıl tarif edersiniz?

Birinci grup; Altını ıslatma sorunu olan çocukların önemli bir bölümünde uyku sırasında idrar kesesinin doluluğu ve idrar yapma ihtiyacı hissedilemiyor. Bu çocuklar birçok dış uyarıyı da algılamakta zorluk çekiyorlar ve uyanma güçlüğü çekiyorlar. Bu çocukları tariff ederken anne babalar sıklıkla yatağını ıslatan çocukların uykularının ağır olduğundan söz ederler. Çişi gelen çocuk uyanamıyor. Bunun sonucu olarak çocuk uykusunda sıkıştığını hissedip uyanmadan refleks olarak çişini yapıyor.


İkinci grup; Bazı altını ıslatan çocuklarda ise gece üretilen idrarın normalden fazla olduğu saptanmış durumda. Gece üretilen idrarın fazla olması durumunda mesane kapasitesi aşılıyor ve uykuda çiş yapma ihtiyacı ortaya çıkıyor. Bu durum uykunun ağır olması faktörü ile birleşince gece altını ıslatma oluyor.


Üçüncü grup ise; Gece altını ıslatan çocukların bir kısmında ise idrar kesesinin çalışması ile ilgili bozukluk saptanıyor. Çiş yapma ihtiyacı uyandıracak kadar idrar biriktirymiyor ama mesanenin dolması sırasında ani olarak ortaya çıkan sıkışma hissi ile zamansız çiş yapma, yatağı ıslatmaya durumu oluyor.


Ülkemizde tahminen kaç çocuk bu sorunu yaşıyor?

Bu sayı yaklaşık 1 milyon olarak hesaplanabilir. 6-16 yaş grubunda görülme sıklığını % 7-12 arasında gösteren veriler var. Bu durum bölgelere ve sosyo-ekonomik yapıya göre değişiyor tabii. Dünyadaki dağılımdan çok farklı olmasa da gelişmiş ülkelere göre bizim ülkemizde biraz daha fazla.


Kaç yaşa kadar sürebiliyor? Aileler size hangi yaşlarda gelebiliyor?

Gece ıslatmalarının çocuk yaşta başlayıp ergenlik dönemine hatta erişkin yaşlara kadar uzanabilmesi mümkün. Bu aralıktaki herhangi bir dönemde başvuran hastalarımız olsa da asıl yoğunluk kreşe veya okula başlama dönemlerindeki çocuklarda oluyor. O güne kadar, aile içinde ve kendi çabaları ile geçiştirilen bu durum çocuğun sosyalleşmesine engel olduğundan aileler doktor yardımı almaya mecbur hissediyorlar.


Okurlarım en çok bunu soruyor; Bu sorunu olan çocukların gece yatmadan önce yemesi veya içmemesini önerdiğiniz şeyler var mı?

Gece ıslatmaları olan çocuklarda sıvı alım alışkanlıkları ve işeme düzenleri mutlaka gözden geçirilmeli. Metabolizma için çok önemli bir ihtiyaç olan su ve sıvı alımının bilinçsiz kısıtlanması da oldukça yanlış bir davranış. Çocuğun ihtiyacı olan toplam sıvı miktarı azaltılmadan gün içerisine yayılarak verilmeli. Bu şart sağlanarak akşam yemeğinden sonra sıvı tüketimi kesilebilir. Böylelikle gece oluşan idrar miktarı ve işeme sıklığı azaltılmış olur. Vücudumuz için en önemli sıvı kaynağı su. Bu nedenle çocuğun sıvı ihtiyacının çok büyük kısmı su ile karşılanmalı ve çocuk bu yönde özendirilmeli. Çay, kahve, meşrubat gibi sıvı alımlarının yararlanımı suyun çok altında. Ayrıca bu maddelerin, her yaş grubunda, mesaneyi irrite edip sık işemelere neden oldukları biliniyor.


Alt ıslatma problemi konusunda genel kanı ailelerin olumsuz etkisi? Ne düşüyorsunuz bu konuda?

Bu durum ne çocuğun tembelliği ne de ailenin verdiği eğitim veya ilgisizliğin sonucu olarak gelişmekte. Mutlaka altta yatan ve tanımlanmış fiziksel sebepler vardır. Gece ıslatmalarının nedeni hormonal ve/veya yapısal olgunlaşmanın tam oluşmaması olarak tariflenebilir. Bu sürecin aile davranışı ile başladığı söylenemez. Ama iyileşme sürecinin şiddeti ve süresi aile tutumuna ve bu durumu önemseyip gerekli tedavi seçeneklerini araştırıp araştırmadığına bağlıdır.


Eğer çocuk okuyorsa, okuldaki yetkililerle paylaşılmalı mı?

Genel olarak bu sorunun sık görülen bir sorun olduğu ve çok sayıda öğrencilerinin bu sorunu çektiğinden haberleri olması faydalı olabilir. Durum uygun bir dille okuldaki yetkililere anlatılabilir. Kazandırılmak istenen işeme alışkanlığının okuldaki devamlılığı kontrol edilip uygun şartlar okulda da sağlanırsa tedavi için muhakkak olumlu olur tabii.


Alt ıslatmanın tedavisi nasıl oluyor?

Tedavide kullanılan iki temel yöntem alarm cihazları ve ilaç kullanımı ile oluyor.


Alarm tedavisi nasıl bir uygulama?

Alarm tedavisi bir şartlandırma tedavisidir aslında. Alarm tedavisinde iç çamaşırına yerleştirilen bir elektrot gece altını ıslatma sırasında ilk damlalar belirdiğinde çocuğun pijamasına iliştirilen alarm cihazının çalmasını sağlıyor. Çocuk uyanmasa bile anne baba alarmın çalmasıyla uyanıp çocuğu uyandırarak tuvalete götürüp çişini yapmasını sağlayabiliyorlar. Bu şekilde çocuğun zaman içerisinde uykuda idrar hissini algılamayı öğrenmesi amaçlanır. Tedavinin etkili olup olmayacağı ortalama 6 haftada anlaşılır. Alarm tedavisi etkinliği yüksek ancak uygulama zorlukları olan bir tedavi seçeneğidir. Bu altı hafta boyunca anne babanın her gece çocuğu uyandırarak tuvalete götürmeyi aksatmadan sürdürmesi zorunludur. Alarm tedavisiyle çocukların yaklaşık %60 ile 70’i gibi bir oranda başarı sağlanır.


Peki ya ilaç tedavisi?

Altını ıslatan çocukların bir bölümünde geceleri idrar üretimini azaltmakla görevli maddeler yeteri kadar olmadığından ilaç kullanılarak vücuttaki ilgili maddenin eksikliği gideriliyor böylece gece boyunca mesanenin idrar hissini ortaya çıkaracak kadar dolmasının önüne geçilebiliyor. Bu tedaviyle çocukların %60-70’inde gece kuru kalma sağlanabiliyor. Tabii bu tedavi kullanıldığı sürece etkin ilaç kesildikten sonra durum tekrarlayabilir bu durumda ilacı daha sonra kullanma gerekliliği oluşabilir.


Bu problemi yaşayan çocukların ailelerine ilk öneriniz ne oluyor?

Bilinçsiz olarak düştüğü bu durum yüzünden çocuğa tepki gösterip, onu cezalandırarak üstesinden gelmeye çalışmak ailelerin en sık düştüğü hata. Bu yolla çözüm sağlanması bir yana, tablo daha da derinleşir ve hatta çocukta kişilik sorunlarına yol açabilir. Ailelere en önemli uyarımız bu konuda ilgili doktorlardan tercihan çocuk ürolojisi uzmanlarından profesyonel destek almaları ve çocuğu tedaviye ortak etmeleri yönünde oluyor.


Kısa sürede atlatılmasında ailenin desteğinin önemi nedir?

Çocuğun tedaviye entegre edilip sorumluluk verilmesi sürecin daha rahat ve kısa sürede atlatılmasında çok önemli. Doktor görüşmesinde sağlanan kararlılığın ve motivasyonun evde de devam etmesi gerekir. Verilen tedavilerin ve önerilerin aksatılmadan uygulatılması normal işeme alışkanlıklarının en kısa sürede kazanılmasını sağlar. Tüm bunlar ise anne babanın sorumluluğundadır.


Türkiye'de oranlar dünya ülkelerine kıyasla ne durumda?

Dünyadaki dağılımdan çok farklı olmasa da gelişmiş ülkelere göre biraz daha fazla. Bunun genetik nedenleri olabileceği gibi bilinen bir nedeni de tedavi seçeneklerinin kullanım azlığına bağlı olarak sayının yüksek kalması.


Gözlemlerinize gore bu rahatsızlığı yaşayan çocuklardaki genel psikolojik durum nasıl oluyor?

Suçluluk duygusu genelde ağır basıyor. Ailenin yaklaşımına bağlı olarak bu duygunun şiddeti değişebiliyor. Okul döneminde, yaşıtları ile paylaşımlarında bu sorunu tüm ilişkilerini etkileyip sosyalleşme problemlerine neden olabiliyor. Utanma duygusu, alay konusu olma kaygısı ilişkilerinde sağlıksız sınırlamalara gitmesine ve kendini geliştirmesine engel oluyor.


Peki çocuklar? Onlara nasıl anlatıyorsunuz yaşadıklarını?

Yaşadıklarının normal bir süreç olmadığını ve sosyal hayatında zorluklara neden olacağını kavraması en önemli mesaj. Önce Kabul etmesi gerekiyor. Tabi bu çocuğun içinde bulunduğu yaş grubuna uygun olarak anlatılmalı. Bu zor durumdan kurtulabileceğinin güveni de tereddütsüz olarak hissettirilmeli ve şüpheler ortadan kaldırılmalı. Bu süreçte yalnız olmadığı, ailesi ve doktoruyla bir takım olduğu öğretilmelidir. En önemlisi kendileri gibi çok sayıda çocuğun da bu durumdan mağdur olmalarını bilmeleri gereklidir.


Röportaj: Pınar Reyhan Özyiğit






Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.