Geçtiğimiz günlerde arkadaşlarla sohbet ederken bir şey oldu bize, yaş 30 oldu ondan mıdır bilinmez... Birden her şey için "eskiden" diye başladı cümlelerimiz. Ve o arada ben "Eskiden aşk nasıldı acaba?" diye geçirdim aklımdan... "Garip bir histir ama çok güzelmiş be" dedim kendi kendime... Sonrasında sizlerle de benim için "eskiden aşk nasıldı"yı paylaşmak istedim.


Eve gelen telefona sen yetişemediğinde annenin yüzüne kapanırdı ve sen bilirdin, aranmıştın... O aramıştı, konuşmamıştın ama mutluluktan uçuyordun.

Hasta olurdun, okula gidemezdin... Okul çıkış saatinden sonra kapın çalınırdı ardından annenin sana seslenişi ile kapıya yönelirdin, karşında elinde bir defterle ve anlamsız bir surat ifadesiyle duran dünyanın en salak tipli sevgilisi olurdu... Elindeki defteri uzatıp "Öğretmenimiz zorunlu ödev verdi de sana da ulaştırmamı istedi" diyen komik suratlı sevgili... Bilirsin aslında ödev mödev yok. O defterin içinde sana yazılmış adına aşk mektubu dediğimiz ama aslında 3 satırdan oluşan bir not olurdu: “Seni bugün çok özledim, dersler çok sıkıcıydı, okul sen yokken çekilmiyor” :)

Onu en çok gördüğün yer olan okulda sırf onu daha fazla görebilmek için tüm etütlere kalınırdı. Hafta sonları buluşmak mı? Mümkün mü? Tabii ki hayır! İşte o meşhur ayrılığın simgesi olan hafta sonları geldi mi evde oflaya oflaya anneye zorunlu yardım edilirdi... O sırada bir ıslık sesi ile pencereye koşulurdu... Aynı kaldırımdan defalarca bir sağa bir sola yürüyen sevgilin...

"Sınavlara birlikte çalışacağız" cümlesinin arkasında aslında yanyana duracağız, sürekli birbirimizin yüzüne bakıp kıkır kıkır anlamsızca güleceğiz vardı... Aşk anlamsızca gülmekti...



Onu başka kadınlardan değil katıldığı halı saha maçındaki o diğer ergen erkek arkadaşlarından kıskanmaktı.

Eskiden aşk, buruşmuş bir kağıt parçası bulunduğunda en gizli mektupların sandıklardan yere dökülmüşcesine feryat figan ağlamaktı.

Eskiden aşk, annenle babanın ve sevgilinin annesi ile babasının okula çağrıldığı gün öleceğini sanmaktı.

İşte böyle eskiden aşklar bu kadar temiz, heyecanlı, çocuksuydu. Renkli, cıvıl cıvıl, yeni kelebek olan tırtıllar gibi...


Yazı: Nuran Başyurt



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.