Geçen hafta bahsetmeye başladığım üçüncü ve son adımla süreci tamamlıyoruz. Bahanelerin tuzağına düşmeden, tüm eylemleri uygulamanızı diliyorum.


Diyet yapmak bir ceza değildir. Tüm insanların zaman zaman gerek sağlık adına, gerek bedensel formunu korumak adına bazı gıdalardan veya maddelerden uzak kalması gerekebilir. Bu bir amaca hizmet edecek tertipli bir seçimdir. Bu sebeple lütfen diyet yaparken neşenizi yitirmeyin.


Özellikle ilk birkaç hafta bu konuda zorlayıcı olacaktır ve bu çok normaldir. Beden alıştığı yeme şeklinden farklı bir ritimle karşılaştığı zaman, zihin kendini hayatın nimetlerinden koparılmış gibi hissedebilir. Zihin de beden de size ait birimlerdir. Hal böyle olduğu zaman zihninize kendisine acıma fırsatı vermeyin lütfen. Onu zinde ve neşeli tutun. Çünkü emin olun, geçen hafta da bahsettiğim gibi bu bedeninizin enerjisine de yansıyacak.


Gün içinde kendinizi şımartacak küçük eylemler belirlemeye devam edin; sahile inin, bir parka gidin veya rahat ettiğiniz bir mekânda şekersiz kahvenizi içerken kitabınızı okuyun. Bunun dışında yeni bir şeyler öğrenmek, farklı bir çevreyle bir araya gelebilmek gibi sosyal eylemler zihinsel anlamda keyifli hissetmenizi güçlendirecek seçimlerdir. Bir kursa yazılabilirsiniz. İlginizi çeken ve daha önce ilgilenme fırsatı bulamadığınız konulara zaman ayırabilirsiniz.


Bu dönüşüm sürecini renkli ve neşeli kılmak sizin elinizde. Daha önceleri birkaç bahaneyle erteleyip durduğunuz projelerle ilgili harekette bulunabilmek, zihninize her konuda başarılı olabileceği hissini en direkt aktaracak eylem seçimlerinden biridir. Bunun yanı sıra başkalarının veya başka canlıların yaşamında bir anlamı olacak bazı projelere katılmak, yaşamınızdaki iyilik enerjisini açığa çıkararak, odağınızı büyük ölçüde bu enerjiye ulaşmakla ilgili motivasyon duygusuna çevirebilir. Bir köyde yaşayan çocuklara okul malzemesi göndermek, barınaklara ve ormana terk edilmiş hayvanları ziyaret edip karınlarını doyurmak, yaşlı insanları ziyarete gitmek gibi eylemler şifa verici olduğu kadar, sizi bu kanaldan gelen iyi enerjiye konsantre tutacak güçtedir.

Mutluluk bölgesi

Evinizde kendinize özel bir bölge ayarlayın. Eğer bunun için ayıracağınız bir odanız varsa ne ala, ama yoksa herhangi bir odanın bir köşesini anlatacağım şekilde düzenleyebilirsiniz.


Bu köşe bolca renk içermeli; içinizi ışıldatan tablolar alın, rengârenk çiçekler ekin, perdeleri iyice açın, güneşin iyice içeri sızmasına olanak verin. Bu odada dinleyebileceğiniz doğadan ses kayıtları edinin; kuş, rüzgâr, su sesleri gibi ve ara sıra çok sevdiğiniz müzikleri dinlemeyi de ihmal etmeyin.


Yapabiliyorsanız bir hamak sistemi kurun; o hamakta bazen kitap okuyun, bazen de gözlerinizi kapatıp az önce bahsettiğim doğa seslerini ya da müziğinizi dinleyin ve mutlaka güzel hayaller kurun.


Şu anda “ama benim gün içinde hiç vaktim yok; çocuklar var, şu var - bu var” gibi mazeretler sıralıyorsanız bundan hemen vazgeçin lütfen. Herkesin gün içinde kendisine ayıracak en az bir saati olmalıdır. Bu tüm insanlar için genel yaşam yasasıdır. Bunu mümkün kılmak yine sizin elinizde ve bu zamanı geçireceğiniz odanın dekorasyonu tamamen size ait olmalıdır. Bu bölgeye bağlılık ve sevgi duyduğunuz sürece; kiminiz örneğin; resim yapmak isteyecek, kiminiz belki uzundur ihmal ettiği bazı kabiliyetlerine geri kavuşacak; mesela tekrar yazmaya ya da takı tasarımı gibi yeteneklerine odaklanmaya başlayacaktır. Önemli olan tek şey, bu tavsiyeyi asla göz ardı etmemenizdir.


Şu ana kadar bahsettiğim tüm konuların, günde kaç öğün ne yemeniz gerektiği gibi detaylar değil de, sadece sizinle ilgili olduğunu fark etmiş olmalısınız. Yaşamda yakalamamız gereken en büyük denge, kendi içsel dengemizdir. Bu denge sağlanamadığı sürece, gerek zihinsel gerek bedensel sorunlar yaşamamız ve olağan döngüden dışarı çıkmamız kaçınılmazdır.


Bunun dışında bireysel yaşam seyahatinde tıkanıklık yaşayan kişilerin, sosyal yaşamında veya aile içinde de bir türlü oturtamadığı bazı denge problemleri ortaya çıkacaktır. Bu yüzden, bu yazı dizisinin başında ‘önce siz’ dedim ve bunu kötü anlamda bir bencillik eylemini seçmeniz için söylemedim. Odağınız ne kadar kendi dengenizi sağlıklı kılmak adına olursa ve kendinizi ne kadar –bilgi, duygu, tecrübe ve hayatla- besleyebilirseniz, bu yaşamı -etrafınızda bulunan tüm insanlar ve canlılarla beraber- daha sağlıklı ve kaliteli yaşama ihtimaline de o denli yaklaşmış olacaksınız.


Sadece diyet yapmıyorsunuz, aynı zamanda yaşamınızda değiştirmeniz ve yenilemeniz gereken alanları düzenleyecek bir bilinçle hareket ediyorsunuz. Kilo problemi yaşayan çok büyük bir çoğunluk, yaşam içinde değişmesi gerekenlerle ilgili bir boş vermişlik hali içinde olabilirler. Bu boş vermişlik duygusu yaşamın her alanına hızla dağılacak güçte bir virüs gibidir. Bu rehavet duygusundan kurtularak eyleme geçebilen bir birey, bedeninden başlayarak yaşamındaki birçok alana şifa verebilir.


Şu an belki birbirinden çok ayrı konularmış gibi düşündüğünüz bu iki konu oldukça iç içedir. Yaşam enerjisi yüksek bir birey çok daha kolay kilo verecektir. Çünkü diğer konularla ilgili efor sarf ederken, zihni kilo vermekle ilgili zorluk duygusundan uzaklaşacaktır.


Umuyorum ki, aktardığım bilgiler size bir nebze de olsa eşlik etme kapasitesi gösterebilmiştir. Tekrar görüşmek üzere, güçlü kalın.



Ebru Gökçe


Önceki yazılar:





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.