Şükür ki pek bilmediğim yerden sormuyor hayat. Aslına bakarsanız her yeni gün yeniden daha da iyi tanıyorum kendimi. Keşfediyorum evet bunca yıl içimde saklı olan yanlarımı, doğrudur. Pek keyifli bir yolculuk bu. Şapkadan çıkan tavşan, matruşka bebekler gibi falan. Heyecanlı, bir sonraki adımı tahmin etmek, aynı gibi, ama değil. Fakat bir nokta var ki işte onda hiç ama hiç yanılmıyorum.


Yine diyorum, yine ve yeniden. Dedim ya biliyorum soruları. En güzeli de bu zaten. İçimde ölmeyen, hep canlı, kanlı "ben buradayım dimdik karşınızda" diyebilme halinin dudağımın kenarına yapıştırdığı muzip gülüş.


Bu yanım beni askıya alıyor her sonbaharda. Kışın kilerimden bu sözleri çıkarıp, ısıtıyorum içimi ve sonra yeniden baharda çiçekleniyor dallarım. Pek bir yeşil, daha da yeşil, aslında her dem yeşil ve kabul biraz da mavi.


Kendimi ölçüsünde, ama bu adı geçen hissiyatı biraz aşırıya kaçarak seviyorum evet. Tazeleyen, içimdeki çocuğa saygısını hiç yitirmeden beni büyüten, hayatımın her bir yaşanmış dakikası "her şeye rağmen" dediğim. Hep naif kalmak, bir yandan da Behramoğlu'nun dediği gibi de, en büyüğünden yaşamak hissettirmeden fakat son zerresine kadar hissederek.


Belki de bu; ben bastırmaya çalıştıkça onu, beni daha da çok besleyen yanım. Ve asla vazgeçme devam diyen bu iç ses.


Güzel kardeşim, can dostum, güzel arkadaşım. Aşk başka; yarım kalmışlıklarına rağmen. O sarsıcı heyecanı başka. Sevgi desen en başka. Dokunduğu her buz kütlesini bir avuç suya dönüştürür aniden.


Kışın ortasında Kardelen açtırır.


Seviyorum ben "sevmenin" en elle tutulamaz hafifliğini, en saf halini. En masum yanını. Bir orkideyi koklarcasına karartmadan. Bir balon elinden uçacakmışçasına heyecanlı. Ağlıyorum hala dinlediğim bir şarkıda, iflah olmaz romantiğim evet. Kahkahalara da boğuluyorum can alıcı sohbetlerimizde en ruhu çağlayan doludizgin nehir. Hangi tarz filmleri seviyorum duygusal komedi, dram; ah ah olmam ben kabul. İyi de olmak isteyen kim. İyiyim ben böyle. Korkuyor gibi görünerek biraz kabuğuma çekildiğim doğrudur. Bununla birlikte öylesine biliyorum ki o yolda birileri ışığı yakıp aydınlatacak her zaman. Sadece sabır...


Ve diyorum ki kendime kaybetmek kimi, neyi, kime ve neye göre. Kaybetmek dediğin kazandıklarındır belki de diyorum ve kucaklıyorum hayatın bana bildiğim yerden sormasının en "e" şıkkı halini. Çünkü beklediğin her yorgun upuzun kuyruğun sonunda sıranın sana gelmesi gibi "yaşamak". Her zorluğa rağmen nefes aldığın güne şükrederek adımlamak bir bir o biraz dikçe merdivenleri.


Beklemek sonbaharın gidişini ilkbaharı kucaklayarak. Toz pembede siyahı ve beyazı harmanlamak, yeşille yoğurmak, sarıya bulamak ve maviye ulaşmak.


Ruhum da mavi, ben de, kalbim de ve rotam umut, silahım gülüşüm. Beni ben yapan kazandıklarım, biriktirdiklerim, büyüttüklerim ve "değişmedim hala öyle biraz çocuk kaldım"...


Büyüdüğüm yerden olgunlaştırırken hayatın beni, içimde o yanımla saklambaç oynayan ışıltılarım var etrafıma saçtığım. Ve ben onlarla varım ve var olmaya devam edeceğim. Gelip beni bulacak ki yürürken attığım kırıntılardan takip ede ede ve diyecek ki sobe, elim sende...



Neriman Ekinci



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.