2014 model Gülriz Sururi’yi görenler “Maşallah” desin de nazar değmesin! 86 yaşındakiusta tiyatrocu, geçen hafta Facebook’ta bikinili fotoğraflarını “Gülriz Sururi 2014” başlığıyla paylaştı. Bizim magazin eki de konuyu haber yapınca herkes bu gençlik sırrını merak etmeye başladı. Dün HT Magazin’e konuşan Sururi, “Sağlıklı yaşamaya, yediklerime dikkat ediyorum. Düzenli egzersiz yapıyorum. Sevmeyi bilen bir insanım” gibi cümlelerle ilginin tadını çıkardıktan sonra, sırrı açıkladı: Kök hücre tedavisi. Yani, kendi kanından elde edilen kök hücrelerin yüzüne enjekte edildiği bir bakım yöntemi...


Türkiye’nin üç, beş başlıklı gündeminde lafı dünyanın şu ara en çok kafa yorduğu konulardan birine getirdiği için, Gülriz Sururi’ye ayrıca teşekkür borçluyuz. İlaç şirketleri, kozmetik devleri kök hücre araştırmalarına büyük paralar harcıyor. Çünkü çoğu hastalık, vücudun kendiliğinden yenileyemeyeceği hücrelerin ölümüyle ortaya çıkıyor. Kalp krizinde olduğu gibi bazen hücre ölümü aniden gerçekleşiyor. Bazen de Alzheimer hastalığında olduğu gibi hücre ölümü yavaş ve amansız oluyor. Kök hücrelerin vaadiyse yitirilen hücrelerin yerini almak, daha uzun ömür, daha kalıcı güzellik...


Gerçi Amerikalı yazar Truman Capote “Kim sonsuza dek yaşamak ister ki? Aptalca! Hayata doymak diye de bir şey var. Bir noktadan sonra yalnızca tekrarlar var” diye yazmıştı ama, kök hücre teknolojisinin varacağı noktayı bilse, yahut Gülriz Sururi’nin Facebook arkadaşı olsa, herhalde biraz ağzını toplardı. Danimarkalı gerontolog, yaşlılık uzmanı Kaare Christensen, “Çok uzun ve güzel bir hayat gelişmiş ülkelerde şu an hayatta olanların pek çoğunun muhtemel kaderi” diyor. Hayat beklentisi 165 yıldır sürekli uzuyor.


Konu güzellikten ibaret değil





Diyabet ya da Parkinson gibi hastalıklarda da hasar gören hücrelerin yerine geçmesi planlanan kök hücreler, bir gün yedek organlar yaratmak için bile kullanılabilir. California Rejeneratif Tıp Enstitüsü Başkanı ve kök hücre biyoloğu Alan Trounson, “Bu alanda büyük bir iyimserlik dalgası var” diyor.


Gülriz Sururi’nin güzelliğinin de Alan Trounson’un bahsettiği iyimserliğin de sebebi benzer: “Uyarılmış çok potansiyelli kök hücreler”. Yeni geliştirilmiş bu kök hücre tipine kısaca IPS deniyor. Kyoto Üniversitesi laboratuvarından Shinya Yamanaka, yetişkin deri hücrelerine dört gen yerleştirip IPS hücrelerini ortaya çıkardığında, bunların vücuttaki 220 hücre tipinden herhangi birinin sayısız kopyasını oluşturma yeteneğine sahip embriyonik kök hücreler gibi davrandığını gördü. Yani kan pompalayan kalp kası hücresine, midede asit üreten bir hücreye, ışığı görmemizi sağlayan retina hücrelerine veya anılarımızı biriktiren beyin hücresine dönüşme kapasiteleri var. Hastanın kendi yetişkin hücrelerinden türetildiği için bağışıklık sistemi tarafından reddedilme riski de taşımıyorlar. Daha önemlisi, embriyolardan türetilmedikleri için ahlaki ve dini bir tartışmaya da yol açmıyorlar.


Güdümlü kök hücreler


Evet, hâlâ cevap bekleyen sorular var. Mesela laboratuvar kabında üretilmiş bu çok potansiyelli kök hücreler nasıl olup da hata yapmadan bedenin derinliklerinde yer alanhastalıklı organa doğru gidecekler? Ve bir kere vardıklarında ilgili organdaki sağlıklı hücrelerle uyum içinde çalışmak üzere ilişkiye geçecekler mi? Hücreler vücutta yeterince uzun süre hayatta kalacak mı? Bilim insanlarının 30 yıldır yaygın bir şekilde kullanılan bir kök hücre tedavi yöntemi olan kemik iliği transplantasyonundan öğrendikleri şey şu: Kan dolaşımına enjekte edilen hücreler bedende doğru yere gidebiliyor ve vardıklarında da onlarla uyum içinde çalışmak üzere çevrelerindeki hücrelerden gelen sinyallere yanıt veriyorlar. Yine de büyük riskler var. Örneğin kalbi ele alalım. Milyonlarca kalp kası hücresini öldüren bir kalp krizinden sonra, kendi bedeninizden türetilmiş kalp kası hücrelerinizin kan dolaşımınıza enjekte edildiğini varsayalım. Onlar da kalbe giden yolu bulacaklar mı? Eğer bulurlarsa, atan hücrelerle yan yana geldiklerinde uyumlu kasılabilecekler mi? Eğer bu gerçekleşmezse, kaotik ritim bozukluğuna neden olabilirler mi? Kalbin yanındaki başka bir organa inerlerse orada bir hasara neden olurlar mı? Her yeni tedavi doğası gereği risklidir. Deneme-yanılma yöntemiyle önce hayvanlarda sonra insanlarda bunu denemek çözüme giden tek yol.


Kalıpta mesane üretti


Tartışmalar süredursun, sadece pürüzsüz bir ciltle yetinmeyen bazı araştırmacılar, kök hücreleri organ ya da dokuların tamamen yenilenmesi için kullanmaya başladı bile. Kuzey Carolina Wake Forest Üniversitesi’ndeki Rejeneratif Tıp Enstitüsü Müdürü Dr. Anthony Atala, bu yolla bir insan mesanesi üretti. Hastadan küçük bir mesane biyopsisi alarak işe başlayan Atala, hastanın kök hücrelerini çıkardı. Laboratuvarda yaklaşık bir ay bu hücreleri çoğalttıktan sonra, onları mesane şeklindeki kolojen bir iskeleye yaydı. Daha sonra ileride bir organa dönüşecek şeyi, vücut içindekiyle aynı ısı, oksijen seviyesi, büyüme faktörleri ve besinleri sağlayan bir biyoreaktörün içinde kuluçkaya yatırdı. İki hafta içinde elinde nakil için hazır bir organ vardı. Atala, “spina bifida” hastalığından muzdarip, hiçbir zaman sağlıklı bir mesane geliştiremeyen 7 çocuk için bu tedaviyi uyguladı. Hastaları 8 yıl boyunca izledi. Şimdi de “Aralarında böbrek, kalp kapakçığı ve kıkırdağın da bulunduğu 22 doku ve organ üzerinde çalışıyoruz” diyor.


Uyku gibi yar olmaz


Genetik ve görüntüleme teknolojilerinin son 10 yılda kaydettiği gelişmeden yararlanan bilim adamları önemli bulgulara ulaşıyor. İşte bazıları.


EPİGENETİK İLE YENİ TEDAVİ HEDEFLERİ: Araştırmalar genlerle beyin sağlığı arasındaki kritik etkileşimleri ortaya çıkardı. Yeni bulgular ışığında obezite, hafıza kaybı, bağımlılık ve zihinsel hastalıklar için yeni tedaviler geliştirilebilir.


KÖK HÜCRELER İÇİN YENİ KAYNAKLAR: Kök hücre edinme yolları çeşitleniyor ve kolaylaşıyor. Embriyo yerine yetişkin hücrelerinden elde edilen yeni kök hücre kaynaklarıyla kalp krizi, görüş ve işitme kaybı, Parkinson ve Alzheimer için yeni tedavi stratejileri geliştirilebilir.


İYİ UYKULAR: Kök hücre araştırmalarının başarısına rağmen, başka araştırmalar iyi bir gece uykusunun yerini hiçbir şeyin tutmadığını gösteriyor. Hafızanın güçlenmesi, öğrenme ve zihinsel hastalıklara yakalanmamak için uyku büyük önem taşıyor. Bazı hastalıklara karşı sağlıklı uyku yöntemlerine dayanan tedaviler geliştiriliyor.


Yazı: Selçuk Tepeli

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.