Sevginin aşktan farkı:

Elinizi yakmadan daha uzun süre ısıtması...

Sosyal yapı ve değerler değişince ilişkiler de değişiyor. Günümüzde tüketme ve yabancılaşma karşımıza yakın ilişkilerin önünü kesen iki neden olarak çıkıyor. Her şeyin tüketildiği bir dünyada, aşk da ilişkiler de çabuk tüketiliyor. Kısa bir yaşam süresinde yalnızca olumlu duygulara yer vermeye ve avantaj sağlamaya yönelik bir öğretiyle büyüyen insan, emek vermeyi artık pek değerli bulmuyor. Emek verilmediği zaman tüketmek ve yabancılaşmak kolaylaşıyor. Yalnızca ödül yönelimli bir yaşamda, ödüller azalınca bağlanma süresi kısalıyor ve insanlar yeni ödül alacakları yeni ilişkilere yöneliyor. Yaşamı, ‘alacaklı’ gibi yaşamak nedeniyle hep istemeyi öğrenen insan, sürekli haklardan söz ederken sorumlulukları da olduğunu giderek unutuyor. Yalnızca hakların ve ödüllerin konuşulduğu bir ortamda sıcak ilişkiler oluşturmak güçleşiyor. Diğer yandan teknolojinin getirdiği yalnızlaşma ve buna bağlı sanal kimliklerle yaşama gerçeği de yabancılaşmayı kolaylaştıran unsurlar arasında yer alıyor.


Kognitif ve Davranış Terapileri Derneği Başkanı, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Zihni Sungur, “Birbirlerine duydukları güveni kaybettikleri bir dünyada yalnızca amaçlarına ulaşmaya (kazanmaya) yönelik stratejiler kullanan insanlar, içten davranmayı giderek unutuyor” diyor.


Sevmek bir sanattır!

Prof. Dr. Sungur, aşkın yoğun duyguların belirli bir zaman diliminde idealize edilen bir partnere odaklanması olarak da tanımlanabileceğini söylüyor. Belirli bir kişiye odaklanmak evrimsel ve gelişimsel olarak zaman ve enerji israfını önleyerek ekonomik kullanım sağlıyor. İnsanların âşık olma ihtiyacı hissettikleri zaman âşık olduklarını ve âşık olmanın kendisini âşık oldukları kişilerden daha çok sevdiklerini belirten Sungur, “Kişiler masallarının kahramanlarından vazgeçseler de masallarından vazgeçmiyorlar ve bu nedenle yalnızca bir kere değil birden fazla kez âşık oluyorlar” diyor. Aşk ile sevginin birbirinden net olarak ayrılması gerektiğini belirten Sungur, “Aşk bir ihtiyaç, sevmek bir sanattır. Sevgi, aşktan farklı olarak bir bağlanma halidir. Sevginin aşktan en büyük farkı sizi elinizi yakmadan daha uzun süre ısıtmasıdır” diye konuşuyor.


Takıntıya benziyor!

Âşıkken günlük yaşamın sıradan olayları yeniden anlam kazanıyor. Öncelikler ve tercihler değişiyor. Sevgili gündeme geldiğinde her şey ikinci plana düşüyor ve yaşamın monotonluğu ortadan kalkıyor. Olumlu bakış açısı ön plana çıkıyor. Âşık olan kişiye her şey (şarkılar, şiirler, romantik filmler) âşık olunanı çağrıştırıyor. Arkadaşlarının 15 dakika önce anlattıklarının neredeyse hiçbirini hatırlamayan kişi, âşıkken sevgilisinin söylediği ve yaptığı her şeyi ayrıntılarıyla hatırlıyor. Her yerde ve her koşulda âşık olunan kişi düşünülüyor. Bu haliyle aşk bir takıntı haline benziyor. Onu takıntıdan ayıran tek farkın takıntıda kişinin istemediği bir şeyi düşünüyor olması olduğu belirtiliyor.


Haber: Ceyda Erenoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.