Hayatları renkli ve hareketli, birlikte oldukları kadınlar ise güzel, Hayatlarıı renkli ve hareketli, birlikte oldukları kadınlar ise güzel, başarılıı ve etkileyici! Peki, buna rağmen 30’lu ve 40’lı yaşlarını süren günümüz erkekleri neden tek eşlilikten, bağlanmaktan ve evlilikten köşe bucak kaçıyorlar?


Evren; 38 yaşında başarılı bir yönetici. Onu iş hayatının yoğun temposundan fırsat buldukça sosyalleşmeyi seven, kariyerinde olduğu gibi aşk hayatında da cesur ve hızlı adımlar atmayı alışkanlık haline getiren günümüzün modern erkek klanının tipik bir üyesi olarak da tasvir edebiliriz.



Kadınlar söz konusu olduğunda geçmişte Evren’in benimsediği aşk manifestosunun temel söylemleri; tek gecelik ya da kısa süreli ilişkiler, yüzeysel romantizm, dozunda samimiyet, formaliteden iltifatlar ve seks için flört… Sakıncalı hareketler ise geleceğe hatta birkaç gün sonraya dair vaatler, uzun süreli planlar, bağlılığı ve aşkı çağrıştıran sevgi sözcükleri ya da ilişkinin ciddi olduğu izlenimini yaratabilecek herhangi bir davranış! Günübirlik ilişkilerin ardından Kağan, ani bir manevra ile aşk hayatında farklı bir rotaya yöneliyor ve son iki buçuk yıldır kız arkadaşı Özlem ile birlikte yaşıyor. 33 yaşında her yönden etkileyici bir kadın olan Özlem, kendi avukatlık şirketinin başında olmanın yanı sıra kadın hakları ile ilgili sosyal sorumluluk projelerinde çalışıyor, muhteşem partiler veriyor, sanatla yakından ilgileniyor, modayı, eğlenmeyi, kısacası aktif olmayı ve yaşamın tadını çıkarmayı seviyor.





Dışarıdan bakıldığında Evren, donanımlı ve kendine güveni tam kız arkadaşı ile gurur duyuyor ve ona sırılsıklam âşık gibi görünüyor. Ancak geçen yıl hiç kimseye haber vermeden şehrin öbür yakasında kendine ikinci bir daire kiralıyor. Aylar boyunca iki evin kirasını birden ödese de yeni tuttuğu dairede bir gece bile kalmıyor. Oranın sadece kendisine ait olduğunu bilmek sanki onu rahatlatıyor. O daireyi kaçmak için devreye sokabileceği bir B planı gibi her an yedekte tutuyor. Birkaç ay önce Özlem, Evren’e artık evlenmek istediğini söylüyor. Daha önceki imaları görmezden gelindiği için bu sefer kartları açık oynuyor.



Ancak Evren, evlilik teklifi etmeye hiçbir şekilde yanaşmıyor, kendini hazır hissetmediğini ve zamana ihtiyacı olduğunu itiraf ediyor. “Şimdiye kadar Özlem gibi bir kadınla tanışmadım. Oldukça zeki, güzel ve parlak bir kariyeri var. Hiçbir şekilde birlikte olduğu insana yük olabilecek türden biri değil ve çok iyi anlaşıyoruz. Özlem’e gerçekten âşığım. İlişkimiz için büyük emek harcadığının da farkındayım. Eğer evlilik teklif etmezsem onu kaybedeceğimi biliyorum.


Ancak evlenirsem de sanki hayatım monoton ve sıkıcı bir hale dönüşecekmiş gibi hissediyorum. Birkaç yıl sonra mutsuz olmaktan ve kendimi bir çıkmazın ortasında bulmaktan korkuyorum” diyor.





Farklı türde bir kriz!


Tıpkı Eren gibi günümüz erkeklerini eskisinden farklı türde bir orta yaş krizi ele geçirdi! Hatırlarsanız Hayallerin Peşinde (Revolutionary Road) filminde Leonardo DiCaprio, hepimize tanıdık gelen klasik anlamda orta yaş bunalımından muzdarip bir karakteri canlandırıyordu. Gri takım elbisesinin içinde monotonlaşan işine gitmek için her sabah 07:08 trenini bekleyen 40 yaşlarındaki bu karakter, kendini iç sıkıntısının eşlik ettiği sıradan bir yaşantının ve her geçen gün daha da çıkmaza giren huzursuz bir evliliğin ortasında buluyor. Eşi ise toplumun dayattığı ev kadını rolünü üstlenmek zorunda kalan ve ev hayatının domestik görevlerini yerine getirirken büyük bir duygusal boşluğa düşen dönemin kadınlarını simgeliyor. O dönemlerde orta sınıfın karşı karşıya kaldığı bu hayal kırıklığı ve sıkıntı kapanı, erkeklerin kapısını orta yaş krizi olarak çalıyor. Günümüzde ise durum çok daha farklı… Ülkemizde de iş hayatı, ilişkiler ve evlilik söz konusu olduğunda her şey geçmişe göre daha özgür yaşanabiliyor. İlişkilerde erkek ve kadının rolünün arasındaki uçurumlar kalkıyor. Evlenmeden birlikte yaşayan çiftlerin sayısı gün geçtikçe çoğalıyor. Kadınların toplumdaki rolü, eşlerinin desteğine ve korumasına muhtaç olan savunmasız ev kadınlarından kendi ayakları üzerinde duran bağımsız bireylere dönüşüyor. Kısacası evliliğin yükü artık erkeklerin üzerinden kalkıyor. Ancak her şeye rağmen tıpkı babalarının 40’lı yaşlarında olduğu gibi günümüz erkeklerinin de orta yaş krizi ile karşı karşıya kaldıkları bir gerçek!




Evlenmekten ölesiye korkuyorlar


Eskiden orta yaş krizi, erkeğin kendisine muhtaç olan ailesini geçindirmeye çalışırken baskı altında kalmasından ve bu mücadeleyi verirken yaşamının sıkıcı bir rutine dönüşmesinden kaynaklanıyordu. Şimdi ise erkekler henüz çocuk sahibi olmadan ve hatta evlenmeden önce benzer bir bunalım yaşıyorlar. Aslında kendilerine hiçbir şekilde ihtiyaç duymayan ve ayakları üzerinde durabilen kız arkadaşlarına bağlanmaktan kaçıyorlar. İlişkileri ile ilgili geleceğe dair söz verme ya da partner’leri ile evlenme fikri bazılarını ölesiye korkutuyor! Geçen yaz 36 yaşındaki bankacı Demir, dört yıldır birlikte olduğu kız arkadaşına evlenme teklif ediyor. Kız arkadaşı Aysun evlenmeyi kabul ettikten sonra çift hazırlıklara başlıyor. Büyük güne birkaç ay kala Demir, iş yerindekilerden biriyle tek gecelik bir ilişki yaşıyor. Aysun bir şekilde bunu öğreniyor. Büyük bir hayal kırıklığı ve öfke patlaması yaşayarak düğünü iptal ediyor. Bir ay sonra Demir, kız arkadaşının ayaklarına kapanarak kendisine dönmesi için ona yalvarıyor. Evlenmekten çok korktuğu için böyle bir şey yaptığını söyleyerek özür diliyor. Oysaki bu durumda tuhaf olan bir ayrıntı var! Aysun, Demir’e evlenmek için baskı yapmıyor, Demir kendisi böyle bir teklifte bulunuyor. Akademisyen olan 33 yaşındaki Aysun; “Evlilik tamamen onun fikriydi. Ben hiçbir zaman ilişkimizde evliliği gündeme getirmedim. Hem kendisi böyle bir adım atmak istedi hem de işler ciddiye bindiği zaman korkak bir çocuk gibi davrandı. Düğün günü yaklaştıkça daha da gerginleşmeye başladı. Ona eğer isterse düğünü erteleyebileceğimizi ya da hatta iptal edebileceğimizi bile söyledim. Benim için önemli olan onunla birlikte olmaktı, herhangi bir tören yaparak birlikteliğimize başkalarına duyurmak ya da onaylatmak değil ama o dengesizce davrandı ve beni tamamen kaybetti” diyor.



Çocuk yapmak eşittir kapana kısılmak!


Erkeklerin yeni orta yaş krizinde, kadının rolü geçmiştekinin tam tersi. Erkeğe bağımlı olan ve onun omuzlarına sorumluluk bindiren eş profilinin yerinde artık partner’inin sorumluluklarını paylaşan ve onun içine düştüğü çıkmazdan kurtulmasına destek olan kadınlar yer alıyor. Kadınlar, ekonomik olarak erkeklere destek oluyorlar ve kendi ayaklarının üzerinde durmalarının yanı sıra maddi sorumlulukları partner’leri ile birlikte üstleniyorlar. Günümüz kadınları da doğal olarak çocuk yapmak istiyorlar, ancak erkeğin libidosundan fedakârlık yapmasını beklemiyor ya da evlilikteki heyecanın yitirilmesine izin vermiyorlar. Ayrıca tıptaki gelişmeler sayesinde çocuk yapmak için aceleci davranmak zorunda değiller. Tüm bunlara rağmen erkekler söz konusu evlilik ve çocuk yapmak olduğunda kendilerini kapana kısılmış gibi büyük bir baskı altında hissedebiliyorlar.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.