Mercan Dede yani Arkın Allen, neyini eline aldı ve Uludağ’da su kaynağının yolunu tuttu. Daha “Su” albümündeki şarkılara doyamamışken suyun kendinden beslenerek eski bir türküyü yeniden düzenledi...


Yağmur Yağar Taş Üstüne” diye anonim bir türkü vardır. Daha önce dinlemediyseniz ilk kez Mercan Dede’nin düzenlemesiyle dinleyecek ve çok etkileneceksiniz. Mercan Dede, bu şarkı için çocukluğunun geçtiği topraklara, Bursa’ya gitti. Damla Su için hazırladığı projede kaynak su kullanımına bir video ve müzikle dikkat çekti. Gerisi onun nota ve sözlerinde.


Projeye nasıl hazırlandınız?

Öncelikle doğru eseri seçmek önemliydi. Anadolu’ya ait, nehirler ve doğal kaynaklar gibi pırıl pırıl akan; mesajı, ruhu, sadeliğiyle doğru eseri bulmak için çalıştık. Bu eserin ruhu ile su sesinin uyumunu sağlamak en önemli konuydu. Olağanüstü bir serüvendi; doğal kaynağından gelen su sesini kaydederken aslında su bizi, gitmemiz gereken yere nasıl götüreceğini kulağımıza fısıldadı. Bundan sonrası onu dinlemek ve takip etmekti. Yani su bir şekilde kaynağına ulaştı. Bir müziği yaratma sürecinde, dinleyeni de kendi kalbindeki kaynağa götürmek en önemli hedeftir. Bu hedefe giderken çok değerli müzisyen dostlarımızdan destek aldık. Kaynakta kayıt ettiğim sesleri, stüdyo ortamında tek tek notalara dönüştürdük. Sonra buradaki her bir su damlasını parçanın makamına, yani akışına, doğasına uygun olarak yeniden tonladık, akortladık. Böylece su sadece tabiatın sesi değil, aynı zamanda bir müzik enstrümanı olarak girdi eserimize.


Kendi topraklarınızı tanıtan bir iş yapmak, daha yoğun duygularla çalışmanıza yol açıyor mu?

Kesinlikle. Hele hele gün batımında, Uludağ’ın en tepesinde, kekik kokuları arasında ney üflemek, gerçekten tertemiz bir havayı içine çekmek, beni 40 yıl geri götürdü. Çocukluğumda giderdik yazın oralara, çadır kurulurdu. Gerçekten içinizde unuttuğunuzu sandığınız bazı duygular aynen orada duruyor, bu duyguların hepsi yeniden içinizde doğmaya, sizinle buluşmaya başlıyor. Çilek bahçesinden çilek toplamak, Uludağ’ın kendi koyunlarının sütünden yapılmış yoğurt yemek, buz gibi bir sudan içmek... Hepsi çok yoğun duyguları yeniden kalbinize yaşatan bir tecrübe. Aslında kendinize, kaynağa geri dönüş...


Emeklilik projeleri

Suyun her halinin kendine ait bir müziği olduğuna inanıyorum. Sizin için de böyle mi?

Kesinlikle. Birkaç yıl önce, Kanadalı bir arkadaşım bana kışın, buradaki göller bölgesinde, kimselerin olmadığı bir gölün üzerine akşam kar yağarken çıkardığı kar tanelerinin seslerini dinletti. İnanılmaz bir kış senfonisiydi. Suyun her halinin bir müziği var, sadece dinlemeyi öğrenmemiz gerekiyor. Dinlemek için de öncelikle içimizdeki karmaşık, kaotik aklın parazit seslerini kısmak lazım. O zaman suyun sürekli değişen hallerinin ne kadar inanılmaz bir müzik yarattığına, hem büyülenmiş hem de şaşırmış bir halde tanık oluyorsunuz. İleriye dönük (emeklilik projeleri diyorum ben bunlara, çünkü geniş zaman diliminde yapılmaları gerekiyor) böyle bir projem var. Sadece su ve suyun hallerini kullanarak bir film ve film müziği yapmak. Sadece görsel ve işitsel dil, yani ses ve görselin buluştuğu bir senfoni, Su Senfonisi.


Dalgaların sesini mi tercih edersiniz, akan bir derenin sesini mi?


Ne zaman hangisini tercih edeceğimiz sorusu üzerinde duruyorum. Akan su sesinde muazzam bir değişim, dinamizm var. Dalgaların sesi ve tekrarları meditatif bir güce sahip. Akan dere, dalgaların olduğu denizlere ulaşma sürecindeki özlemi anlatır, dalgalar da bu buluşmanın coşkusunu...


Bu projede neler öğrendiniz? Doğaya, kendinize ve suya dair?

Tabiatın muazzam gücü karşısında tevazu ve şükranla eğilmek... Bir avuç dahi olsa, suyunu tattığın bir kaynağa teşekkür etmeyi ihmal etmemek... Milyonlarca yıllık kayaların suyun dokunuşu ile nasıl eriyip gittiğini, aslında yaşamın arkasındaki değişimin kaynağının sertlik değil yumuşaklık olduğunu fark etmek... Olağanüstü birer tecrübe oldu. Dinlemeyi öğrendiğimizde hayatımız her anlamda berraklaşır.


Bugüne dönelim. Bu akşam gerçekleşecek Azam Ali ile olan konserinizden bahsedebilir misiniz?

Malum bu konser, Ramazan serisinin sonuncusu idi. Çeşitli sebeplerle ertelendi, şimdi çok değerli iki sanatçı dostumuz Zara ve Azam ile bu seriyi tamamlayacağız. Özellikle Illusionist ile birlikte yarattığımız görsellerle, daha ziyade multimedya boyutuna gelen bir konserler serisine çok güzel bir dönüş oldu. Bizi yalnız bırakmayan çok geniş bir kitle, sağ olsunlar büyük bir vefa örneği ile projenin sürmesi için dileklerini iletti. Son yıllardaki projeler içinde en içimize sinen ve bundan sonraki adımlarımızın ipuçlarını veren, önemli bir projeydi. Eminim kapanış konseri, özellikle Zara ve Azam gibi çok değerli iki vokalistin katılımı ile daha da yüksek enerjili bir konser olacak, tüm dostları bekleriz.


10 şarkılık liste


Son zamanlarda dinlediğiniz şarkılardan, bizim için 10 şarkılık bir liste yapabilir misiniz?

Röportajın en zor sorusu... Çok farklı alanlarda hızla değişen müzikler dinliyorum. O yüzden bu röportajı yaptığım gün, dinlediklerimi hiç seçmeden ya da bir önem sıralaması olmaksızın yazıyorum:

Cat Stevens: Morning Has Broken ve Moonshadow

Leonard Cohen: Tower Of The Songs

Bob Dylan: ‘Ballad Of A Thin Man’, Mr Jones

John Lennon: Power to the People

Patti Smith: People Have the Power

Peter Bjorn and John: Amsterdam

Zakir Hussein: Making Music

İlhan Erşahin: Wonderland / Aşk

Nils Fluck: Dünya Party Dj Set

Tonny Bennet / Fame Hits


Röportaj: Heja Bozyel

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.