Merhaba Yeşim hanım, kimseye söyleyemediğim ama beni için için yiyen bir sorunumu, kimliğimi yayımlamamanız ricasıyla sizinle paylaşmak istiyorum. Yaklaşık 12 yıllık evli bir kadınım. 7 yaşında bir oğlum var. 1,5 sene önce iş değişikliği yaptım, daha iyi bir pozisyonda başka bir yerde işe başladım. Buradaki iş arkadaşlarımdan biriyle duygusal bir ilişkim var. Aslında onun ilgisini ve onu beğenmeye başladığımı fark edince kendimi geri çekmeye çalıştım, muhabbetimizi minimuma indirdim, hatta bazı günler sadece selam verdim, gün boyu başka hiç konuşmamız olmadı. Ama ne yaptıysam kendimi alıkoyamadım bu durumdan. Sanki bir genç kız gibi çarpıyordu kalbim onu görünce. İnanın işi bırakmayı bile düşündüm. Biliyorum çok yanlış bir durum, ben de o da evliyiz, çocuklarımız var. Ama inanın çok denedik bu 7 ayda defalarca bitirdik ilişkimizi fakat en fazla 1 hafta sürdü ayrılığımız. Eşim iyi bir insan, iyi bir baba, severek de evlendik aslında. Ona karşı kendimi çok suçlu hissediyorum. En çok da oğluma zarar vermekten korkuyorum, ayrılınca psikolojisinin bozulmasından ya da beni kötülemelerinden, daha aklı tam ermiyor ama erdiğinde benden nefret etmesinden korkuyorum. Bu yüzden eşimden ayrılamıyorum. Diğer taraftan iş arkadaşımla olan ilişkimi de bitiremiyorum, kopamıyoruz istesek de. İşte her gün bütün bunları düşünmek, sürekli kendimi yargılamak zorunda kalıyorum ve artık dayanılmaz bir noktaya geldi bu durum. Biliyorum, anlattıklarım hoş değil ama lütfen bana yardım edip bir çıkar yol gösterir misiniz? Şimdiden teşekkür ederim...


Yeşim Tijen'in cevabı:



Sevdiklerinize uçmaları için kanatlar, geri dönmeleri için kökler ve yanınızda kalmaları için nedenler verin. Ne çok şey anlatılmış birkaç satırda fark ettiniz mi? Eğer hayatımızı paylaştığımız kişiyle bağlarımız kuvvetliyse tüm olumsuzluklara rağmen bu beraberliği sürdürmemiz için nedenlerimiz oluyor hayatta. Ama ya yoksa? İşte o zaman dürüst olmalıyız beraber olduğumuz kişiye saygısızlık yapmamak adına bu ilişkiyi bitirmek gerekir. Erkekleri dürüst olmadıkları, aldattıkları için yerden yere vurup kınarken kadınların aldatmasını hoş karşılayabilir miyiz? Tabii ki hayır. Artık kadınlar da aldatıyor. Yapılan araştırmalarda her 3 kişiden biri aldatıyormuş. Ne yazık ki. Bu durum hiç hoş değil. Kadının da erkeklerle yarışırcasına aldatmaları yaşaması, aile kurumunun direğini ayakta tutan kadının da elden gitmeye başlamasıyla ne olur biliyorsunuz değil mi? Aile kurumu diye bir şey kalmaz. Aldatmanın cinsiyeti zaten olmaz. Erkeklere mübah kadına haram diye değil, her ikisine de dur demeliyiz. Kendimizden taviz vermeyerek, hoş karşılamayarak, nedenleri ne olursa olsun kişi aldatmaya meylediyorsa birlikte olduğu kişiyi, kendini, ailesini yıpratmamak adına özgür olmalı.





Toplumumuzda kadının adı yok dense de kadının üzerinde erkekten daha çok sorumluluklar vardır. En önemlisi de anne olmasıdır. Erkeğin baba olması dolayısıyla artan sorumluluğu sadece maddeseldir. Bugün hala biz kabullendikçe, erkektir yapar dedikçe aldatmaların sayısı gittikçe artacaktır. Ama kadında böyle bir durum söz konusu olamıyor. Çünkü toplumun kadına yüklediği misyon farklı. Kadın yuvayı ayakta tutan, saçını süpürge edendir eskilerin deyimiyle. Çifte standart gibi gözükse de kadın bu yükü sırtlamıştır.





Yaşamlarımızda başımıza gelen istemediğimiz olaylar karşısında, bu yaşadıklarımızın bizi olmak istemediğimiz birine dönüştürmesine dur diyecek kişi yine biziz. Çünkü siz bir eşsiniz, annesiniz ve sizin de bir anne-babanız var. Bu ilişkinin duyulmasının saygınlığınızı kaybetmenize neden olacağını dolayısıyla size vereceği zararları hesap etmelisiniz. Çünkü bizi dizginleyen sorumluluklarımız ve ahlaki değerlerimizdir.





Bir sihirli elin tüm hayatınızı değiştirmesini ya da bir sabah kalkıp yaşadıklarınıza kötü bir rüya diyebilmeyi ummayın. Acı acı yaşıyorsunuz bu yaşadıklarınızı. Sihirli el de yok hayatlarımızda. Sihirli el sizin için ancak ne olabilir biliyor musunuz? Aklınız, zekanız ve vicdanınız. Bunları devreye sokarak en doğru kararı kendiniz dahil tüm ailenize en asgari zararla kurtarma çabasını vermelisiniz bir an önce. Eşinizin iyi bir baba olması tabi ki ayrılma kararınızı zorlaştırıyordur. Ama her yazımda söylüyorum, evliliklerinizi çocuklarınız için sürdürmek zorunda kalmayın. Mutsuz süren bir evlilikle yetişen çocuk da bu mutsuzluğu bütün hücrelerinde hisseder, her ne kadar hissettirmemeye çalışsanız da. Bu nedenle bu konuda kararı verecek olan sizsiniz. Bu kararı vermek için ne yapabilirsiniz? Öncelikle sağlıklı bir karar verebilmek adına o iş yerinden ayrılmalısınız, yaşadığınız ilişkiyi sorgulamak adına. Ne istiyorsunuz, kiminle beraber olmak istiyorsunuz? Bu ayrılık bunu anlamanıza yardımcı olur. Aynı yerde çalışarak bunu anlayamazsınız. Acı çekmeyi göze alarak ve dibine kadar acıyı çekerek kendinize ve ailenize bir şans vermelisiniz. Bunu yaptığınızda ancak sağlıklı bir karara ulaşabilirsiniz ve bu ilişkiyi yaşadığınız adam bu kadar sıkıntıya değer mi? Yaşadığınız ayrılıkta o da hala sevgisine sahip mi? Bunu görebileceksiniz. Yazımın başında sevdiklerinize uçmak için kanatlar, geri dönmeleri için kökler ve yanınızda kalmaları için nedenler verin diye yazmıştım. Sizin böyle nedenleriniz kimin için varsa onu seçeceksiniz. Bu kararı tüm sorumluluğuyla, günahıyla, sevabıyla yalnız siz verebilirsiniz. Ama unutmadan kararınızı en kısa sürede, daha fazla kimseyi üzmeden, aldatmadan belirlemelisiniz.


Sevgiler...


***


Çözemediğiniz sorunlarınızı yazın, Yeşim Tijen size önerilerde bulunsun. Yeşim'le Hayat Bilgisi her zaman sizin yanınızda...

İşte sorularınızı gönderebileceğiniz adres: yesimilehayatbilgisi@gmail.com



Twitter: @yesimtijen



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Aldatma
    CEVAPLA
  • Misafir Yeni
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.