Takı tasarımı hikayeniz nasıl başladı?


Neden bu işi yapmayı tercih ettiniz? 1990 yılında İrfan Korkmazlar’ın Arnavutköy’deki atölyesinde heykel eğitimi almaya başladım. Daha sonra Central Saint Martin College of Art and Desing’da heykel eğitimimi sürdürdüm. Heykelle başlayan maceram takı üzerine Mehmet Kabaş’dan aldığım derslerle devam etti. Benim için heykel ve takı tasarımı arasında hiçbir zaman keskin sınırlar olmadı. Bu bakış açısı insanların bedenleri üzerinde taşıyabilecekleri heykeller yapmamı sağladı. Takı tasarımı, ölçüsü insan bedeni olan bir yaratıcılık alanıdır. Sanatın sınırsız düş gücünü insan bedeninde yorumlayabildiğim için benim için vazgeçilmez.




Tasarım süreciniz nasıl gelişiyor?


Araştırma sürecimde çok çeşitli malzemeler kullanıyorum. Malzemeyle düş ortaklığı kurmak gerektiğine inanıyorum. Zamanla okside olup değişen, ruh kazanan bronz, duygularımı en doğru ifade edebildiğim malzemedir. Heykel tekniği ile tasarlıyorum ve üretiyorum. Önce muma biçim vermekle çalışmaya başlıyorum. Mum aşaması benim için üretimin en heyecan verici süreci. Daha sonra tasarımlar metale dönüşüyor. Tefsiye ve cila aşamalarından sonra tamamlanmış oluyor.




Tasarımları yaparken nelerden esinleniyor, etkileniyorsunuz?


Mitoloji benim için bitmek tükenmek bilmeyen bir ilham kaynağı. Mitolojik bir karakterden yola çıkıp uzun araştırma süreçleri yaşarım. Sonunda hikayeyi kendi sözcüklerimle, bronzla, taşla, camla anlatmaya başlarım. Diğer yandan gündelik hayatın kendisi benim için ilham dolu bir yolculuktur. Bir melodi, bir yüz, bir film esin kaynağı olabilir, takıya ya da heykele dönüşebilir. Keşfettikçe daha çok sevdiğim, düş ve gerçeğin iç içe geçtiği şehir İstanbul, yaratıcılığımı besleyen en önemli kaynak. Yüzlerce yıllık mirasın içinde kısacık yaşamlarımızla, kalıcı ve geçici olanla, evrensel ve bireysel olanla karşılaşırım. Sanatsal üretim tam bu noktada başlar, yaşamı sonsuza, beni bu kente bağlar.




Taktığı takıya bakarak bir insanla ilgili neler söyleyebilirsiniz?


İnsanların karakterlerinin ve toplumsal yaşamdaki yerlerinin takı seçimlerini etkilediğini düşünüyorum. Bu elbette kültürel ve sosyal bir etkileşim… Takılarına bakarak bir insanla ilgili pek çok ön yargıya kapılabilirsiniz. Bu insan için cesur ya da çekingen, renkli ya da sıradan diyebilirsiniz. Yine de bu bilgi tamamen yanıltıcı olabilir. Çünkü insanlar aksesuar olarak, tamamlayıcı bir unsur olarak kullanırlar. Oysa bazı insanlar takıları esas alıp, onlardan yola çıkarak tarzlarını belirlerler. Kendilerini takılarıyla ifade ederler. İşte bu insanlar hakkında takılarına bakarak bir fikir sahibi olabilirsiniz. Tasarımlarımla ulaşmayı amaçladığım insan profili de budur.




Nasıl bir ortamda çalışmayı seviyorsunuz?


Tasarımların düşünsel aşaması genellikle atölye dışında, bazen tarihi bir mekanda, bazen bir kitapçıda, bir seyahatte, bir konserde gelişir. Üretim yaptığım yer ise her zaman kendi atölyemdir. Atölyem beyaz duvarlarıyla üretim için ihtiyaç duyduğum dinginliği sağlar. Burada hiçbir şey düşüncelerimin akışını durdurmaz. Genellikle dinlediğim müzik ürettiğim işin ruhuna uygun olur. Atölyem araştırma laboratuarım, burada her gün keşiflerle dolu ve heyecanlı geçer.




Güncel projeleriniz ve önümüzdeki sezon için planladığınız yeni projeleriniz neler?


Yurtdışı fuarlarına ve çalıştığım galerilere ağırlık vermek istiyorum. Atölyemi galeri olarak genç sanatçılara açmak bana büyük bir keyif veriyor. Çünkü bunun sanat dünyası için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki sezonda yine atölyemde ustalar ve gençleri bir araya getirmeyi planlıyorum. Ayrıca bu sezon az sayıda öğrenciyle, kısa süreli atölye çalışmaları yapmayı düşünüyorum.





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.