İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Çocuk Alerjisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Güler, çocukluk çağının en sık rastlanan kronik hastalığının astım olduğunu söylüyor. Havadan alınan her nefeste solunumla birlikte vücuda giren madde, gaz ve partiküllere karşı vücudun bazen anormal boyuta varan tepkileri oluyor. Solunum yolundan giren uyaranlar aşırı balgam salınmasına, hava yollarında daralmaya, bronş duvarlarında ödem ve şişmeye yol açıyor. Bu 3 olay, sağlıklı solunum yapılan hava yollarının çapını daraltarak havanın geçişine direnç oluşturuyor.


Kendini tekrarlıyor


Sağlıklı bir insan belirli büyüklükteki hava yolundan rahat nefes alabilirken, hava yollarının daralması ve şişmesiyle birlikte zor nefes alıp vermeye başlıyor. Bu noktada ilk tepki, dakikadaki solunum sayısı artışı oluyor. Solunum sayısının artışıyla birlikte balgamdan kurtulmak için öksürük başlıyor. Balgam yapışkan olduğu ve öksürerek kolayca atılamadığı için, iyi tedavi edilemezse, bir süre sonra vücutta oksijen yetersizliği bulguları ve solunum güçlüğüyle başlayıp solunum yetersizliğine kadar giden bir hastalığa dönüşüyor.


Hızlı nefes, öksürük, hırıltı ve hışırtılı soluk alma gibi belirtiler astımın atağa girdiğini gösteriyor. Atak kendiliğinden geçebiliyor ya da ilerlese bile tedaviyle solunum yolları tekrar normale dönebiliyor. Solunum yollarının normale dönmesi astımın en büyük özelliğini oluştursa da, bu durum hastalığın yok olduğu anlamına gelmiyor. Hastalık, yeniden bir uyaranla karşılaşıldığında kendini tekrarlıyor. Solunum yolundan akciğere giren uyaranların başındaysa astımı tetikleyici alerjenler bulunuyor.


Hamam böceği riski!


Bu alerjenlerin başında ise küf, hayvan tüyleri ve ev tozu akarları geliyor. Son yıllarda evlerde görülen ev hamam böcekleri de ev alerjenleri içinde yer alıyor. Prof. Dr. Güler, ev içi küflerin şehirlerdeki yeni yaşam biçimi nedeniyle ısı tasarrufu için alınan önlemlerle oluştuğunu söylüyor. Güneş almayan ortamlar, hava geçirmeyen camlar, iyi havalanmayan mutfak ve banyolar ciddi risk faktörleri olarak dikkat çekiyor. Ev dışındaki en önemli alerjenlerse polenler.


Egzoza dikkat!


Her astımlının alerjik olmak zorunda olmadığı belirtiliyor. Bu kişilerde alerjenlerin değil, ‘irritan’ adı verilen uyarıcı ve tahriş edici maddenin rolü olduğunu söyleyen Güler, en önemli uyarıcının sigara olduğunu belirtiyor. Evde gazla yemek pişirme, temizlik maddelerinden çıkan değişik kokular ve sentetik eşyalar astım riskini artırırken ev dışındaki en büyük risk faktörünün egzoz olduğuna dikkat çekiliyor.


Çocuğun yaşam kalitesinin düşmanı


Astım, yol açtığı sorunlarla çocukların yaşam kalitesini de düşürüyor. Gereksiz ilaç kullanımı, uyku problemleri ve benzer sorunlar bağışıklık sistemini etkiliyor. Bu durumda çocuklardaki enfeksiyon riski artıyor. Bu durum alt ve üst solunum yolu hastalıklarına zemin hazırladığı için çeşitli enfeksiyonlar, sinüzit, rinit ve otit gibi sağlık sorunlarına daha sık rastlanıyor.


Sigaranın 1 tanesi bile zararlı!


Sigaranın akciğerde küçük hava yollarının büyümesini engelleyen bir etkisi bulunuyor. Bu durum hamilelik boyunca sigara içen annelerin çocuklarının akciğerlerini ve anne karnındaki büyüme hızlarını etkiliyor. Bebeğin ilk 1 yılında aile fertlerinin sigara içmesi akciğer gelişimine engel oluyor. Bu durumda genetik astıma benzer bir tablo oluşuyor. Bu durumdaki çocuklar virüs enfeksiyonlarıyla kolaylıkla tıkanır hale geliyor. Bu sorun 3-4 yaşından sonra düzelse bile, çocuklar sağlık konusunda daha çok sorunla karşılaşıyor. Günde 1 sigara içilmesinin bile, annenin ‘içici’ olarak nitelendirilmesine yol açtığını söyleyen Prof. Dr. Güler, bunun ebeveynlerin çocuklarına yapabilecekleri en büyük kötülük olduğunu ve süt veren annelerin sigara içmeleri halinde sütten bebeğe nikotin türevleri geçtiğini dile getiriyor.


Antibiyotik kullanımı riski artırıyor mu?


Burunda virüssüz, buna karşın alt solunum yollarında basit virüslerle tekrarlayan şikâyetlerin olması halinde çok fazla gereksiz antibiyotik kullanıldığına dikkat çeken Prof. Dr. Nermin Güler, bu tip genlere sahip birinin küçük yaşta antibiyotiklerle tanışmasının, gelecekte astım olma olasılığını artırdığını söylüyor. Bunun, antibiyotiklerin bağışıklık sistemi üzerinde yarattığı etkilerden kaynaklandığı düşünülüyor. Lüzumsuz kullanılan parasetamollü ateş düşürücülerin gelecekte astım için risk faktörleri arasında yer almasının yeni bir bilgi olduğu belirtiliyor. Ayrıca, çocuğun karşılaşacağı riskler arasında klorlu havuzların da bulunduğuna ve bu tehlikeden uzak kalmak için yeni teknolojilerle steril edilmiş havuzların tercih edilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.


Nezlesiz burun tıkanıklığı alarm veriyor


Prof. Dr. Nermin Güler, astım ve alerji konularındaki mesajların topluma daha iyi verilmesi gerektiğini söylüyor. Örneğin rinit, çocukta astım olması için bir ipucu olarak kabul edilebiliyor. Birçok araştırmada bebek doğmadan önce nelerden şüphelenilmesi gerektiği inceleniyor. Hastalıkların ortaya çıkışında annenin hamileliğinde yaşadığı fiziksel çevrenin etkisinin çok önemli olduğu belirtiliyor. Bebeğin anne karnındaki genetik şifresinin gelişme döneminde annenin sigara içmemesi, katkılı besinler tüketmemesi ve ruhen sağlıklı olması çok önemli görülüyor. Yeni doğmuş bir bebekte nezlesiz burun tıkanıklığı da ciddiye alınması ve alarm olarak algılanması gereken belirtiler arasında yer alıyor.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.