Meme kanseri ile ilgili bilmeniz gereken tüm bilgileri bir araya getirdik. İşte konunun uzmanlarından meme kanseri...


Meme kanseri nedir?


Prof. Dr. Gökhan Kandemir, meme kanserini tanımlıyor.


Meme kanseri özellikle kadınlarda görülen, meme hücrelerinin anormal derecede çoğalması ve kontrolsüz büyümesi ile gelişebilen bir kanser türüdür. Yaş ilerledikçe meme kanser riski artmaktadır.


Meme kanseri neden olur?

Meme kanserinde en önemli risk faktörü kadın olmaktır. Özellikle kadınlık hormonu olarak da bilinen östrojene maruz kalınma süresinin uzun olması meme kanseri riskini artırmaktadır. 12 yaşından önce adet görme, 55 yaşından geç menopoza girme östrojen hormonuna maruz kalma süresini artırmaktadır. Hiç hamile kalmamış kişiler için de risk mevcuttur. Doğurganlık çağında doğum kontrol hapları kullanmak özellikle bu kullanımların 5 yılı geçmesi riski artırır. Menopoz sonrası şikayetlerini gidermek için uygulanan hormon tedavisinin içinde de östrojen hormonu bulunmaktadır. Bunun için bu hormonların da 5 yıldan fazla alınması meme kanseri gelişme riskini artırabilmektedir.


Erkekler de meme kanseri olabilir!

Özellikle kadınlarda rastlanan meme kanseri nadir de olsa erkeklerde de kendini gösterebilmektedir. Yaklaşık olarak her 100 meme kanserinin 1’i erkeklerde görülmektedir. Kadınlardaki belirti ve bulgular ile aynı olmakla beraber; bu konunun farkında olunmaması nedeni ile erkeklerde meme kanseri genellikle ileri evrede tanı konulmaktadır.



Meme kanserinden korunmanın yolları nelerdir?


Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mesut Atlı, meme kanserinden korunmanın yollarını anlatıyor.


Meme kanseri, sık görülen kanserlerden birisi olduğu halde, erken tanıyla memenin tamamı ve koltuk altı lenf bezleri alınmadan tamamen tedavisi mümkün olabilmektedir. Bu konuda kadınlarımız bilgilendirilmeli ve bilinçli hareket etmeleri sağlanmalıdır. Periyodik kendi kendine muayene yaparak memelerini tanımalı ve farklılık hissettiklerinde hemen bir genel cerrahi uzmanına başvurmalıdırlar. Kırk yaşından itibaren yıllık mamografi taramasından geçmek çok önemlidir. Birinci derece akrabalarında meme kanseri olan bireylerin ise kanser olan aile ferdinin kansere yakalandığı yaşın 15-20 yıl öncesinden itibaren 6 ayda bir doktor kontrolüne girmeleri gerekmektedir. Genç yaşta meme kanserine yakalanan hastaların yakınlarına genetik test yapılarak kansere yakalanma riskleri belirlenebilmektedir.


Erken tanı önemli olmakla birlikte ideal olan kansere yakalanmamak için önlemler alabilmektir. Bazı faktörlerin meme kanserine yakalanma riskini artırdığı bilinmektedir: Ailede meme kanserli birey olması, erken yaşta adet görmek ve geç yaşta menopoza girmek, doğum yapmamak veya geç yaşta yapmak gibi. Kişinin bunları değiştirebilmesi zor veya imkansızdır.


Hayat tarzında yapılabilecek değişiklikler meme kanseri riskini azaltabilir mi?

Yapılan araştırmalar sonucunda hayat tarzındaki değişime bağlı olarak meme kanseri gelişme oranının yüzde 1.6 oranında azaldığı görüldü. Bu, 1 milyonluk kadın topluluğunda 16 bin kadının kansere yakalanmaması anlamına gelmektedir. Üstelik ailesinde kanser olan deneklerde bu oran yüzde 3.2 ile daha da yüksek bulundu.


Hayat tarzındaki değişimden kastedilen ise:

  • Düzenli egzersiz yapmak,
  • Vücut kitle indeksinin düşürülmesi yani kilo vermek,
  • Alkol tüketimini azaltmak.

Bahsedilen değişim ile aslında sadece meme kanseri değil diğer birçok kanser türünden de korunmak mümkün olabilir.




Meme kanserinden korunmanızı sağlayacak 9 pratik öneri


Prof. Dr. Cihan Uras, meme kanserinden korunmanın püf noktalarını anlattı.


1- Formunuzu koruyun

İdeal kiloya sahip kadınların, fazla kilolu olanlara göre menopoz dönemi sonrası meme kanserine yakalanma riskleri daha az. Çünkü obez kadınlarda kandaki cinsiyet hormonları, insülin ve insülin büyüme faktörü 1, bel çevresi kalınlığını artırıyor. Bütün bu faktörler de meme kanseri açısından risk oluşturuyor. Yapılan araştırmalara göre; hormon tedavisi kullanmayan kadınlar menopozdan sonra 10 kilo veya daha fazla kilo verdiklerinde kilo vermeyenlere oranla daha az risk taşıyorlar.


2- Haftada en az 4 gün spor yapın

Düzenli olarak yapılan spor, kilo kontrolünü sağlıyor ve risk faktörü olan yüksek östrojen düzeyini dengeliyor. Ayrıca bağışıklık sistemini de güçlendiriyor. Çalışmalar, menopoz öncesi dönemde haftada en az 4 gün düzenli olarak spor yapmanın meme kanseri riskini azalttığını gösteriyor. Menopoz sonrası dönemde düzenli olarak uygulanan spor, daha da önemli hale geliyor. Çünkü bu dönemdeki kilo alımı, östrojen düzeyini yükseltiyor ve meme kanseri riskini artırıyor.


3- Eti kısıtlayın, sebze ve meyveye ağırlık verin

Yağ içeriği yüksek besinler uzun süreli tüketildiklerinde kandaki östrojien düzeyleri yükseldiği için meme kanseri riski artıyor. Haftada 5 kez kırmızı et yenilmesiyle meme kanseri riskinde artış olduğunu gösteren çalışmalar da var. Bu nedenle meme kanserinden korunmak için kırmızı et tüketimini abartmayın. Günde 5-6 porsiyon sebze meyve tüketmeye de özen gösterin. Çünkü sebze ve meyveler içerdikleri antioksidan sayesinde meme kanserinin gelişme riskini yüzde 25 oranında azaltabiliyor.


4-Yağ tüketimini azaltın

Enerji alımını azaltıp, vücudunuzun yağ yüzdesini ideal seviyelerde tutarak meme kanseri riskini azaltabilirsiniz. Aldığınız total enerjinin sadece yüzde 20-25’inin yağdan gelmesine dikkat edin. Risk taşımıyorsanız bu oran yüzde 30’lara kadar çıkabiliyor.


5- Çocuğunuzu bol bol emzirin

Emzirme hem annenin hem de bebeğin kansere yakalanma riskini düşürüyor. Özellikle bebeğinizin büyümesinde bir sorun yoksa ve doktorunuz gerek görmüyorsa 6 ay sadece anne sütü ile besleyin.


6- 30 yaşından önce anne olun

Yapılan araştırmalara göre; ilk çocuğunu 30 yaşından sonra doğuran kadınlarda meme kanseri görülme oranı 20 yaşından önce doğuranlara göre 2 kat artıyor. Bunun nedeni ise geç doğum yapan veya hiç doğum yapmayan kadınların memelerinin kanserojenik maddelerden daha fazla etkilenmeleri.

7- Sigarayı bırakın, alkolü sınırlandırın

Sigara kullanımı, meme kanseri dahil olmak üzere birçok kanserin gelişme riskini artırıyor. Ayrıca çalışmalar, her gün düzenli olarak 3 kadeh ve daha fazla alkol tüketenlerdeki meme kanseri riskinin tüketmeyenlere oranla yüzde 40 daha fazla olduğunu gösteriyor. Bunun nedeni ise alkolün östrojen metabolizmasını etkilemesi ve risk faktörü olan östrojenin kandaki düzeyini yükseltmesi. Eğer alkol tüketmeniz gerekiyorsa günde 1 kadehle sınırlandırın.


8– Kadınlık hormonu ilaçlarından uzak durun

İleri yaştaki kadınlar, menopoz sonrasında başlanan hormon yerine koyma tedavileriyle (HRT) östrojen ve progesteron gibi kadınlık hormonları alıyorlar. Östrojenin yanı sıra progesteron da içeren kombine tedavilerin, sadece östrojen içeren tedavilerden daha riskli olabileceği düşünülüyor. Bu nedenle tıbbi gerekçeler olmadan hormon kullanmayın.


9- Stresin esiri olmayın

Batı tarzı yaşamın vazgeçilmez unsurlarından bir olan stres, bağışıklık sistemimizi zayıflatıyor. Bunun sonucunda meme kanseri riski artırıyor.




Meme kanserinde erken tanının önemi


Uz. Dr. Ergin Sağtaş meme kanseri tanısında kullanılan görüntüleme yöntemleri mamografi ve ultrasanografi hakkında bilgi verdi.



“Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür ve kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında ilk sıralarda yer almaktadır.” Kanserin tanı ve taramasında kullanılan mamografi için “Memenin filmini çeken özel bir cihazdır. Çekim sırasında düşük doz x-ışını kullanılmaktadır.” diyerek ultrasanografi gibi diğer tanı yöntemlerinin genellikle mamografiyi tamamlayıcı olarak kullanıldığını belirtti.

40 yaşından sonra 1 ya da 2 yılda bir mamografi yaptırın!

Mamografi meme kanserinin erken tanısında “altın standart” olarak kabul edilmektedir. Ve tarama amaçlı yapılan mamografi ile hedefin hiçbir yakınması olmayan ve muayenede ele gelmeyen kitlelerin tespit edilmesi olduğunu vurgulayarak şu bilgiler verildi: “Bu sayede tümör erken evrede yakalanabilmekte ve hastanın tedavi şansı artmaktadır. Tarama mamografisinde incelemeye başlama yaşı konusunda farklı görüşler bildirilmekle birlikte, risk faktörü bulunmayan kişilerde 40 yaşından itibaren 1 ya da 2 yılda bir kez mamografi çekilmesi önerilmektedir. Daha genç yaşlarda tarama ise ailesi ve yakın akrabalarında meme kanseri saptanan ve yüksek risk grubundaki kadınlarda uygulanabilir. Meme dokusunun yoğunluğu nedeniyle genç bayanlara ek olarak ultrasonografi incelemesi de yapılmalıdır.”


Mamografide dijital dönem…

Görüntüleme yöntemlerindeki teknolojilerin ilerlemesiyle dijital mamografinin, hızla klasik mamografinin yerini aldı. Böylelikle klasik mamografiden farklı olarak görüntülerin dijital ortamda elde edilebildiği belirtidi ve dijital mamografinin avantajlarını şu şekilde anlatıldı: “Dijital mamografi ile hem daha kısa sürede çekim tamamlanmakta hem de yanlış doza bağlı tekrar çekimler önlenebilmektedir. Bunun yanı sıra daha yüksek görüntü kalitesi elde edilebilmekte ve küçük lezyolar ve milimetrik kireçlenme odakları (mikrokalsifikasyon) daha kolay tespit edilebilmektedir. Ayrıca elde edilen görüntüler dijital ortamda saklanabilmekte ve taşınabilmektedir.”




Meme koruyucu ameliyatlar nelerdir?


Op. Dr. Hamdi Koçer’den meme koruyucu ameliyatlar hakkında bilgiler aldık.


Yıllar önce meme kanseri ameliyatları sadece memenin alınması ve koltukaltı lenf bezlerinin temizlenmesi şeklinde yapılıyordu. Ancak günümüzde tümör henüz küçük boyutlardayken ve memenin tamamının alınmasına gerek kalmadan ameliyatla kolayca çıkartılabiliyor. Bu ameliyatı takiben hastalar ertesi gün taburcu oluyor ve günlük yaşamlarına hızla geri dönüyor.


Radyoterapi, kemoterapi, hormonoterapi gibi tedavi yöntemleri cerrahinin başarısını artırırken, sınırlarını da azalttı. Böylece eskiye oranla çok daha az sağlam doku çıkartarak, en güvenli operasyonları yapmak mümkün hale geldi. Kişinin meme hacmine ve tümörün yerleşimine göre memenin bir kısmı herhangi ciddi bir kozmetik sorun çıkarmadan alınabiliyor. Meme koruyucu cerrahi için tümörün evresi, şekli, biçimi ve yaygınlığına bakarak, çok ileri yaşta bir hastanın memesinin bile korunması mümkün. Üstelik bu ameliyatlardan 1 gün sonra kişi taburcu oluyor ve hızlı bir şekilde günlük yaşamına uyum sağlıyor.


Meme koruyucu ameliyatlar kimlere uygulanabilir?


Meme koruyucu ameliyatlarda önemli olan tümörün erken dönemde fark edilmesi ve hastalık meme içinde sınırlıyken tedaviye başlanmasıdır. Meme koruyucu ameliyatlar herkese uygulanabiliyor; ancak bazı durumlarda onkolojik prensipler açısından zorluklar meydana gelebiliyor. Örneğin, tümör meme başına çok yakın ise, tümör çıkarılırken meme başının da çıkarılması gerekebiliyor.


Bu durumda memeyi korumak estetik açıdan çok iyi sonuç vermeyebiliyor. Yine memenin çok küçük ve tümörün nispeten büyük olduğu durumlarda, meme koruyucu ameliyat sonrası yeterli meme dokusu kalmayabiliyor ve estetik açıdan kişi mutsuz olabiliyor. Bu noktalar hakkında kişiler, operasyon öncesi bilgilendirildiğinde meme koruyucu ameliyat yerine aynı seansta rekonstrüksiyon seçenekleri düşünülebiliyor.


Özellikle erken evre tümörlerde bu şekilde radyoterapi ihtiyacı da ortadan kalkmış oluyor. Tümörün birden fazla noktada bulunduğu durumlarda da, meme koruyucu ameliyatlar uygulanamıyor. Bu noktalar meme içinde yaygın veya birbirine çok uzak ise meme koruyucu ameliyatlar olanaksız hale geliyor. Bu gibi durumlarda en iyi çözüm olarak, memenin tamamının alınmasını takiben aynı seansta veya 1 yıl içinde yeni meme rekonstrüksiyonu yapılması öneriliyor.



Meme kanseri tedavisi


Dr. Fatih Selçukbiricik, kadınlarda görülen kanser türlerinin yüzde 26’lık kısmını oluşturan meme kanseri riskinin 40 ila 50’li yaşlarda en yüksek seviyede olduğuna dikkat çekiyor.


Hastalığın risk faktörlerini cinsiyet ve yaş, aile öyküsü, genetik faktörler, diyet, obezite, hormonal faktörler, üreme faktörleri ve çevresel faktörlerin yanı sıra daha önce yaşanan meme kanseri öyküsü olarak sıralayan Dr. Fatih Selçukbiricik konuyla ilgili şu bilgileri aktarıyor: “Memede kitle, meme ağrısı, çukurlaşma, kalınlaşma, çekinti, ülserleşme, kızarıklık gibi cilt değişiklikleri, düzleşme, ters dönme, çekilme, kanama ve/veya akıntı, pullanma ve egzema benzeri lezyonlar gibi meme başı değişiklikleri ve koltuk altında kitle ya da kolda ödem gibi lenf bezlerinin tutulumuna bağlı değişiklikler hastalığın belirtileri olabilir. Klinik muayene, görüntüleme yöntemleri ile inceleme ve biyopsi değerlendirmesi meme kanseri şüphesi olan hastaların yüzde 95'inde güvenli bir tanı sağlayacaktır.”


Meme kanserinin tedavisinde; cerrahi, radyoterapi, kemoterapi ve hormonoterapi tedavileri uygulanmaktadır. Ancak meme kanserinin esas tedavisi eğer çıkarılabilecekse cerrahi tedavi oluşturmaktadır.


Meme kanserinde cerrahi tedavi


Meme kanserinde birden fazla ameliyat yöntemi mevcuttur. Yapılacak ameliyata türüne; hastanın yaşı, genel sağlık durumu, tümörün boyutu, yerleşimi, meme boyutu ve yapısı, ameliyat sonrası tedaviye uyumun ve tabi ki de beklentiler göz önünde bulundurularak karar verilmektedir. Bir kişi için birden fazla ameliyat seçeneği olabilmektedir.


Yapılan ameliyatların çoğunluğu, ya memenin tamamen alınması ya da meme krunarak tümörün uzaklaştırılmasıdır. Meme koruyucu cerrahi; lumpektomi, kadranektomi, segmental mastektomi ya da kısmi (parsiyel) mastektomide denilmektedir. Bu yöntemde ameliyat, tam tümörün üzerine denk gelen bölgeye yapılan kesiyle gerçekleştirilmektedir. Tümör, etrafındaki bir miktar sağlam sınırlı meme dokusuyla beraber çıkartılmaktadır. Bu tedavide amaç tümörlü dokuyu uzaklaştırırken, estetik olarak geride sağlam dokunun kalmasını sağlamaktır.


Son zamanlarda yapılan klinik çalışmalar meme koruyucu cerrahi tedavinin, memenin tümünün alınması ile yapılan cerrahi tedaviden farkının olmadığını ortaya koymuştur. Yani her iki uygulamanın birbirine bir üstünlüğü gösterilememiştir. Meme koruyucu cerrahinin yapılmaması gereken durumlar, daha önce meme veya göğüs duvarına radyoterapi uygulanmış olması, mamografiden yaygın hastalıktır.


Cilt-koruyucu mastektomi giderek daha sık kullanılmaya başlanan bir cerrahi tekniktir. Meme başı-areola kompleksi etrafından kesi yapılarak meme dokusu çıkarılır, meme cildi korunur ve rekonstrüksiyon uygulanır. Cildin ve meme altı kıvrımının korunması kozmetik açıdan daha iyi bir sonuç sağlamaktadır.


Mastektomi ise, meme dokusunun tamamının alınması ameliyatıdır. Meme boyunca kesi yapılarak, meme cildinin büyük bir kısmının ve tüm meme dokusu çıkartılması esasına dayanır. Meme koruyucu cerrahiye uygun olmayan hastalarda mastektomi yapılır. Sıklıkla birden fazla tümörü olan hastalara ya da memesi küçük olduğu için korunmaya uygun olmayan hastalara uygulanır. Meme koruyucu cerrahiden farklı olarak, erken evre hastalıkta uygulandığında ameliyattan sonra eğer koltuk altına hastalık geçmemişse radyoterapi verilmez.


Meme kanserinde radyoterapi


Radyoterapi meme kanserli hastada kanserin cerrahi olarak çıkarıldıktan sonra tek başına veya kemoterapi ile birlikte yapılan bir tedavi şeklidir. Radyoterapi sadece hastalıktan etkilenen bölgeye genişce uygulanır. Memenin korunarak alındığı tüm hastalarda hastalığın bölgesel yinelemesini önlemek için ve meme kanserine bağlı ölümü azaltmak için radyoterapi yapılmalıdır. Hastalığın tedavi süresi 3-5 hafta kadar sürmektedir.


Radyasyon bir enerji şeklidir ve yaşamımız boyunca güneş ışınları, radyo dalgaları, mikrodalga, cep telefonu ve televizyon yayınları gibi çeşitlilik gösteren, düşük enerjileri nedeniyle kalıcı ve zararlı etkilerinin oldukça az olduğu bilinen birçok doğal ya da yapay iyonizan olmayan radyasyona maruz kalmaktayız.


Radyoterapi ise yüksek enerjili X ışınlarını kullanarak çevre normal dokularda en az hasarı oluştururken, hedef bölge içinde kanser hücrelerini yok eden tedavi şeklidir. Meme kanserindeki radyoterapi, tümörün çıkartıdığı bölgede, göğüs duvarında veya memenin geri kalanında hastalığın geri gelme olasılığını azaltmaktadır.


Radyoterapi; eğer gerekiyorsa, kemoterapinin bitmesini izleyen 3-4 hafta içinde başlamalıdır. Kemoterapinin uygulanmadığı durumlarda ise radyoterapi, cerrahiden sonraki 3-4 hafta içinde uygulanmaya başlayacaktır. Eğer kısmi meme ışınlama yapılacaksa cerrahiden sonraki hafta ya da üç hafta içinde uygulanmaktadır.


Meme kanserinde kemoterapi


Meme kanserinde cerrahi sonrası yineleyen hastalarda mikroskopik metastaz olduğu bilinmektedir. Bu durumu önlemek amacıyla hastalara cerrahi sonrasında yada öncesinde kemoterapi verilebilmektedir. Kemoterapi, hücrelerin büyümesini ve bölünerek çoğalmalarını durdurmak yoluyla kanseri yok etmeyi hedefleyen ilaç tedavisidir. Kemoterapi, adjuvan tedavi şeklinde yapılabilir. Adjuvan kemoterapinin temel amacı olası mikrometastatik hastalığın cerrahi sonrası erken dönemde ortadan kaldırılarak olası nükslerin engellenmesi ve böylece sağkalımın uzatılmasıdır. Kemoterapi ayrıca neoadjuvan tedavi (tümörü küçültmek amacıyla, cerrahiden önce verilmesi) olarak ta uygulanabilir. Ayrıca metastatik (başka organlara yayılmış) veya tekrarlayan meme kanserinde de uygulanmaktadır.


Sistemik kemoterapi çoğunlukla kan damarı yoluyla veya ağızdan hap şeklinde verilebilir.Kemoterapi haftada bir, iki haftada bir, üç hafta veya dört haftada bir verilebilir. Verilecek kemoterapiye karar verilirken, hastalığın evresine ve tümörün biyolojik kimliğine göre ilaç seçimi yapılmaktadır. Tedaviler tek seferde veya kombine şekilde olmaktadır.


Kemoterapi için hastalığın tipi, evresi, koltuk altı lenf durumu, uzak organ metastazının varlığı ya da yokluğu gibi parametreler değerlendirilmektedir. Amaç hastalığın yinelemesini önlemektir. Ayrıca hormon reseptörü barındıran hastalarda kemoterapi sonrasında ise 5-10 yıl süreli hormonal tedaviler verilebilmektedir.


Kemoterapinin yan etkilerine gelince; kişiye, kullanılan ilaca ve ilacın dozuna göre değişebilir. Genel olarak yorgunluk, enfeksiyon riski, ateş, bulantı,, kusma, saç dökülmesi, iştahsızlık, ağız yarası, kabızlık ve ishal sayılabilir. Adet düzensizlikleri ve bazen de erken menopoza yol açabilir. Doğurganlıkta bozulmalar görülebilir. Genellikle tedavinin bitiminde yan etkiler de kaybolur. Nadiren kalp ya da sinir hasarı gibi uzun dönem etkileri olabilir. Bazen tek seferde bir ilaç yapılırken bazen farklı ilaçlar birlikte verilebilir.





Meme kanseri ile ilgili bunları yanlış biliyorsunuz!


1- Antiperspiranlar meme kanserine neden oluyor

Doğru değil. Antiperspiranların meme kanserine neden olduğuna dair hiçbir bilimsel bulgu yok. Meme kanseri hastalarının doku örnekleri üzerinde bazı çalışmalar yapıldı ve bazı durumlarda, ter önleyiciler ve bazı tümörlerde parabenler bulundu. Ama antiperspiranlar ve meme kanseri başlangıcı arasında net bir bağlantı kurulamadı. Deodorantınızdan vazgeçmek zorunda değilsiniz.


2- Ailemde yoksa bende de olmaz

Doğru değil. Kadın, erkek, meme dokusu olan herkes meme kanseri riski taşır. Bu risk kadınlarda daha yüksektir. Artan yaşla daha da yükselir. Eğer aile geçmişinde meme kanserine yakalanan birisi olduysa, daha dikkatli olmalı ve rutin doktor kontrollerini ihmal etmemelisiniz.


3- Meme kanseri tanısı ölüm fermanı demektir

Doğru değil. 20-25 yıl öncesine göre, erken teşhis edilen meme kanseri vakalarının iyileştirilme şansı oldukça gelişmiştir. Bugün teşhis konulan kadınların yüzde 80’i, teşhisten sonra en az 5 yıl hatta çoğu daha da uzun süre yaşıyor. Kanser yayılıyor olsa bile, yeni tedavi yöntemleri ve terapiler kaliteli bir yaşam sürdürmeyi kolaylaştırıyor. Yine de erken teşhis çok önemli.


4- Sadece yaşlı kadınlar meme kanserine yakalanır

Doğru değil. Meme riskine yakalanma riski yaşla beraber artsa da genç kadınlar da bu riski taşır. 40 ile 59 yaş arasında risk yüzde 4 artar ve 60 ile 79 yaş arasında ise yüzde 7 artar. Sağlıklı bir hayat tarzı sürdürmek sizi koruyacaktır.


5- Doğum kontrol hapları meme kanserine sebep olur

Doğru değil. Eskiden doğum kontrol haplarında daha yüksek dozda hormon olurdu ama bugünkülerde östrojen ve progesteron hormonlarının oranı çok daha az. Konuya dair endişelerinizi doktorunuza yönelteceğiniz sorular ile giderebilirsiniz.


6- Yüksek yağ oranlı beslenme meme kanserine sebep olur

Doğru değil. Konuya dair pek çok araştırma yapılmış olsa da yüksek yağ oranlı beslenme ve meme kanseri arasındaki bağ ispatlanmış değil. Aşırı vücut ağırlığı daha çok östrojen üretimine sebep olur ki yumurtalıklarınız hali hazırda gerekli olan kadarını üretmektedir. Bu ekstra östrojen yüklenmesi bazı göğüs tümörlerine sebep olabilir. Sonuçta az yağ oranlı beslenme tüm sağlığınız için çok daha iyidir.


7- Ailemde meme kanserine yakalanan var, ben de kesinlikle yakalanacağım

Doğru değil. Siz eşsiz bir insansınız ve vücudunuz kalıtsal niteliklerin bir araya gelmesinden oluşur. Meme kanseri genleri için test yaptırmış olsanız bile, genel sağlığınızın kontrolünü de elinizde tutmalısınız. Sağlıklı bir beslenme, sigara içmemek, dozunda alkol, düzenli egzersiz riski en aza indirecektir.


8- Çocuk sahibi olmak ve emzirmek meme kanserine yakalanmamak için garantili korumadır

Doğru değil. 30 yaşından önce en az 2 kez doğurmak ve emzirmek meme kanseri riskini büyük oranda azaltsa da korunmak için garantili bir yöntem değildir. Sağlıklı bir yaşam ve düzenli kontroller yine de ihmal edilmemelidir.


9- Sütyenler meme kanserine sebep olur

Doğru değil. Sütyen keşfedilmeden önceki tarihte de kadınlar göğüs kanserine yakalanıyordu. Amerikan Kanser Topluluğu’na göre, hiçbir giyim ürünü, sütyenler dahil, göğüs kanserine sebep olmuyor.


10- Cerrahi operasyonlar meme kanserinin yayılmasına neden olur

Doğru değil. Bu söylentinin kökleri cerrahların mikrop teorisi hakkında çok fazla bilgisi olmadığı ve cerrahi ekipmanların hijyenine dikkat edilmediği döneme denk geliyor. Üç yüz yıl önce, çok az hasta meme kanseri operasyonlarından sonra hayatlarına devam edebiliyordu ama bu operasyonun kanserin yayılmasına sebep olmasından kaynaklanmıyordu. Enfeksiyonlar çok yaygındı, kan kaybı kontrolü zordu ve modern tıp teknikleri yoktu. Metastaz düzgün tespit edilemiyordu ve bu yüzden kanser operasyondan önce yayılırsa, doktor onunla verimli şekilde savaşamıyordu.




Prof. Dr. Gökhan Kandemir, meme kanseri hakkında doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.


Memede ele gelen her kitle kanserdir

Yanlış. Memede elimize gelen her sertlik kansere işaret etmez. Bu kitlelerin büyük çoğunluğu iyi huylu çıkmaktadır. Memedeki her 10 kitleden 8’i iyi huyludur; yani kanser değildir. Özellikle ayın belli dönemlerinde ele gelen sertlikler, hassasiyet ya da ağrı olabilir. Bu duruma “fibrokistik meme değişiklikleri” denilmektedir. Bunlar normal değişikliklerdir. Menopozda olup hormon alanlarda da görülebilmektedir. Aylık meme muayenesi yapılarak bu değişiklikler kolaylıkla tanınabilir. Her kadın kendi meme yapısını tanıyabilmesi için düzenli olarak kendi kendine her iki memesini kontrol etmelidir.


Kanser saç kaybına yol açar

Yanlış. Kanserin kendisi hiç bir zaman saç kaybına yol açmaz. Tedavide kullanılan ilaçlar ve yöntemler nedeniyle saç dökülmesi görülebilir. Ancak meme kanseri tedavisinde giderek daha çok yaygınlaşan “akıllı ilaçlar” ile artık saç kaybı görülmemektedir.


Mamografiden alacağım radyasyon meme kanserine neden olabilir

Yanlış. Mamografi kanserin yayılmasına neden olmamaktadır; aksine erken teşhisini sağlayarak, hastalığın bölgelere yerlere yayılmadan tedavi edilme şansını sağlamaktadır. Kanser tedavisinde erken teşhis esastır. Hastalığın diğer organlara ilerlemeden tedavi edilmesi başarı şansını artırır. Mamografi çekilmesi de meme kanserinin erken evrede yakalanmasını sağlar. Yıllık olarak yapılması ile aşırı radyasyon alınmaz. Ayrıca mamografi çekimi sırasında memeye uygulanan sıkıştırma işlemi de kanser gelişmesine yol açmaz.


Meme kanseri bulaşıcıdır

Yanlış. Hiçbir kanser bulaşıcı değildir. Bir ailenin birçok bireyinde kanser görülmesi bu yanlış düşünceye sebep oluyor olabilir. Kişi kanser hastalığını başka bir kimseye bulaştıramaz. Ancak rahim ağzı (serviks), karaciğer kanseri gibi bazı kanserlerin nedenleri arasında virüsler vardır.


Koltuk altı koku gidericiler meme kanserine yol açar

Yanlış. Yapılan çalışmalarda şimdiye kadar koltuk altı ter ve koku gidericiler ile meme kanseri gelişim riski arasında bir ilişki bulunmamıştır. Amerikan Ulusal Kanser Enstitüsü araştırmacılarına göre de bu konuda yeterli bir kanıt yoktur.


Meme kanseri sadece kadınlarda görülür, erkeklerde görülmez.

Yanlış. Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Yaşamları boyunca her 8-10 kadından birinde meme kanseri görülür ve yaş ilerledikçe gelişme riski artar. Erkeklerde meme kanseri nadir de olsa görülmektedir. Yaklaşık olarak her 100 meme kanserinin 1’i erkeklerde görülür. Kadınlardaki belirti ve bulgular ile aynı olmakla beraber; bu konunun farkında olunmaması nedeni ile erkeklerde meme kanseri genellikle ileri evrede tanı konulmaktadır.



Prof. Dr. Cihan Uras, Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Nil Molinas Mandel, Meme Vakfı Genel Koordinatörü Violet Aroyo’nun oturum başkanlığı yaptığı sempozyumda, meme kanserinde yanlış bilinen 25 konu hakkında açıklamalar yapıldı.


Her 6 ayda bir meme ultrasonografisi yaptırıyoruz. Mamografiye gerek yok, mamografi ışınları kanser yapıyor

Meme kanserinin erken teşhisinde ana yöntem mamografidir, diğer yöntemler mamografinin yardımcısı olabilirler.


Kadınlara 40 yaşın altında mamografi çekilmesi yanlıştır

Eğer kişinin şikayeti yoksa tarama mamografisini 40 yaşın altında yapmıyoruz. Ancak kişinin ailesinde risk varsa, meme başından akıntı geliyorsa, memede kitle gibi bulgular varsa erken yaşta da olsa mamografi yapılabiliyor.


Meme MR’ı çektirince mamografi çektirmeye gerek yoktur

Meme MR’ı çok hassas bir tetkiktir. Ancak meme MR’ı ve mamografi birbirini tamamlayan, birbirinin yerine geçmeyecek tetkiktir. Bu nedenle her yıl mamografi yaptırılmalıdır. Çünkü meme kanserinin birden fazla türü vardır. Meme kanserini 9 mm’nin altında yakalarsak tedavi etme şansımız yüzde 98 oranındadır. Meme kanserinin erken teşhis edilmesi çok önemlidir.


Meme kanseri tek tiptir, yaşlılarda daha yavaş seyreder

Herkesin kanseri kendisine özeldir, kendisine aittir. Yapılan araştırmalara göre meme kanserinin yeni tipleri bulunmaktadır. Yaşlılarda yavaş seyrettiği doğru değildir, yavaş seyreden türleri de vardır, hızlı seyreden türleri de.


Meme kanseri ameliyatı sırasında yapılan incelemede lenf bezi temizse sonuç kesindir

Az miktardaki kanser hücresi ameliyat sırasındaki incelemede yüzde 10-15 oranlarında görülemeyebilir. Ameliyat sonrasında yapılan patolojik inceleme sonucunda kesinleşir.


Mamografi ve biyopsideki tümör boyutları aynıdır

Mamografi kanserin bulunduğu bölgeyi gösterir. Biyopsiden elde edilen sonuçla mamografiden elde edilen sonuç aynı olmayabilir. Mamografide elde edilen sonuçların çoğu zaman kanserle ilgisi olmayabilir.


Şeker kanser dokusunu büyütür

Kanser hücreleri vücuttaki normal hücrelere göre daha fazla şeker tüketir, bu bilimsel açıdan bir gerçektir ve doğrudur. Ancak şeker tüketmek, kanseri tetikler veya hızlandırır diye bilimsel bir gerçeklik yoktur.


Kemoterapi bağışıklığı çökertir

Vücudun bağışıklık sistemi ikiye ayrılır:


  • Kanserle savaşan asıl hücrelerin bulunduğu sistem.
  • Basit bağışıklık hücrelerinin bulunduğu sistem.

Kemoterapi kanserle savaşan asıl hücrelerin bulunduğu bağışıklık sistemine zarar vermez. Basit bağışıklık hücrelerine zarar verir.


Bağışıklık sistemini iyi beslenerek güçlendirmek mümkündür

Bağışıklık sisteminin ilaçlarla baskılanmasına karşı yapılabilecek fazla bir şey yoktur. Mantar yesek bağışıklığımız güçlenir mi diye sorular soruluyor. Bu alanda besinlerin etkisiyle ilgili birçok bilimsel çalışma yapılıyor. Ancak tek başına bir besinin bağışıklığı güçlendirdiğine ilişkin bilimsel bir veri yok.


Kemoterapi sonrasında çıkan saçları boyatmak kanserin nüks etmesine yol açar

Bu alanda çok bilimsel araştırma yapıldı. Ancak saç boyatmanın nüksü artırdığına ilişkin bir sonuç bulunamadı.


Meme kanseri olanlar doğuramaz

Eğer bir kadına meme kanseri tanısı konulmuşsa erken dönemde doğurmasına izin verilmiyor. Ancak uzun bir dönemi hastalıksız olarak geçirebildiyse, bu yapılan testler ile de doğrulandıysa doktorunun izniyle gebeliğe izin veriliyor. Ya da genç hastalar sözkonusu olduğunda, yumurta hücreleri ve yumurta dokusu saklanabiliyor.



Memenin tamamen çıkarılması kanserin sıçramasını önler

Bilimsel araştırma sonuçlarına göre, meme koruyucu cerrahi ve memenin tamamen çıkarılması arasında, hastalığın nüksü bakımından fark yok. Meme tamamen çıkarılsa da hastalık nüksedebiliyor. Göğüs duvarında ya da başka organlarda nüks oluyor.


Tamamlayıcı tıptan fayda görülmez

Tamamlayıcı tıp ot, çöp kaynatmak değildir. Yoga, meditasyon, sanatla uğraşmak, hobi edinmek hastalar için son derece faydalıdır. Kanseri yenmiş kişilere biz daima uğraş edinlerini öneriyoruz. Spor yapmalılar, beslenmelerine dikkat etmeliler. Kilo almak, östrojeni artırıyor, bu da kanser riskini artırıyor. Kiloyu korumak için günde tempolu olarak 45-60 dakika arasında spor yapılmasını öneriyoruz. Unutmayın ki vitrin bakarken yürümek spor olmuyor, tempolu olması gerekiyor.


Kanser taramasında PET-BT yüzünden fazla radyasyon alınıyor

BT nedeniyle radyasyon ışını verildiği doğrudur. BT kanserin yerini belirlemede kullanılıyor. PET – BT gerçekten gerekliyse radyasyondan korkmak gereksizdir.


Radyoterapi süresince banyo yapılmamalıdır

Yıkanmanın hiçbir olumsuz etkisi yoktur. Aksine duş almaya devam edilebilir. Ancak tahriş edici ürünler kullanılmamalı, lif, kese yapılmamalıdır. Bebe sabunu veya bebe şampuanı kullanılmalıdır.


Radyoterapi süresince küçük çocuklarla temas etmek radyasyon bulaştırır

Radyoterapi sırasında radyasyon belirlenmiş bir hedefe yönelik olarak veriliyor. Örneğin ışını göğüs duvarına veriyorsak yumurtalıklara etkisi olmuyor. Radyoterapi bitince korkmadan çocuklarınıza, torunlarınıza sarılabilirsiniz. Çünkü radyasyonu eve götüremezsiniz.


Silikon taktırmak kanser riskini artırıyor

Uzun yıllardır silikonun etkileri üzerinde bilimsel çalışmalar yapılıyor. Bunların sonuçlarına bakıldığında, memeye estetik amaçlı olarak silikon taktırmanın kanser yaptığına ilişkin bir bulguya rastlanmadı.


Meme kanseri ameliyatından sonra iki yılı tamamladım, risk geçti

Meme kanseri aslında çok farklı klinik seyri olan bir hastalıklar grubudur. Aksine ameliyattan sonraki ilk 2 yıl tekrarlama riski yüksektir. Bu nedenle üç ayda bir kontrol yapılmalıdır. İlk 2 yıl yapılan takip çok önemlidir, aksatılmamalıdır.



İleri yaşta tüp bebek yaptırmak meme kanseri riskini artırır, psikolojik travmalar hastalığa yol açar

Eğer kişide meme kanseri riski varsa, birden fazla tüp bebek denemesi nedeniyle alınan ilaçlar ve yoğun psikolojik zorlanmalar hastalığa zemin hazırlayabilir. Büyük acılar çekmek tek başına kanser için neden değildir. Öyle olsaydı deprem enkazında çocuklarını kaybeden tüm kadınların kanser olması gerekirdi. Bu tür olaylar direkt etkili değildir.


Paraben içerikli kozmetikler, antiperspirant deodorantlar kanser yapar

Paraben içerikli kozmetiklerin kanser yaptığı ya da terlemeyi önleyici antiperspirant deodorantların kanser yaptığıyla ilgili bilimsel bulgular yoktur. Talk pudrası içeren deodorantları deneyimsiz hekimler, memede mikrokalsifikasyon olarak değerlendirebilir. Ama alanında deneyimli hekimler bunun kanser odağı olmadığını kolaylıkla anlar.


Her yıl mamografi yaptırmaya rağmen kanser çıkar

Meme kanseri eğer ele geliyorsa 8-10 yaşındadır. Yani 15-17 mm civarındadır. Tüm bu taramalarla ana amaç, ele gelmeden yakalamaktır. Bu nedenle tutabileceğimiz balıkların peşinden koşuyoruz. Tümör mamografinin görüntüleme alanı dışında kalıyorsa atlanabilir. Ancak hekim böyle bir şüpheyle ek incelemeler yaparak kesin bir sonuca ulaşmaya çalışır.


Kemoterapi sırasında saç boyatılmaz, zararlıdır

Eğer kötü bir saç boyası kullanılırsa saçlar dökülebilir. Çünkü sindirim sistemi tümörleri ve metastazlarda kullanılan bazı ilaçlar vardır. Bunların etkisiyle zaten saçlar dökülür bir de kötü boya bu dökülmeyi artırır. Kına yapılmasını önerebiliriz, besleyici etkisi vardır. Organik boyayla boyayabilirler.


Lazer epilasyon kanser riskini artırır

Lazer epilasyonun kansere yol açtığı ya da riski artırdığına dair bilimsel bir araştırma sonucu yoktur.


Meme alındıktan sonra silikon takılması zararlıdır

Artık tüm dünyada meme kanseri nedeniyle tüm meme alınırken (mastektomi ameliyatı yapılırken) aynı seansta meme silikonu da takılabilir. Hastaya bir zararı yoktur.





Meme kanserini engelleyen besinler


Beslenme ve Diyet Uzmanı Melike Şeyma Deniz, meme kanserine karşı koruyucu etkileri nedeniyle düzenli olarak tüketmeniz gereken besinleri anlattı.


Düşük aktivite düzeyine eşlik eden hatalı beslenme alışkanlıkları; diyabet ve kalp hastalıklarının yanı sıra bazı kanser türleri gibi birçok hastalığa davetiye çıkarıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biri olan meme kanseri de hatalı beslenme alışkanlığı, dolayısıyla yağlanmanın artışı ile ilişkili oluyor. Meme kanserinden korunmak için fiziksel aktivite düzeyini arttırarak vücuttaki yağ oranını azaltmalı ve doğru beslenmeyi alışkanlık haline getirmelisiniz. Dikkat etmeniz gereken bir başka önemli nokta da, meme kanserine karşı mücadelede ayrı bir önem taşıyan besinleri sofranızdan eksik etmemek.


1- Kükürtlü sebzeleri sofranızdan eksik etmeyin

Tüm sebzeler antioksidan içerikleri sayesinde kansere karşı koruyucu özelliğe sahipler. Özellikle de keskin kokusu ve tadı ile bilinen brokoli, karnabahar ve lahana gibi kükürtlü sebzeler anti-kanser özellikleriyle ön plana çıkıyor. Yapılan çalışmalar, bu sebzelerin içerdikleri glukozinolat adı verilen bileşik sayesinde, çeşitli organlarda kanseri durdurucu etkiye sahip olabileceğini göstermiş. Bu nedenle; özellikle mevsiminde bu sebzeleri sofranızdan eksik etmemeye özen gösterin.


2- Günde 1 tatlı kaçığı zerdeçal

Zerdeçal kendisine sarı-turuncu rengini veren kurkumin sayesinde eklem iltihaplanması ve kalp hastalıkları gibi birçok farklı hastalık türüne karşı kullanılabiliyor. Kanser hücrelerinin de büyümesini ve yayılmasını engellediği düşünülen zerdeçalı günde 1 tatlı kaşığı kadar kullanabilirsiniz. Zerdeçalı; salata, yoğurt ve çorbalara ekleyebilir ya da yemekleri pişerken az miktarda yağ ile çevirerek tüketebilirsiniz.


3- C vitamininden zengin beslenin

Antioksidan vitaminler grubundan olan C vitamininin yetersiz alınmasının kanser oluşumu ile ilgili olabileceği düşünülüyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Melike Şeyma Deniz her gün portakal ve greyfurt gibi turunçgiller, domates ile biber gibi sebzelerin herhangi birini beslenme listenize mutlaka eklemeniz gerektiğine dikkat çekiyor.


4- Balığı doğru tüketin

Genel sağlığımız üzerine birçok olumlu etkisi olduğunu bildiğimiz balık, meme kanserinden korunmada da olmazsa olmaz yiyeceklerden biri. Ancak, balıktan maksimum yarar sağlamak için bu formülü uygulamasınız: Haftada en az 2 kez balık tüketmeli, ızgara veya buğulama gibi doğru pişirme yöntemi uygulamalı, füme şeklinde olan işlenmiş balıkları tercih etmemelisiniz.


5- Zeytinyağı tüketin

Zeytinyağı içerdiği E vitamini sayesinde hem kanser oluşumunu engelliyor, hem de bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Yağ tercihinizi zeytinyağından yana kullanarak bu olumlu etkilerden faydalanabilirsiniz. Ancak, bir besin ne kadar sağlıklı olursa olsun porsiyon kontrolü yapmanın önemli olduğunu unutmayın ve zeytinyağı kullanım miktarlarınızı gözden geçirin.


6- Kurubaklagilleri unutmayın

Meme kanserinden korunmak için normal vücut ağırlığında olmak önemli. “Kuru baklagiller bu noktada bizlere yardımcı olan yiyeceklerin başında geliyor. “ diyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Melike Şeyma Deniz sözlerine şöyle devam ediyor: “Kuru fasulye, nohut, mercimek gibi baklagiller içerdikleri posa sayesinde kan şekerinin dengelenmesine yardım ediyor ve tokluk süresini uzatıyor. Aynı zamanda bitkisel protein kaynağı olan bu grubu haftada 2-3 kez ister sıcak bir sulu yemek olarak isterseniz salatalarınıza haşlanmış şekilde ilave ederek tüketmenizde fayda var.“

7- Sarımsağı çiğ yiyin

Bilimsel çalışmalar, sarımsağın kalp, damar hastalıklarından koruyucu, bağışıklığı güçlendirici, ve kanserden koruyucu olduğunu gösteriyor. Bu olumlu etkileri ''allisin'' adı verilen bir bileşen sayesinde oluyor. Allisinin etkinliği için sarımsağın ezilip, çiğ yenilmesi gerekiyor. Sarımsağı yemeklerle birlikte pişirmek yerine ezerek pişen yemeğe sonradan eklemeyi deneyebilirsiniz.



İyi beslenme meme kanseri riskini de azaltıyor

Sağlıklı ve iyi beslenme; hemen herkesin yaşam kalitesini yükselten bir unsur olarak ön plana çıkarken, kadınlarda en sık görülen meme kanseri görülme olasılığını da düşürüyor. Genetik faktörlerin de belirleyici olduğu meme kanserinde, özellikle kırk yaşından itibaren her yıl düzenli mamografi çekilmesi hastalığın önlenmesinde kritik önem taşıyor. Erken aşamada tespit edilen meme kanserinin tedavisi yüzde 95’e varan oranda başarı ile sonuçlanıyor.


Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Osman Anıl Savaş, özellikle yağ ve yüksek kaloriden uzak beslenme alışkanlığına sahip olanların meme kanseri tehlikesini büyük ölçüde uzak tuttuklarını belirterek, hastalıkla ilgili dikkat çeken bilgiler veriyor:

Kanser riskini artıran faktörler

Meme kanseri kadınlarda görülen kanserlerin yaklaşık yüzde 30'unu oluşturur. Kanser nedeniyle ölen kadınların yüzde 16'sında ölüm sebebi meme kanseridir. İlerleyen yaş ile meme kanseri görülme sıklığı da artar. Yani 75 yaşındaki kadınlarda meme kanseri görülme olasılığı, 25 yaşındaki kadınlardan yaklaşık 20-30 kat daha fazladır.


Genetik faktörler, meme kanseri gelişiminde önemli rol oynayabilir. Bazı genetik bozuklukların meme kanseri gelişimine zemin hazırladığı bilinir. Meme kanserinin gelişiminde rol oynadığı düşünülen diğer faktörler; radyasyon, hormonlar ve diyettir. Yağ ve kaloriden zengin beslenme, meme kanseri sıklığını artırır. Ayrıca doğum kontrol hapı kullanımı veya menopoz belirtilerinin önlenmesi için hormon kullanımı da meme kanseri riskini artıran diğer nedenlerdir.


Erken teşhiste tedavi şansı yüzde 95

Farklı tedavi alternatiflerinin olması sayesinde meme kanseri artık korkulacak bir kanser olmaktan çıktı. Meme kanseri erken evrede yakalanırsa, tümör bir santimin altındaysa ve koltuk altına atlamadıysa, hastanın yüzde 95 kurtulma şansı var demektir. Erken evreyi bir miktar geçmiş aşamadaki hastalarda bile kemoterapi, radyoterapi ve hormonoterapi ile yüzde 70 üzerinde şifaya kavuşmak mümkün. Ama şunu hiçbir zaman unutmamak gerekiyor; meme kanseriyle savaşta en büyük görev hala kadınların kendisindedir.


Meme kanseri risk faktörleri


  • Artan yaş (40 yaş üstü),
  • Ailede meme kanserinin görülmesi,
  • Daha önce meme kanserine yakalanılmış ve tedavi edilmiş olunması (tekrarlama riski yüzde 25),
  • Memenin iyi huylu hastalıkları,
  • Hiç doğum yapılmaması,
  • Kadının ilk doğumunu yaptığı yaş (İlk doğumunu 30 yaşından sonra yapan kadınlarda meme kanseri, gelişme riski, ilk doğumunu 18 yaşından önce yapanlara göre dört kat daha fazla),
  • Menopoz sonrası hormon tedavisi,
  • İlk adet görme yaşının erken olması veya menopoz yaşının geç olması,
  • Genlerde oluşan bozukluklar (mutasyonlar),
  • Şeker hastalığının varlığı veya alkol kullanılması...



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.