Eski alışkanlıkları ve kulaktan dolma bilgileri terk etme zamanı. 40 beden giymek bizi rahatsız etmezken, 38’e inmemizi dikta eden diyetlere de son! Aç kalmak ise tamamen gündem dışı... Yapılan son araştırmalar; alınan ve harcanan kalori oranıyla kilonun birbiriyle alakası olmadığını gösteriyor. Sadece karın bölgemize dikkat etmemiz gerekiyor çünkü metabolizma görevini iyi yapmadığında, gereksiz yağlar bu bölgede depolanıyor. Bu bilgilerden yola çıkarak, incelme yöntemlerinizi karın bölgesine odaklayın...

Kalori hesabına son

Kalori hesabının kilo kontrolü üzerinde pek de etkisi yok... Bunu ortaya atan Amerikalı Gary Taubes ise ezber bozuyor. İnce kalmanın anahtarı yüzyıllardır aynı; ‘Az ye, çok hareket et.’ Buna bir de; alınan kalori ile yakılan kalori arasındaki denge eklenebilir. Bu iki yerleşik düşünce dünya genelinde halen geçerliliğini koruyor. Hal böyle olunca kadınlar yıllar boyu daha az yiyip daha fazla egzersiz yapmaya çabalıyor ve genellikle de kalıcı sonuçlar elde edemiyorlar. İstisnalar dışında...

Peki, ya sözü edildiği gibi bu inanış yanlışsa? Ya kalori hesabının kilo kontrolü üzerinde sanıldığı gibi bir etkisi yoksa? Bu akışın tersini düşünen pekçok araştırmacı ve beslenme uzmanı artık daha kesin cümleler kuruyor. Why We Get Fat adlı kitabın yazarı Gary Taubes; “Fazla kilolarla mücadelede kalori hesabı başarı getirmiyor” diyor. Üstelik bu savı sağlam örneklerle doğruluyor da...


Çok yemek yemek her zaman kiloya dönüşmez

Taubes; “Obezite sorunu, genellikle Amerikalılarla ilişiklendirilir. Ancak bunu kötü beslenme ve az hareket etmek eğilimi ile direkt bağdaştıramayız. Çocuk yaşlarda yağlanma, 30’lu yılların New York’unda sıkça görülüyordu. Yani ilk fast food restoranının açılmasından, XXL mönülerin türemesinden ve yapay glükoz-früktozlu içeçeklerin tüketilmesinden epey zaman önce. Bu da tabaktaki yiyecek ve kalori miktarıyla alınan kilo arasındaki ilişkiyi yalanlıyor” diyor. Beslenme Uzmanı Florence Pujol’e göre yapılan araştırmalarda, sürekli kalori hesabı yapan kişiler gereksiz yere stres yüklendiğinden, beden dengelerinde bozulma ve yiyeceklerle karmaşık bir ilişki kurma hali yaşıyorlar. Bu da onlarda suni şişkinliklere yol açıyor.


Resveratrol, kilo karşıtı silah

Resveratrol; üzüm, dut gibi pek çok meyvede bulunan bir antioksidan ve yaşlanma karşıtı etkisiyle tanınıyor. Ancak Strasbourg’daki Hubert-Curien Enstitüsü ve Maastricht Üniversitesi’nde yapılan araştırmalara göre, bu madde aynı zamanda bazal metabolizmayı hızlandırdığı için, kilo alımını da engelliyor. İnsan bedeni aritmetikle yönetilmez


“Organizmamız müthiş karmaşık... Onu aritmetik hesaplarla değerlendirmek büyük haksızlık. Zaten sistem böyle işleseydi, her gün aldığımız fazla 20 kalori, bir yılın sonunda bize artı bir kilo olarak dönerdi ki 20 kalori dediğimiz de yaklaşık bir ısırık poğaçaya, üç patates cipsine ya da büyük bir yudum gazlı içeceğe eşdeğer” diyor Gary Taubes. Benzer düzen, kilo almaya çalışanlar için de geçerli. Sistemi sadece çok kalori alıp az hareket ederek işletmek çok da işlevsel sayılmıyor. “Kilo vermek için kalori hesabı yapmak zaten matematiksel olarak yanlış. Çünkü ihtiyacımız olan kaloriden azını aldığımızda, günlük hareket etme yetimiz azalıyor, vücut ısımız da eş zamanlı olarak düşüyor. Dolayısıyla basit bir toplama çıkarma hesabından değil bir tür işleyişten bahsediyoruz” diyor Florence Pujol.


Hangi yağlara öncelik vermeli?

Hiçbiri beden sağlığımız için diğerinden daha az önemli değil. Doymuş yağ oranı yüksek ürünleri (şarküteri) daha dikkatli tüketmekte tabii ki yarar var ama beslenme örgüsünden tamamen çıkarmak da hatalı” diyor Dr Didier Chos ve ekliyor; “Doymamış yağ asitleri ise kalp ve damar sağlığımız için son derece önemli. Salata ve yemekleri lezzetlendirmek için Omega 3 açısından zengin kolza ya da fındık yağı kullanmanızı önerebilirim. Omega 3 terede, balıkta ve bazı av hayvanlarının etinde de bulunur. Tereyağını da sofralarınızdan tamamen kaldırmamanızı öneririm” diye de ekliyor.


Kalsiyum zayıfl atır mı?

Kalsiyumun kilo kaybındaki rolü uzun yıllar tartışma konusu. Kanada’da yapılan araştırmalar, günde 1200 mg kalsiyum iştahı keserek ve bağırsaklardaki lipit emilimini artırarak kilo vermeye destek oluyor. İngiliz araştırmacılar ise bu desteğin sanılanın daha altında kaldığını iddia ediyor. Özetle bu alandaki çalışmalar halen devam ettiği için kesin sonuçlardan söz edilemiyor.


İncelmek üzerine sorulan doğru sorular

Kilo verme konusunda o kadar çok şey söylenip yalanlandı ki... Artık gerçekleri öğrenmemizin zamanı geldi...


İdeal kiloda kalmak neden önemli?

Doktorlar, fazla kilo kaybının uzun ve sağlıklı yaşam için altın kural olduğu konusunda hemfikir. Fazla kilo kanser, damar hastalıkları, romatizma gibi pek çok hastalığa da davetiye çıkarıyor. Üstelik insan ömrünü yüzde 15 oranında kısaltırken, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini yüzde 35 oranında artırıyor.


Ne zaman kilolu sayılırız?

Bu durum, sadece yaşa göre değişiklik gösteriyor. 60 yaşından önce, beden kitle indeksinin 25’in altında olması gerekiyor. Bu sayılar hem kadınlar hem de erkekler için geçerli. 60 yaşından sonra, beden kitle indeksinin 27’ye çıkması normal kabul ediliyor. Bir diğer ölçüt de bel çevresi. Kadınlarda 80 erkeklerde 94 cm üst sayılıyor. Kadınlarda 88 erkeklerde 102 bel çevresi, obezite tanısı için yeterli oluyor.


Kilo almak kader mi?

Kilo alımında genetik faktörler yadsınamaz. Bazal metabolizma ve harcanan kalori miktarı da kişiden kişiye farklılık gösteriyor. İki kişi aynı şeyleri aynı miktarda yiyip aynı biçimde spor yapsalar bile harcadıkları kalori miktarı birbirlerinden farklı olacaktır. Burada stres de önemli bir etken. Sosyo-ekonomik durum ve yaşam şartları da kilo alımında farklılık gösteriyor. Örneğin evinde yemek yapan kadın, dışarıda hazır yiyene göre daha avantajlı.


Kilo alımında yiyecek endüstrisinin ne kadar etkisi var?

Yiyeceklerin daha uzun süre taze kalmaları için kullanılan yağlar ve diğer malzemeler insan sağlığını tehdit edebiliyor. İçlerindeki yüksek doymuş yağ damarları tıkayabiliyor. Daha ucuz olduğu için kullanılan glikoz şurupları ensülin dengesini tehdit ediyor. Bu maddelerden günde 100 gram kadar tüketmek, sağlık için ciddi tehdit sayılıyor. Yoğun miktarda früktoz tüketmekse, yağ depolanmasına yol açabiliyor.


Bütün diyetleri unutmamız mı gerekiyor?

Elbette hayır ama çok sınırlayıcı diyetlere dikkat etmek gerek. Yaşam biçiminizi düzene sokan, yaşınıza ve vücudunuzun durumuna uygun uzun süreli beslenme sistemlerini uygulamak daha etkili. En büyük hata öğün atlamak ve aralarda atıştırmak ki bu ikisi genellikle kilo alımının baş kahramanları.


Psikolojinin etkisi nedir?

Uzmalar, kilo alıp vermede psikolojinin önemli bir rolü olduğu kabul ediyor. Araştırmalara göre, kilo sorunu olan insanların yaklaşık yarısı eş zamanlı olarak iç huzur ve denge sorunu da yaşıyor. Bu tür insanlara beslenme uzmanı, spor eğitmeni ve terapist eşliğinde üçlü bir tedavi öneriliyor. Genelikle üç dört seanslık terapi son derece faydalı ve yeterli oluyor. Terapi sırasında var olan sorun ortaya çıkarılıp çözümleniyor. Bahsi geçen sorun genellikle de işle, aileyle ya da eşlerle ilgili çıkıyor. Bir grup kadın da travmalarını gizlemek için kilo alıyor.


Haber: Didem Boy


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.