Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal, safra kesesi taşlarına yönelik hastaların merak ettiği konularda açıklamalar yaptı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.


Safra kesesinde genellikle bir şikayete yol açmadığı sürece tesadüfen saptanan safra taşları, kimi zaman da çok şiddetli ağrılarla gösteriyor kendisini. Üstelik bu ağrılar mide ağrısı ile karıştırıldığı için uzun süre safra kesesine yönelik bir araştırma yapılmadığı için tanısı gecikebiliyor Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal “Safra kesesi taşlarının en sık yol açtığı şikayet; yemek yedikten yaklaşık yarım saat- bir saat sonra ani ortaya çıkan, karnın sağ üst kısmında olan ve sağ omuza vuran şiddetli ağrıdır. Genellikle iki saatten kısa sürer ve aniden sona erer. Ağrı olduğu sürede bulantı ve kusma da görülebilir. Bu nedenle ağrının mideden kaynaklandığı düşünüldüğünden tanı gecikebilir” diyor. Safra kesesi taşına bağlı gelişen karın ağrısı genellikle çok şiddetli olmasına karşın, bazen tekrarlayan ve dayanılabilir ağrılar şeklinde olduğu için mide kaynaklı ağrı olduğu düşünülerek mide ilaçları kullanılıyor. Mide şikayetlerine yönelik verilen tedaviye rağmen ağrısı geçmeyen hastaların vakit kaybetmeden hekime başvurmalarının büyük önem taşıdığını söyleyen Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal böyle bir durumda akla safra kesesi taşı ihtimalinin mutlaka gelmesi gerektiğini vurguluyor. Safra kesesi ağzının ya da safra kanallarının taş ile tıkanması halinde ağrı daha da uzun sürüyor.


Safra kesesi taşlarının nedenleri nelerdir?


Kadınlarda safra kesesi taşı oluşum riski erkeklerin yaklaşık üç katına çıkarken, yaşla birlikte safra kesesinde taş oluşum riski her iki cinsiyette de artıyor. Hamilelik, aşırı kilo, çok hızlı kilo almak veya vermek, safra yapısındaki kolesterol miktarının artması ve uzun süre aç kalmak safra taşı oluşum riskini artırıyor. Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal; buna karşın düzenli egzersiz, fiziksel aktivitenin artırılması, ideal kiloya inmek ve sağlıklı ve düzenli beslenmekle safra kesesi taşlarının şikayet oluşturma riskinin azaldığını söylüyor. Safra kesesinde taşı olan hastaların yaklaşık yüzde 30’unda safra kesesindeki taşa ait şikayetler ortaya çıktığına, bu taşların genellikle bir şikayete neden olmadan uzun süre kalabildiklerine dikkat çeken Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal “Bu taşlar ile ilgili doğru bilgi sahibi olmak bazen hayat kurtarırken, bazen gereksiz yere yapılacak bir ameliyatın önüne geçilmesini sağlar” diyor.


Sarılık ve kanser riskini artırabiliyor

Safra kesesindeki büyük taşların kanser gelişim riskini artırdığı hala tartışmalı, ancak safra kesesi duvarında yoğun kireçlenmenin bu riski artırdığı kesin. Ayrıca safra taşları mikrobik olmayan/bulaşıcı olmayan sarılığa da neden olabilirken, safra taşlarının safra kanalının önünü tıkaması pankreas ödemlenmesine (pankreatit) yol açarak hayati risk oluşturabiliyor. Safra kanallarına düşen ve buna bağlı ağrı, sarılık, pankreatit gelişen hastalarda, safra yollarının temizlenmesi için ağızdan girilerek mutlaka endoskopik işlem olan ERCP yapılması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal “Bu işlemden sonra hastanın safra kesesi ameliyatı olması ve safra kesesinin bir bölümünün veya sadece taşların değil, safra kesesinin tamamının alınması gerekir. Çünkü taş ve buna bağlı şikayet oluşturmuş bir kesenin hasta olduğu düşünülür ve kaldığı sürece tekrar taş ve buna bağlı şikayetler oluşturma riski artar. Buna karşın safra kesesindeki taşa bağlı hiçbir şikayeti olmayıp örneğin check-up sırasında bu taşlar tesadüfen saptanan hastalarda ilk etapta ameliyat önerilmez, hastada taşa ait şikayet gelişip gelişmediği takip edilir. Safra kesesindeki taş küçük veya çamur halinde ise taş eritici tedaviler denenebilir. Ancak bu tedavilerin başarı oranları düşüktür. En az bir şikayeti olan hastalarda ise takiple yetinmek anlamlı olmaz ve mutlaka safra kesesi ameliyatı gerekir” diyor. Doç. Dr. Hakan Ümit Ünal, sürekli kıtalar arası uçan pilotlar, gemi kaptanları ve sık ve uzun süreli yolculuklar yapan kişilerin de şikayetleri olmasa bile safra kesesi ameliyatı olmalarının önerilebileceğini söylüyor.


Günümüzde safra kesesi ameliyatları, ‘kapalı ameliyat’ olarak isimlendirilen laparoskopik yöntemle yapılıyor. Bu ameliyattan sonra hastalar ertesi gün genellikle günlük hayatlarına dönebiliyor. Çok az bir hasta gurubunda safra kesesinin karaciğere yapışması nedeni ile ameliyat sırasında alınan karar ile açık ameliyat yapılabiliyor.



Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, safra kesesi taşının belirtilerini anlattı. Safra kesesi taşının tanı ve tedavi yolları ile ilgili merak edilenleri açıkladı.


Safra kesesi her ne kadar karaciğerin komşuluğunda, safranın depolandığı bir organ olsa da anatomik olarak karaciğerin bir parçası olarak tanımlanır. Gün içinde karaciğerde yapılan yaklaşık 700 ml safra, ortak karaciğer kanalına boşalır. Safranın içeriğinde karaciğerden süzülen atıklar ve sindirim için gerekli enzimler yer alır. Safranın bileşimi, kişinin beslenme şekline göre değişiklik gösterse de temel olarak aynı öğelerden oluşur. Safra kanalının onikiparmak bağırsağına bağlandığı uçta, etrafında büzme kası olan bir meme bulunur. Sindirim sisteminin istirahat ettiği zamanlarda yani açken büzme kası kapalı durur. Böylece karaciğerden gelen safra, doğrudan bağırsağa akmaz ve safra kesesinde depolanır. Özellikle yağlı bir yemek yenildiğinde bu meme açılır, safra kesesi büzülür ve içindeki safranın onikiparmak bağırsağına boşalması sağlanır. Böylece safra gıdalarla daha iyi karışır ve içeriğindeki sindirim enzimlerinden yararlanılır.


Safra kesesi taşı nasıl oluşur?


Safranın içinde askı halinde bulunan maddelerin oranlarında bir bozulma olduğunda çökme ortaya çıktığını belirten Doç. Dr. Tuğrul Tansuğ, en sık kolesterol çökmeleri görüldüğünü ancak nadiren kan yıkımının olduğu bazı kan hastalıklarında, bilirubin taşlarının da oluşabildiğini ifade ediyor. Kristaller halinde oluşan çökeltilerin zamanla birleşerek küçük parçacıklar haline gelince de 'safra çamuru' olarak tanımlanan birikim oluşturduğunu belirten Doç. Dr. Tansuğ bazen de 3-5 cm’ye kadar büyümüş taşlar görülebildiğini söylüyor. Çok küçük parçacıklar safra ile birlikte onikiparmak bağırsağına geçebilirken, safra kesesinde veya kanalda kalan ve giderek büyüyen taşların kanalı tıkayabildiği vurgulanıyor.


  • Safra kesesi iltihabı (kolesitit): Safra kesesi kanalından daha büyük olan bir taş kanalı tıkadığında, kesenin içindeki safra boşalamadığı için safra kesesi şişer ve enfeksiyon için uygun bir ortam oluşturur. Bu durum 'safra kesesi iltihabı' (akut kolesitit) olarak adlandırılır.

  • Tıkanma sarılığı: Kanal içindeki taşlar, onikiparmak bağırsağı ile bağlantı yerindeki memenin tıkanması sonucu kanalda tıkanmaya ve şişmeye neden olabilir. Bunun sonucunda safra kesesi şişer, karaciğer içindeki safra yollarında da basınç artar. Karaciğer kanı iyi süzemez ve kandaki bilirubin maddesi yükselerek, “tıkanma sarılığı” adı verilen hastalık ortaya çıkar.

  • Akut pankreatit: Ayrıca bu küçük taşlar pankreas kanalının tıkanmasına da yol açarak pankreasın iltihaplanıp, şişmesiyle seyreden “akut pankreatit”e neden olur.

Safra taşlarına 40 yaşından sonra daha sık rastlandığını belirtilirken, doğurganlığa ve östrojen hormonuna bağlı olarak, kadınlarda daha fazla görüldüğünü ifade ediliyor.


Safra kesesi taşı belirtileri nelerdir?


Safra kesesi taşında, karnın sağ üst tarafında, sırta ve omuza vuran bir ağrı olduğunu bu ağrının kalp krizi belirtileriyle karıştırılabildiği belirtilirken, bu ağrının özellikle ağır yağlı yemeklerin ardından çok daha şiddetli yaşandığını, çünkü yağlı yemeklerin sindirimi için safranın içindeki maddelere daha fazla gereksinim duyulduğunu belirtiyor. Bazen küçük taşların keseden düşerken “safra yolları koliği” ortaya çıktığını ve sancı yaptığını belirten Doç. Dr. Tansuğ, “hastada üşüme, titreme ve ateş varsa, bu durum safra kanallarında iltihap (kolanjit) olduğuna işaret eder, akut pankreatitte ise belirtiler daha şiddetli görülüyor” diyor.


Safra kesesi taşı tanı ve tedavi yöntemleri nelerdir?


Safra kesesi hastalıklarına tanı koymada, en sık ultrasonografiden yararlanıldığını, ultrasonografi incelemesi sırasında sabah açlığının gerektiğinin altı çiziliyor. Cerrahi tedavide safra kesesi taşlarının alınıp kesenin yerinde bırakılması gibi bir yöntem bulunmadığını, taşlarla birlikte organın tamamının alınması gerektiğini ifade edilirken, hiçbir belirti vermeyen, tesadüfen saptanan taşlarda ise izlem yolunun tercih edilebildiğini belirtiyor. Cerrahi yöntemler ise şöyle açıklanıyor: “Safra kesesinin alınması gereken durumlarda laparoskopik kolesistektomi uygulanıyor; safra kesesi karın duvarında yapılan 3 veya 4 küçük kesiden yapılan kapalı ameliyatla alınıyor. Laparoskopik kolesistektomi karına yalnızca göbek deliğinden girilerek tek kesiden de yapılabiliyor. Tek kesi sayesinde hastanın karın solunumu sırasında çok daha az ağrı oluyor, iyileşme hızlanıyor ve iz kalmıyor. Laparoskopik kolesistektomiden sonra hasta aynı gün ayağa kalkabiliyor ve bir gün sonra taburcu edilebiliyor.”



8 soruda safra kesesi taşları


Liv Hospital Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Kürşat Serin, 8 soruda safra kesesi taşlarını anlattı.


Safra kesi taşı neden oluşur?

Karaciğerin alt arka kısmına yerleşen küçük bir organ olan safra kesesinin ana görevi karaciğerde üretilip salgılanan safranın depolanması ve ihtiyaç anında on iki parmak bağırsağına boşaltılmasıdır. Özellikle yağlı yemeklerden sonra fazlaca ihtiyaç olan safrayı bağırsağa boşaltır. Safra kesesi içerisinde safra depolanırken bir taraftan da içerisinde ki suyun bir miktarı emilerek yoğun hale getirilir. Safra kesesi kasılmasının yetersiz olduğu, yoğun halde çökelek oluştuğu durumlarda safra çamuru ve taşları gelişir. Nerede ise her 5 kişiden 1’inde safra kesesinde taş veya çamur gelişimi saptanır. Aslında bunlardan 5 hastadan sadece 1’i safra kesesindeki taşlardan haberdardır veya bu taşlar ağrı, hazımsızlık, şişkinlik gibi şikayetlere sebep olur. Bu hastalardan da yıllar içerisinde aslında sadece 5’te 1’inde ağır iltihabi durum gelişir.


Safra kesesi taşları nelere yol açabilir?

Safra kesesinde taş bulunan hastaların pek çoğu bunu ya kontrollerde ya da başka sebepler ile yapılan tahlillerde tesadüfen öğrenir. Safra kesesindeki taşların en sık oluşturduğu sorun ağrı veya hazımsızlık, şişkinlik ve geğirti hissidir. Safra kesesinde taş bulunanlar için en sık rastlanan risk bu taşların sebep olabileceği bir iltihabi atak geçirmektir ki bazen acil ameliyat gerekecek kadar ciddi olabilir. Yine bu taşlardan birinin safra kesesi kanalını geçerek ana safra kanalında tıkanıklık yapması halinde sarılık gelişebilir ve tedavi daha kompleks hale gelir. Safra kanalına taşların düşmesi halinde öncelikle kanaldaki taşın tedavisine odaklanmak gerekir. Çünkü sarılık sebebi ile ağır karaciğer veya pankreas iltihabı geçirme riski oluşur. Endoskopik yöntem ile öncelikle kanaldaki taş çıkarılmalıdır.


Pankreas iltihabı ne kadar ciddidir?

Pankreatit yani pankreas iltihabının ülkemizde en sık sebebi safra kesesi taşlarıdır. Aslında safra kesesinde taş bulunanların sadece yüzde 1-3’ünde pankreatit gelişir. Ancak gelişmesi halinde ciddiye alınmalıdır, çünkü her 3 pankreatit hastasından 1’i bunu yoğun bakımda tedavisi gerekecek kadar çok ağır geçirebilir ve hastayı hayati tehlikeye sokabilir.


Safra kesesi ameliyatları nasıl yapılır?

Güncel teknolojik ve tıbbi gelişmeler ile safra kesesi ameliyatları daha konforlu ve kısa sürede yapılabilmektedir. Laparoskopik veya robotik dediğimiz yöntemler ile çok küçük kesiklerden kapalı yöntem ile yapılan safra kesesi ameliyatları sadece 45 dakika sürer. Ameliyatın başarı oranı ise tecrübeli kişilerce yapıldığında yüzde 99’dan yüksektir.


Safra kesesi alınanlarda ne gibi problemler ortaya çıkar?

Safra kesesi ameliyatları hasta bir organın tam fonksiyon göstermemesi sebebi ile ortaya çıkardığı sorunları gidermek için yapılır. Yani safra kesesinin alınması sorun çıkarmaz tam aksine hasta organın orada bulunması sorundur. Hayati bir organ olmayan safra kesesinin alınması insan hayatında herhangi bir değişikliğe sebep olmaz.


Safra kesesi alınanlar için özel bir diyet gerekir mi?

Safra kesesi hasta olduğu için çoğunlukla yağlı yiyeceklerin ve yumurtanın yasaklandığı hastalar ameliyat sonrası hasta olan safra keselerinden kurtuldukları için nekahat dönemini atlattıklarında kısıtlama olmaksızın dilediklerini yiyebilir. Burada belirleyici olan safra kesesinin yokluğundan çok hastanın beslenme ve bağırsak alışkanlıkları olacaktır. Herkeste olduğu gibi sevmediği veya yediğinde rahatsızlık verdiğini bildiği yiyeceklerden uzak durması gerekir. Öyle ki rahatsızlık hissetmedikleri sürece yumurta dahi yenebilir.


Safra kesesi taşları kansere sebep olur mu?

Safra kesesi taşlarının kansere sebep olduğunu ispat edecek bilimsel veriler bulunmuyor. Ancak tekrarlayan iltihabi ataklar sebebi ile hücrelerin yapıları bozuluyor ve bu durum kansere sebep olabiliyor. Safra kesesi taşları sebebi ile geçirilen tekrarlayan iltihabi ataklar da kolaylaştırıcı zemin oynayabilir. Ayrıca safra kesesi kanseri sebebi ile ameliyat edilen pek çok hastanın safra kesesinde büyük taşların görülmesi de bu kuşkuyu artıran önemli noktalardan.


Safra kesesi kanserleri neden olur?

Bilinen en agresif ve tedavisi zor, kanser türlerinden biri olan safra kanserleri için en iyi bilinen risk faktörü safra kesesi polipleridir. Safra kesesi içerisinde gelişmiş kabarıklıklar-et benleri olarak tarif edebileceğimiz polipler- tıpkı sindirim sistemimizin başka yerinde gelişen polipler gibi kanser öncüsü olabilir.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.