Behçet hastalığı, ağızda ve cinsel bölgede yaralar, deri, göz, eklem, damar ve sinir tutulumuyla seyreden iltihabi bir hastalık. Her yaşta ortaya çıksa da 20-30’lu yaşlarda daha sık görülüyor ve erkeklerde daha şiddetli seyrediyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Romatoloji Uzmanı Prof. Dr. Nuran Türkçapar, hastalığın şiddetinin kişiden kişiye değiştiğine dikkat çekerek şu uyarıda bulunuyor: “Behçet hastalığı bazı hastalarda basit cilt sorunları ve daha hafif göz tutulumuyla seyrederken, bazılarında ise ağır göz, kalp ve damar veya beyin tutulumu gibi daha ciddi tutulumlarla da gelişebiliyor. Bu nedenle hastalığın erken dönemde tanınması çok önemli. Düzenli ilaç kullanımı ve yine düzenli kontroller ile hastalığa bağlı hasarlar önlenebiliyor. Ancak hastaların aynı zamanda Behçet hastalığının hedef aldığı 9 bölgeye ait belirtilere de dikkat etmeleri son derece önem taşıyor.” diyor.


Ağız ülserleri en tipik belirtisi

Hastalığın tanısı tamamen klinik bulgularla konuyor. Yılda 3 ve daha fazla tekrarlayan ağızda yaraları olan kişilerde; tekrarlayan genital ülser veya buna ait izlerin bulunması, göz tutulumunun olması, sıklıkla bacak ön yüzünde gelişen ağrılı-kızarık fındık veya ceviz büyüklüğünde şişlikler, sivilce benzeri döküntüler ve paterji testinin pozitif çıkması gibi kriterlerden üçünün bulunması, kuvvetle Behçet hastalığı tanısı koyduruyor.


Ağrılar yemek yedirmiyor, konuşmayı bile önleyebiliyor

Ağız içindeki yaralar oldukça ağrılı oluyor. Yemek yedirmiyor, hatta dildeki yaralar konuşmayı bile engelleyebiliyor. Gözde ağrı, kızarıklık ve ışığa hassasiyet oluyor. Yaralar yalnızca ağız içi ve genital bölgede çıkmıyor. Yemek borusu, mide, ince ve kalın bağırsaklarda da oluşabiliyor. Bunlar yutma güçlüğü ve karın ağrısına neden oluyor. Bazen bu yaralar bağırsakta kanama veya delinmeye kadar gidebiliyor.


Behçet hastalığının en sık hasar oluşturduğu bölgeler:

Ağız bölgesinde: Ağız içinde ağrılı, içi küçük oyuk veya aftöz ülserler (yaralar), hastaların hemen hepsinde bulunuyor. Genellikle dudak iç kısmında, yanak içinde ve dil üzerinde bir veya birden fazla ülserler çıkabiliyor.


Gözlerde: Gözlerin ön veya arka bölümünde uveit, bir başka deyişle gözün bir tabakasında iltihap ve göz bebeğinde iltihabi hücre birikimine neden oluyor. Bunun sonucunda gözde ağrı, kızarıklık ve ışığa hassasiyet oluşuyor. Her geçirilen atakla birlikte gözde hasara yol açarak körlüğe kadar gidebiliyor.


Ciltte: Sivilce benzeri cilt döküntüsü vücudun her yerinde çıkabiliyor. Deriden kabarık, kızarık, ağrılı, fındık veya ceviz büyüklüğünde şişlikler oluşabiliyor. Bunlar özellikle bacak ön yüzünde ortaya çıkıyor.


Genital bölgede: Erkeklerde genellikle skrotumda (torbalar üzerinde) bazen de peniste ağrılı ve ağız bölgesine benzer ağrılı ülserler oluşuyor. Kadınlarda da vulvada yine ağrılı ülserler ortaya çıkıyor. Bu ülserler iyileşirken beyaz iz bırakıyor.


Akciğerde: Akciğer damarlarında anevrizma (balon gibi genişleme) gelişmesi ve yırtılması sonucu akciğer içine yoğun kanama oluşabiliyor.


Beyinde: Santral sinir sistemi, beyin dokusu veya beynin toplar damarları olmak üzere iki tipte tutulabiliyor. Baş ağrısı, ense sertliği, bilinç bulanıklığı, inme, kişilik değişikliği gibi belitiler gelişebiliyor. Bu yakınmalar Behçet hastalığının tehlikeli tutulum şeklini oluşturuyor.


Sindirim sisteminde: Ağızdan anüse kadar tüm sindirim sisteminde ülserler oluşabiliyor. Bazen iltihabi bağırsak hastalığının bir formu olan Crohn hastalığıyla karışabiliyor.


Damarlarda: Her çaptaki damarları tutabiliyor. Büyük damarlarda anevrizmaya (baloncuğa) yol açıyor. Toplardamarlarda ise, damar boyunca iltihaba bağlı yapışık pıhtı oluşturabiliyor.


Eklemlerde: Eklemlerde şişlik veya ağrılara neden oluyor.


Hastalık kontrol altına alınabiliyor!

Tedaviyle hastalığı kontrol altında tutmak ve daha sağlıklı bir hayat sürmek mümkün olabiliyor.


Türkçapar, Behçet hastalığının kronik bir hastalık olduğu için tümüyle ortadan kaldırılamadığına, ancak ilaç tedavileri sayesinde atakların kontrol altında tutulabildiğine dikkat çekerek şunları söylüyor: “Behçet hastalığının tedavisi hastalığın şiddeti ve organ tutulumlarına göre belirleniyor. Örneğin ağız ve genital ülserler, cilt ile eklem bulgularına basit ilaç tedavisi uygulanması yeterli geliyor. Ancak damar, beyin ve göz gibi organlarda oluşan yakınmalarda çok daha karmaşık ve ağır ilaçların kullanılması gerekiyor. Hastalığın tedavisinde başarı sağlayabilmek için ilaçların kullanım sürelerinin ve dozunun mutlaka doktor tarafından belirlenmesi ve düzenli takip edilmesi gerekiyor.”

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.