Giderek artan fast food yeme alışkanlıkları, çok miktarda şeker ve tuz tüketimi, kanserojen tekstil boyaları ve kumaşlar, katkı maddesi içeren kozmetikler, alkol ve sigara kullanımı, aşırı stres, radyasyon, ultraviyole ışınları gibi pek çok etken sebebiyle etrafımız kanserojen madde ve ürünlerle kuşatılmış durumda…

Peki kendimizi kanserden nasıl koruyabiliriz? Emsey Hospital’dan Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Erkan Topuz anlatıyor.


Kanser; lifli ve sağlıklı yiyeceklerden uzak, tuzlu ve bol şekerli gıdalara ise fazlasıyla yakın bir hastalık olarak, uzun yıllardır sağlık gündemindeki yerini koruyor. Ülkemizde de giderek yaygınlaşan bu hastalık, hızla çoğalan hücreleri sayesinde sinsice ilerliyor. Yeterli uyku, sağlıklı beslenme ve pozitif düşünceyle kanserden uzak durulabileceğini belirtiliyor.



Lifli besinler vücudu toksinden arındırır

Kanserden uzak, sağlıklı bir yaşam için vücuttaki toksit maddelerin atılması önem taşıyor. Bu nedenle de bedeni detoksifiye edecek besinlerin daha çok tüketilmesi gerekiyor. Böylece vücut dört yolla toksinlerden kurtuluyor. Dışkı, idrar, deri ve solunum... Vücudun toksinleri atmasına yardımcı olmak için, yüksek lif içerikli bir beslenme şekli ve bol miktarda şişelenmiş, filtre edilmiş veya saflaştırılmış su içilmesi gerekiyor.


Lif kaynağı olarak sebze, meyve ve baklagillere ağırlık verilmesi gerektiğini belirtiyor. Bu besinlerde lifler, kolestrol düzeyinin düşürülmesinde de etkili oluyor. Günde 20 gram veya daha fazla lif, total kolestrol seviyesini yüzde 10-20 oranında azaltıyor. Özelikle sebzelerden günde en az 35 gram lif alınmasını öneriliyor.


Kanser tedavisinde ruhsal ihtiyaçlar da önem taşıyor

Kanser üzerine geliştirilen tedavi stratejileri; sadece ölümü engellemek veya geciktirmek üzerine kurulmuyor. Hastalık sürecinde, hastanın konforunu bozan tüm sorunların giderilmesinin de tedavinin hedefleri arasında yer aldığını belirtiliyor.


Hastaların ve ailelerin psikososyal ve ruhsal ihtiyaçlarına cevap verebilmek için Onkoloji birimlerinin hastalığın her devresi için ayrı bir plan ve gözlem yapması gerekir. Kanser tedavisinde, hastanın yaşam konforunu bozan sorunların giderilmesi de tedavinin hedefleri arasındadır. Bunun için hastanın ruhsal ihtiyaçları ön planda tutulur.


Her evrede önemli

Tedavide birinci amaç; hastada iyileşme sağlamak, iyileşme sağlanamayan hastalarda ise yaşam süresini uzatmak ve kaliteli bir hayat sağlamaktır. Özellikle meme, prostat, lenfoma ve kolon kanserlerinde hastaların yaşam sürelerinin uzatılabilmesi açısından her girişimin önem taşıdığını önemle vurguluyor. Bu hastalarda zaman zaman fiziksel ve psikolojik ağrı problemlerinin de ortaya çıktığını belirtiyor.



Pozitif düşünün

Bir beklenti içinde olduğunuzda, o hayal ettiğiniz için değil, olmasını beklediğiniz için gerçekleşir. Güçlü beklentilerin sonucunda beden, beklentiyi gerçeğe dönüştürecek enzimler ve kan kimyasalları üretir. Kanser tedavisinin sonucunun pozitif olmasını beklerseniz, bunun böyle olma ihtimali daha yüksektir. Aynı şekilde, en kötüyü beklerseniz, başınıza gelecek şeyin kötü olması da kaçınılmazdır.


Kanser riskini azaltmak için anti- kanser kişiliğinin geliştirmesi gerektiğini söylüyor. Bunun için de iyimser olmalı, kendi kendinizle konuşmalı ve kendinize doğru sorular sormayı öğrenmelisiniz. Sürekli olumsuz düşünmek yerine sizi en mutlu eden şeyi düşünmelisiniz. En heyecan duyduğunuz, en minnettar olduğunuz ve hayatınızda şu anda en keyif aldığınız şey, üstlendiğiniz en iyi şey, kimi sevdiğiniz ve kimlerin sizi sevdiğini düşünmek, uzun dönemdeki hedeflerinize ulaşmak için neler yapmanız gerektiği belirlemek sizi pozitif düşünmeye başlamanızı sağlayacak konuların başında geliyor.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.