Antibiyotikler genel anlamda ateşli, bulaşıcı ve mikroplarla oluşan hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçlardır. Bazen hayat kurtarıcı olurlar ama bazen de çeşitli yan etkileri nedeniyle hastaya zarar verirler. Medicana Beylikdüzü Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Bölümü'nden Uzm. Dr. Jale Aytaç Sarıdoğan, “Her ateşte ve ishalde kesinlikle antibiyotik verilmemeli” diyor.


Burada asıl üzerinde durulması gereken nokta antibiyotiklerin yanlış kullanımı.


Antibiyotikler son derece sık ve gereksiz kullanılıyor. Örneğin bir çocuğun ateşi çıkıyor, ateş çıkar çıkmaz -aslında maalesef doktorlarımızın da hataları var- hemen antibiyotik veriliyor. Ya da hasta kendisi gidip eczaneden antibiyotik alıyor. En büyük hata burada. Oysa ateş sadece enfeksiyonlarda yükselmez, ateşin başka birçok nedeni vardır. Ateş aslında vücudun savunma mekanizmasıdır, bir mikrop vücuda girdiğinde vücut mikrobu yok edebilmek için ateşi yükseltir. O kadar ateşe mikrop dayanamaz ve ölür. Ama biz ne yapıyoruz, ateş çıkar çıkmaz antibiyotik vererek vücudun kendisini savunmasını engelliyoruz. Özellikle annelerin bunu bilmesi çok önemlidir.


Ateş kimseyi öldürmez

Hastalarda ateş çıktıktan sonra 3–5 gün antibiyotik verilmeden beklenmesinin(doktorlar aksini söylemediği zaman)bir zararı yoktur. Daha çok çocuklarda görülen, bademciklerin iltihabı sonucu oluşan boğaz enfeksiyonunu örnek verelim. Bademciklerdeki enfeksiyonların yüzde 75-80'i viral enfeksiyonlar. Bunlara zaten antibiyotikler etki etmez. Onun için ateşin kendiliğinden düşmesi beklenir.. Virüsü vücudun kendi savunma mekanizmaları yok eder.


Batı’da genellikle beşinci günden sonra antibiyotiğe başlanır. Bizde hemen başlanıyor. Bir korku var ve bu korkuyu yok etmek lazım.


Annelere söylenecek en önemli şey ateşten korkmayın, ateş insanı öldürmez sadece dikkatli gözleyin, çocuğun genel durumu iyiyse, neşesi yerindeyse, ateşten korkmaya gerek yok. İshallerde hemen antibiyotik vermeyin; virütiktir, bekleyin, suyunu bol verin, diyetini yapın ishal kesilir. Ama antibiyotiğin yol açtığı ishal, daha kötü sonuçlara yol açabilir.


Korkuyu yok etmek lazım

Ateşin direkt havale etkisi olmadığını ortaya koyan bilimsel akademik yayınlar var. Ateşi ılık su uygulaması ile düşürürüz, örneğin musluk suyuyla. Buzlu su ile ateş birden düşer, bu nedenle buz uygulamamak lazım. Eğer ılık su uygulaması ile düşmezse ve enfeksiyon bulguları varsa ondan sonra tabii ki antibiyotiğe başlıyoruz. Burada önemli olan her ateşte, her ishalde antibiyotiğin verilmemesi gerektiğidir. Önce bu korkuyu yok etmek lazım.

Yan etkileri çok fazla

Antibiyotikleri doğru kullanmak lazım. Bu neden önemli? Öncelikle antibiyotiklerin yan etkileri var. İlacın etkisi varsa yan etkisi de olur. Örneğin bazı antibiyotikler çok ciddi böbrek bozukluklarına neden olur, hastayı böbrek yetmezliğine sokarlar. Vücudun bağışıklık sistemini baskılayabilirler. Bazen tek bir antibiyotik bile kemik iliğinde ciddi tahribat yapabilir. Kadınlarda vaginal akıntı ve kaşıntıya sebep olabilirler, yani antibiyotikler masum ilaçlar değildir, gerekli olduğu zaman kullanılmalıdır.


Batı’da özellikle Hollanda’da antibiyotikleri tabiri caizse koklayarak verirler. Yani çok sınırlı kullanırlar. İngiltere’de hastanın eline bir külah içinde sadece kullanması gerektiği miktarda, tane ile sayarak verirler. Ülkemizde ise verilen antibiyotiklerin önemli bir kısmını hasta kendini iyi hissedince kullanmaz ve bırakır. Böylece evlerde bol miktarda miyadı geçmiş ilaç bulmak mümkündür.


Direnç gelişiyor

Yan etkilerinin dışında ikinci önemli sorun antibiyotiğe karşı direnç gelişmesi. Bakterilerin hemen hemen hepsi genetik değişikliğe uğrayıp antibiyotiklere karşı silah geliştirdiler. Örneğin hastaya en masum ve etkili penisilin grubundan bir antibiyotik verdiğinizde çoğu hastalıkta etki etmiyor. Bu defa daha etkili yeni antibiyotikler ortaya çıkıyor, onları kullanıyorsunuz ama bir süre sonra onlar da etki etmemeye başlıyor, yine direnç gelişiyor.


Bir de antibiyotik kullanımı gereken durumlarda örneğin çok basit bir antibiyotik verebilecekken tutup en geniş etkilisini vererek zararsız bir bakteriyi zararlı hale getiriyoruz, ilaca karşı silah geliştirmesini sağlıyoruz.


İshale ve mantara yol açıyor

Antibiyotikleri dar ve geniş spektrumlu olarak ikiye ayırıyoruz. Geniş spektrumluların kullanım alanları belli ama biz ne yazık ki öyle kullanmıyoruz. Vücudumuzda bizi koruyan milyarlarca bakteri var, geniş spektrumlu bir antibiyotiği verince hiç gerek yokken bizim normal floramızı yok ediyor. Bir bakıyorsunuz antibiyotik kullanırken üçüncü günde ishal oluyor hasta. Çünkü barsaklarımızda ki normal, yararlı bakteri yok oluyor, zararlısı kalıyor ve ishale yol açıyor. Buna örnek olarak kadınlarda vajinal mantarı da verebiliriz. Antibiyotik kullanımından sonra kaşıntı başlar çünkü bizi koruyan bakterileri yok ederiz.


Yani gereksiz antibiyotik kullanmamamız için iki önemli neden var; birincisi yan etkileri, ikincisi de direnç geliştirmesi.


Avrupa daha dikkatli

Üçüncü dünya ülkelerinde antibiyotiklerin akılcı kullanımı, Amerika ve Avrupa’ya göre daha düşük, bu nedenle örneğin Türkiye’de bazı antibiyotiklere direnç oranları, bu ülkelerle kıyaslandığında oldukça yüksek bulunuyor. Çünkü çoğu ülkede antibiyotik kullanımına hemen izin verilmez, hastanın ateşinin düşmesi beklenir, düşmezse o zaman verilir.


Bazen tek bir antibiyotik bile kemik iliğinde ciddi tahribat yapabilir. Antibiyotikler masum ilaçlar değil. Yan etkileri oldukça fazla, dikkatli kullanmak lazım.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.