Son günlerde herkes, bir güneşli bir yağmurlu seyreden sonbahar havalarına alışma gayreti içinde. Vücutlar ise ılık, iç ısıtan havaların geride kaldığını kabullenmek için çabalıyor. Tabii kişiler, hava değişikliklerinin yanı sıra bir de sonbaharın gerektirdiği beslenme düzenine geçiş yapmak durumunda. Fakat yeni mevsim düzenine alışamayan vücutlar, gribal hastalıklar başta olmak üzere çeşitli sağlık problemleriyle karşılaşabiliyor. Bu hastalıkların önüne geçebilmek de güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmaktan geçiyor. Sağlam vücut direnci ise mevsimine uygun ve sağlıklı beslenmeyi gerektiriyor. Central Hospital’dan Beslenme ve Diyet Uzmanı Dyt. Buket Yavuz Koçoğlu, sonbaharda uygun beslenme ile hastalıklardan korunmanın yollarını anlatıyor.


Bir gün güneşin açtığı, ertesi gün ise yağmurun yağdığı sonbahar mevsimi, artık iyice hakimiyetini ilan etti. Üstelik sonbahar, bundan sonra da uzunca bir süre güneşli havalara hasret kalacağımızın sinyalini verdi. Bir de mevsim geçişleriyle birlikte gelen sağlık sorunları var tabii. Cıvıl cıvıl havalarla dahi vedalaşmak yeterince zorken bir de üzerine grip, soğuk algınlığı ve bronşit gibi hastalıklar eklendiğinde mevsim geçişleri daha da zor hale geliyor. Fakat özenli ve sonbahara uygun beslenerek mevsim geçişlerini daha az hastalanarak ve daha sağlıklı şekilde atlatabilirsiniz. Çünkü doğru beslenme, bağışıklık sistemini desteklerken, mevcut hastalıkların da iyileşme hızını arttırıyor.


Mutsuzluktan kurtulmak için şekerli gıdalara yönelmeyin


Sonbahar aylarının beraberinde getirdiği kasvetli ve yağmurlu havalar bazı kişiler için tam anlamıyla mutsuzluk demektir. Bu kişiler, çoğu zaman içinde bulundukları bu mutsuzluk nedeniyle şeker oranı yüksek gıdaların tüketimine ağırlık verir. Fakat bilinmelidir ki böyle gıdaların tüketimiyle doğru beslenmeden uzaklaşmak, vücut direncinin düşmesine neden olabiliyor. Sonbahar mutsuzluğunu önleyebilmek için şekerli gıdalar yerine, başta B vitamini bakımından zengin tam tahıllar, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler ve et ve süt ürünleri tercih edilmelidir.



İçecek alternatifleri su ihtiyacını unutturmasın


Sonbaharda beslenmeyle ilgili en sık yapılan hataların başında yetersiz su tüketimi gelir. Çünkü soğuyan havalar ve etkisini gösteren yağışlar kişilerin sıcak içecekler tercih etmesine neden olur. Sıcak içecek alternatifleri de su tüketiminin geri plana atılmasına yol açar. Serin havalarda fark edilemeyen susuzluk hissi de kişilere su ihtiyacını unutturabiliyor. Fakat bilinmesi gerekir ki kahve ve çay gibi sıcak içecekler, kesinlikle suyun yerini tutmaz, aksine vücudun daha fazla su kaybetmesine neden olur. Böylece vücutta daha çok su ihtiyacı oluşur. Güç içerisinde en az 1,5 litre su içilmelidir. Fakat çay, kahve gibi içeceklerden vazgeçilemiyorsa daha fazla su tüketmeye özen gösterilmelidir.


Her sabah bir bardak taze sıkılmış meyve suyu şart


Yaz mevsiminden sonbahara geçişte kişilerin vücudunda ciddi bir direnç kaybı yaşanır. Vücutta halsizlik ve yorgunluk hali baş gösterir. İlerleyen süreçte ise soğuk algınlığı, nezle, grip ve bronşit gibi gribal hastalıklara karşı yatkınlık artar. Tüm bu sağlık problemlerinin önüne geçebilmek için bağışıklık sisteminin yaşanabilecek gribal hastalıklara karşı kuvvetlendirilmesi gerekir. Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi de vitamin ve mineral bakımından zengin et, süt, sebze, meyve ve tahıllardan oluşan besin grupları ile beslenilmelidir. Ayrıca vücuttaki zararlı maddelerin atılmasına yardımcı olduğu için bolca C vitamini taşıyan meyve ve sebzeler yenmelidir. C vitamini kaybını önlemek için de her sabah bir bardak taze sıkılmış meyve suyu içilmelidir.


Antioksidan kaynağı besinler sofradan eksik edilmemeli


Vücut sağlığı için vitamin ve mineraller kadar antioksidan özellik taşıyan yiyecekler de büyük önem taşır. Çünkü antioksidan yiyecekler, birtakım ciddi rahatsızlıkları önlerken, vücuda girmeye çalışan serbest radikalleri de engeller. Bu yiyecekler, vücutta zaten var olan radikallerin vereceği zararların da önüne geçerek onların vücuttan atılmasını sağlar. Sonbahar ayında tüketilebilecek önemli antioksidan kaynakları ise şu şekildedir.


A vitamini: yeşil yapraklı sebzeler, havuç, bal kabağı, yumurta ve balık,


C vitamini: kuşburnu, maydanoz, yeşilbiber, karalahana, karnabahar, limon, mandalina ve greyfurt,


E vitamini: badem, ceviz, fındık gibi yağlı tohumlar ve bitkisel yağlar,


Magnezyum: badem, ceviz, fındık, fıstık, muz, kuru baklagiller, tahıllar, yeşil yapraklı sebzeler,


Selenyum: deniz ürünleri, et ürünleri ve sarımsak,


Çinko: badem, ceviz, kuru baklagiller, bulgur, süt, yumurta, balık ve et.


Bu antioksidan kaynağı gıdalar sonbahar aylarında mutlaka beslenme alışkanlıkları arasına eklenmelidir. Örnek olarak; kahvaltılarda masaya yumurta ile birlikte tam tahıllı ekmek, maydanoz ve yeşilbiber konulmalıdır. Gün içerisinde ara öğünlerde bir çeşit meyvenin yanında küçük bir avuç kadar da ceviz ya da badem yenmelidir. Fakat tercih edilen meyvenin muhakkak mevsimine ait olmasına dikkat edilmelidir. Çünkü tüm meyve ve sebzeler, insanları içinde bulundukları mevsimin hastalıklarına karşı koruyucu özellik taşır.



Üşümemek için baharat tüketilmeli


Yazın sıcaklıklarından sonbaharın sert havalarına geçişte aşırı üşüme sorunu ortaya çıkar. Bu problemi önleyebilmek için karabiber, kekik, zencefil ve zerdeçal gibi baharatlar tüketilmelidir. Bu baharatlar, yemek sırasında kullanılamıyorsa çaylara katılabilir. Sonbaharda ayrıca ara öğünlerde küçük bir avuç badem, fındık, mandalina gibi meyveler de tercih edilmelidir. Haftada 2 kere balık, 1 kere de kuru baklagil tüketerek vücut performansı arttırılabilir.


Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek için probiyotik şart


Bağışıklık sisteminin kuvvetlendirilmesinde önemli rol sahibi olan gıdalardan biri de probiyotiklerdir. Probiyotikler, mevsim geçişinin ve beslenmenin sebep olabildiği bağırsak problemlerini azaltmaya katkı sağlar. Bu nedenle probiyotik gıdaların özellikle sonbahar aylarında beslenme alışkanlığına eklenmesi gerekir. Yoğurt, kefir ve turşu ise önemli probiyotik kaynakları arasında yer alır. Kefir, sindirim sisteminde bulunan bakteri ve mikropların temizlenmesine yardımcı olur. Kefir ayrıca, antibiyotik özelliği taşırken, yüksek kalsiyum ve magnezyum içeriği ile kemik sağlığının korunmasına da destek olur.


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.