Konuşma için işitmenin önemi nedir?


İşitme ve buna bağlı olarak konuşma, kişinin çevresi ile ilişkisini düzenleyerek zeka, ruhsal, sosyal ve kültürel gelişimini çok yakından etkileyen önemli fonksiyonlardır. Oluşum ve gelişim bakımından birbiriyle iç içe geçmiş görünen bu işlevlerden birisinin bozukluğu veya yokluğunda diğeri de bundan etkilenmektedir. İşitmesiz konuşma olmayacağı gibi, konuşma olmaksızın işitmenin gelişmesi mümkün değildir. Bu nedenle konuşmanın gelişme döneminde olan çocuklarda işitme fonksiyonu çok önemlidir. Bu dönemde işitme kayıpları sessiz ve gizli bir engeldir. Çünkü çocuklar, özellikle bebekler iyi duyamadıklarını söyleyemezler. Fark edilmez ve düzeltilmezse konuşma ve dil gecikmesine, sosyal ve duygusal sorunlara ve okul başarısızlığına yol açar. Tanı geciktikçe olumsuz etkiler de fazlalaşır.





Çocukta konuşma ve lisan gelişimi nasıldır?


Çocukta konuşma ve lisan gelişimi doğumdan hemen sonra başlayarak erişkin yaşlara kadar devam eden bir süreçtir. Hayatın ilk dönemlerinde (3–6 ay arası) içgüdüsel olarak ortaya çıkan sesler lisanın ilk basit ifadelerini oluşturur.





O halde bebeklerde işitmenin gelişimi refleks ve şuurlu işitme dönemleri olarak başlıca 2 devrede tamamlanır:


1. Refleks işitme dönemi: Doğumu takiben ilk altı ayı kapsayan süredir.



2. Bilinçli İşitme dönemi: Bu dönem bebeklerde 7. aydan itibaren başlar.




Çocuklarda konuşma 2–3 yaşlarda başlar. Bu dönemin öncesi prelingustik dönem yani dil gelişimi öncesi evredir ve bu evrede çocuklar dil gelişimi için mutlaka normal işitme düzeyinde olmalıdırlar. Dil gelişimi 6 yaşa kadar devam eder. Bu dönemde de işitme fonksiyonunun devam etmesi gereklidir. 6. yaştan sonraki dönem postlingual yani lisan gelişimi sonrası dönemdir. Bu dönemde de çocuğun alacağı temel eğitimlerin yanında konuşma gelişimi için işitme önemini sürdürecektir.





Çocuklarda işitme kaybı nasıl anlaşılır?


Yenidoğan, bebek veya çocukta işitme kaybının varlığı öncelikle annenin dikkatini çekecektir. Eğer annenin ilk çocuğu normal gelişim göstermişse, yeni çocuğundaki kaybı çok erkenden fark edebilir.




İşitme kaybı olan bebekte dikkati çeken bulgu ve unsurlar şöyledir:


A. Bebek normal görünümde olmasına rağmen gürültüye uyanmaz, ancak yanına yaklaşınca irkilir.




B. Radyo, TV ve müzik seti gibi güncel seslere karşı ilgisizdir. Kamyon, uçak sesi gibi kaba gürültülerden korkar.



C. Altı aylık olmasına rağmen, harf hece söylemez, manasız mırıldanır, Annenin çağrısına cevap vermez, uzanmaz.


D. Annenin el çırpmasına, fincanları birbirine vurup ses çıkarmasına ilgi göstermez.


E. Bir yaşında manasız sesleri bırakır, hiç ses çıkarmaz, bazen mimikler ve yavaş hareketler yapar.


F. Çocuk l,5 yaşa kadar çevresindekileri izler, süzer, yüzlerine bakar, sonra ondan da vazgeçer.


G. Çocuğun çıkardığı ses bazen bir kelimeye (ae, ae, baba) benzeyebilirse de bu tamamen tesadüfîdir ve sonra kaybolur. Aile başta çocuğun önce konuşup, sonra konuşmadığı şeklinde yorumlar.





Çocuklarda işitme kaybı nasıl tespit edilir?


Bebeklerde işitme ilk altı ayda refleks cevaplar, sonra 2 yaşa kadar bilinçli işitme şeklinde geliştiği için kayıp şüphesi olan bebekler bu dönemlerin özelliklerine göre incelenmelidir. Refleks işitme testlerinde, bebek uyuyorsa 80-90 dB ses 8-10 cm mesafeden çocuğa verilir ve refleks cevaplar incelenir.

Bunun yanında çocuğun anne sesi, fincan sesi, biberon sesi gibi uyaranlara cevabı gözlenir. Refleks cevaplarda eksiklik görülürse hemen K. B. B. muayenesi ve bunu takiben de ileri işitme testleri yapılmalıdır


İşitme testi yaptırmanın hiçbir sakıncası ya da bebeğe zararı yoktur. Daha net olarak şöyle söylenilebilir: İşitme testi yaptırmakla hiçbir şey kaybedilmez ancak bebekte işitme kaybı varsa erken tanı konulmasını sağlar.





Çocuklarda işitme kayıpları tarama ile tespit edilemez mi?


Gelişmiş ülkelerde rutin olarak her yenidoğan çocuk için özel işitme testleri uygulanır.

Ülkemizde yenidoğan her 1000 bebekten 3’ü ileri derecede işitme kaybı ile doğmaktadır.




Çocukluk döneminde geçirilen hastalıklar, kazalar, kulak infeksiyonları ve kullanılan bazı ilaçlar nedeniyle bu oran 1000’de 6’ ya kadar yükselmektedir.

Türkiye’de doğuştan işitme kaybına ortalama olarak 3 yaş civarında tanı konmaktadır.




Güncel yaklaşım her doğan bebeğin vakit geçirmeden işitmesinin test edilmesidir. Bunun için Oto akustik emisyon test yöntemi tüm hastanelerde uygulanmalıdır. Çok kolay, kısa süren, bebeği rahatsız etmeyen ve kesin sonuç veren bir testtir. Bu testi geçemeyen bebeklere ileri test yöntemleri uygulanır.





Çocuklarda işitme kaybı varsa ne yapılmalıdır?


İşitme engelli çocuğun gelişimi açısından işitme kaybının tespit edilmesi ve zamanında uygun cihaz uygulanması şarttır. İşitsel sisteme ait sinirsel yapının gelişmesi tamamen sürekli uyarıma bağlıdır. Belli yaştan sonra yeteneklerin algılanma özelliklerinin durması işitme kayıplı çocuklarda erken tanı ve tedavinin önemini açıkça ortaya koymaktadır.





Lisan gelişimi öncesi (2 yaşından önce) işitme kaybı varsa;


1. Doğuştan işitme kaybı olan bir çocuk doğal ve yeterli bir konuşma geliştiremez.



2. İşitme düzeyi ne kadar iyi ise konuşma o kadar iyi olur ve kolay gelişir.



3. Hafif ve orta derecedeki işitme kayıplarında esas olarak kelimelendirme (artikülasyon) bozukluğu olur.



4. Orta ve ileri derecedeki kayıplar kelimelendirme, ses kalitesi ve ritimde ciddi bozukluklara neden olur.



5. İleri ve çok ileri kayıp bulunan çocuklara dokunsal duyularla ile konuşma öğretilebilir. Ancak konuşma normal çocuklara göre oldukça farklı olacaktır.



6. İşitme cihazı ile konuşma geliştirilebilir ve devamlılığı sağlanabilir.



İşitme cihazından yararlanamayan, ileri derecede işitme kaybı olanlara ne yapılabilir?


Güncel yaklaşım, erken dönemde işitme cihazı deneyimi veya cihazdan yararlanamadığı düşünülen küçük yaş grubu çocuklara erken biyonik kulak (koklear implantasyon ) uygulamasıdır. Erken dönemde uygulama sonucunda gerçek yaş ve lisan yaşı arasında bulunan aralık kısa zamanda kapanmakta ve normal yaşıtlarını yakalama şansına sahip olabilmektedirler.





Lisan gelişimi sonrası işitme kaybı varsa ne yapılabilir?


1. Normal işitme ile doğan bir kişi işitmesini kaybettikten sonra konuşması bozulacaktır.



2. İşitme kaybı derecesi arttıkça, konuşma bozukluğunun miktarı da artar.



3. İşitme kaybının şiddeti arttıkça, konuşmada önce kelimelendirme, sonra ses kalitesi ve ritm bozulur.



4. İleri derece işitme kaybı ne kadar uzun süreliyse konuşma bozukluğu o kadar fazla olur.



5. Ani işitme kaybında konuşma bozukluğu hemen ortaya çıkmaz, zaman içinde işitsel geri besleme mekanizmasının ortadan kalkmasına bağlı olarak konuşmada bozulmalar ortaya çıkar.



6. İşitme cihazı kullanımı ile konuşma bozukluğu engellenebilir. İşitme kaybının derecesi işitme cihazından yararlanamayacak seviyede ise biyonik kulak (koklear implant ) uygulanabilir.


Prof. Dr.Tanfer Kunt

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.