Harry Potter’da az oynadı ama iyi bir oyuncu olduğunu göstermişti. Twilight ile yeni çağın ilahı oldu. Bembeyaz teni, kemikli yüzü, zayıf vücuduyla gören herkesi vampir olduğu konusunda ikna edebilirdi. Etti de. 2010 yılında Forbes Dergisi’nin “Dünyadaki En Güçlü 100 Ünlü” listesinde yer aldı. Twilight serisindeki rol arkadaşı Kristen Stewart ile yaşadığı aşk, en az oynadıkları filmdeki aşk kadar çok konuşuldu. Birbirlirinin “ruh ikizi” olduklarından emindi herkes. Tâ ki geçen günlerde Stewart’ın Rupert Sanders ile yaşadığı gizli ilişki ortaya çıkana kadar. Pamuk Prenses ve Avcı filminin prömiyerinde Sanders ile uzun uzun sohbet etme şansımolduğunda, Sanders Stewart’tan fazlaca övgüyle söz etmişti. Dünyada onca şey olurken başka derdin mi yok demeyin. Ben haberi okur geçerim(zaten seni hiç sevememiştimKristen) ama Pattinson’ın yüz binlerce hayranı şimdi hemSanders’e hemde Stewart’a cephe almış durumda. İkilinin “halka açık” özürleri de işe yaramadı. Bu durumdan dolayı en çok endişeli olanlar, “Robsesyon” etkisindeki fanlardan çok Twilight filminin yapımcıları. Çünkü 16 Kasım’da Türkiye’de de gösterime girecek serinin son filminin hasılatı riske girdi.




Genç bir vampirden fazlası...


Tüm bu aşk karmaşası içinde Pattinson, yeni filmi Cosmopolis ile genç bir vampirden ya da romantik aşk filmlerinin naif erkeğinden daha fazlası olduğunu kanıtladı. Bu hafta Türkiye’de gösterime giren filmde Pattinson, genç birmultimilyarderi canlandırıyor. Rol arkadaşları Juliette Binoche ve Sarah Gadon. Bir limuzinin arka koltuğunda geçen film, hiç de öyle “sevimliliklerle dolu”, genç kız dostu bir yapımdeğil. Zaten filmi çok iyi yapan da bu. Pattinson da oynadığı filmin ne kadar iyi olduğunun farkında. Black Book dergisinin eylül sayısı için Cannes’da verdiği röportajda şöyle demiş: “Twilight’a şans eseri dahil oldum ve sonra beni akıntıya sürükledi. Ayakkabı bağcıklarımçözük, pantolonumdüşmüş halde koşuyor gibiydimve nasıl bir şanssa, düşmedim. Cosmopolis filmine kadar. Film gösterilirken ‘İnsanlar bir filmleri izlensin diye 15 senelerini veriyorlar ve ben şu anda Cannes’dayım’ diyordum.” Ünlü olmanın bedeli Twilight serisinin yapımcıları çok dikkatli bir pazarlama stratejisi belirlemiş ve oyuncularının her birinin ama özellikle de Pattinson’ın bir “ergen idolü” olması için ellerinden geleni yapmışlardı. Pattinson “Bir gencin duvarındaki poster yüzü olmak kolay değil. Seni bunun için hazırlayabilecek hiçbir okul yok. Fakat ben poster yüzü değil oyuncu olmak istiyorum” demiş bir röportajında. Ünlü olduğunu ilk fark ettiği an ise şöyle: “İnternette bulduğum, 89 model, üstü açılan bir BMW vardı. 1000 dolardı fiyatı. Satıcıya oyuncu olduğumu söylemiştim ve adam görünce beni tanıdı. O an aklımdan geçen tek şey ‘Tüh, şimdi 200 dolar indirim yapmasını isteyemeyeceğim’ oldu.”




Vampir Edward alkışlanmıyor!


Cosmopolis’ten ve Kristen’den sonra çok daha büyük bir yıldız olacağına inanmamızı sağlayan cümleleri de Black Book dergisi röportajında kurmuş Pattinson: “Sinemada filmin bitip jeneriğin akmaya başladığı sürede ışıklar açılana kadar kısa bir boşluk olur. O sırada seyirci ya alkışlar ya da yuhalamaya başlar. Jenerik akışı biterken Edward Cullen’in kansız kalbi resmen Robert’ın atan kalbinden ayrıldı. Önce bir sessizlik oldu. Sonra bir alkış, bir alkış daha ve bir anda bütün salon alkışlıyordu. O anda seyircinin kimi alkışladığı önemli değildi. Kimi alkışlarsa alkışlasınlar bildiğimtek şey şu: Vampir Edward’ı alkışlamıyorlardı!”




Hazırlayan: Heja Bozyel

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.