İş sorumluluğu, aile sorumluluğu, arkadaş sevgili sorumluluğu derken gün geçtikçe düşünecek şeylerimiz artıyor. Sevgiliye vakit ayırmalıyım derken arkadaşları ihmal etmek; sabah erken uyanmalıyım derken sosyal hayatı kaçırmak gibi bir sürü sorun peşimizi bırakmıyor. Bir gün yine kız kıza otururken çok yakın bir arkadaşımın ‘’bu sefer de mutlu olamadım, yine kazık yedim, bu adamların hepsi çocuk’’ demesi beni düşündürdü. Bugünlerde duygusal sorunlarını paylaşan her arkadaşımın sanki aynı adamdan söz ettiği hissine kapılıyorum. Adam çok yakışıklı, karizması var, eğitimi yerinde, ailesi düzgün, vücut çalışıyor, ani bir kararla yaşamını bir anda değiştirecek kadar enerjik, beraber olduğu kadına kendisini prenses gibi hissettiriyor. Eğlenmeyi ve eğlendirmeyi seviyor, gerekli gereksiz arıyor yemeğe davet ediyor, özledim hadi buluşalım diyor, çocuksu bir ruhu var… Bunların hepsi iyi özellik değil mi? Gelelim bu herkesin bahsettiği adamın kusurlarına…



Örneğin hata yaptığında ilginç bir tutum sergiliyor. Ya hatasını aşırı abartıp karşısındakini bu duruma üzülmesine neden oluyor ve hatasını ‘ister istemez’ affettiriyor, ya da suçu başkasının üzerine atarak sorumluluktan kaçıyor. Onun için özür dilemek çok zor ve sizin için önemli günleri devamlı unutuyor. Duygularını zor ifade ediyor, yakın dostu az denecek sayıda; çok fazla ‘tanıdığı’ var. Komik davranışlar sergiliyor (bu ilk başta size çok çekici gelse de sonradan itici olmaya başlayabilir) Duygusal olgunluktan uzak, bencil ve kendisine âşık. Gelelim kadınların en üzüldükleri olumsuz özelliklerine:


Gerçeklerden kaçıyor. Evliliğe, çocuk sahibi olmaya hazır olmadığını söylüyor. Yaşının otuzun, kırkın üzerinde olması bu durumu değiştirmiyor. Kendisi yaşlandıkça ilişki kurduğu kadınların yaşı küçülüyor. En büyük kaygısı kaçamayacağı bir durumun içerisine düşmek… Sizin de sevgiliniz tüm bu semptomları barındırıyorsa; ‘peter pan’ sendromuna yakalanmış olabilir!


Nedir Peter Pan Sendromu?


Peter Pan Kompleksi de denen bu sendrom büyüme korkusu olan çocuklarda ve olgun oldukları halde sosyal açıdan çocuk gibi davranan insanlarda görülen davranış bozukluklarına verilen addır. Genelde erkeklerde görülen bu sendrom ruhsal bir bozukluktan ibarettir. Sendromun adının ‘peter pan’ olması tesadüf değil. İskoç roman ve oyun yazarı J.M Barrie’nin roman kahramanı olan ‘peter pan’ bitmeyen çocukluğunu, var olmayan ülkede çocuk çetesi ile maceradan maceraya atılarak geçirir. Peter Pan’ın tek istediği şey; sonsuza kadar çocuk kalıp, hayatın getirdiği zorlukları sorumluluk almadan ‘yok saymak’tır. Sosyolog Frank Furedi’nin; “Toplumda yetişkinlik dönemine geçmeyi reddeden ve kaybolan birçok erkek ve kadın var” sözleri, Peter Pan Sendromu’ nun etkisini git gide artırdığının kanıtı. Üstelik ailesiyle yaşamaya devam eden yetişkinlerin oranı Avrupa’da daha yüksek. Hatta ailesiyle yaşayan erkeklerin oranı kadınlardan daha fazla… Peter Pan Sendromu ’nu ayrıntılı incelediğinizde ise karşınıza ‘bumerang nesli’ olarak adlandırılan büyümenin evrelerini tamamlayamamış kişiler çıkıyor. Yuvadan uçamayan bu kişiler büyümenin beş adımı olarak gösterilen okulu bitirmek, evden ayrılmak, para kazanmak, evlenmek ve çocuk sahibi olmak gibi maddelerin yanına tik atamadan devam ediyorlar hayatlarına.


İlişki Sürecini Deneyimleyenler Anlatıyor

Bu erkeklerin çoğu, kendilerinde olmayan özelliklere sahip kadınlarla ilişki kurarlar: Güçlü, sorumluluk sahibi, ciddi, empati yeteneği gelişmiş yani karşısındakinin duygularını anlayabilen kadınlardır onlar.


25 yaşındaki editör Gamze G. anlatıyor:


‘’Tanıdığım ancak uzun zamandır görüşmediğim biri vardı. Pat diye hayata girmek vardır ya; o cinsten girdi hayatıma bir kahve teklifi ile… Benim sorumluluk sahibi, işime bağlı ve çalışkan olmamdan çok etkilendiğini söylüyordu. Kendisine âşıktı; her gün spora giderdi, onu geri çevirecek hiçbir kadın tanımadığını söylerdi her fırsatta… Eski kız arkadaşından ayrıldığında onun ne kadar ağladığını anlatırdı ‘bana kapılan fena oluyor anlayacağın’ dercesine… Duygularını zor ifade ediyordu, eğlenceliydi, görüştüğümüzde çok eğleniyorduk ancak bu görüşmelerimiz sadece onun istediği zamanlarda ve saatlerde oluyordu. Gündüz beni hiç aramazdı akşam işi bitince gününü bana ‘günlük’ misali anlatırdı… Tabii bir de gerçeklerden kaçıyordu. Evliliği, çocuk sahibi olmayı aklından bile geçirmediğini, olursa bile çok uzun bir zamanının olduğunu her fırsatta bana söylüyordu ki; o ve kendim hakkında ileriye dönük ‘yanlış şeyler’ düşünmeyeyim. Ailesiyle yaşıyor, sorumluluklardan kaçıyor, hayatında zor hiçbir şey istemiyordu. Bu durum dört ay boyunca sürdü; her gün görüşüyorduk ancak ortada bir ilişki yoktu çünkü o bu sorumluluktan kaçıyordu. Gün geçtikçe ona daha çok bağlanmamdan dolayı bu durumu açarsam korkup kaçacağını bildiğimden ‘azla yetinmeye’ devam ettim ancak bir gün tüm gerçek yüzüme tokat gibi vurmuştu. Arabada yalnız kaldığımızda duygusal konuşmaya başlamıştık ve daha sonra konunun oraya nasıl geldiğini hiçbir zaman anlamayacağım bir şekilde bana internetten komik videolar izletmeye başladı. Çocukça davranışın son noktasıydı bu! Evet, o benim için önemliydi ancak ‘ben’ daha önemliydim. Sonuçta hayatımda büyüteceğim bir çocuk değil mutluluğumu paylaşabileceğim bir adam arıyordum. Anlamsız durumu daha fazla uzatmadan bitirdim.’’


28 yaşındaki bankacı Zeynel Ç. anlatıyor:


‘’Yeni tanışmıştık. ‘Ayaklarımı yerden kesiyor’ tabiri vardır ya; söyleyen arkadaşlarımla dalga geçerdim, aynısını yaşadım. Bana her şeyi unutturmuştu, iliklerime kadar aşkı hissediyordum. Mutluydum, çok güzel vakit geçiriyorduk, benden çok etkileniyordu ve bana kendimi prenses gibi hissettiriyordu. Bir gün bile bana kaba davranmadı; romantik yemekler, sürprizler çiçekler…İlişkimiz muhteşem gidiyordu tek kelimeyle! Kadın ruhundan çok iyi anladığı belliydi ancak aramızdaki yaş farkından dolayı kıskandığım şeylerin hepsini onla paylaşmama kararı almıştım; beni çocuk gibi görebilirdi. Ailesiyle yaşıyordu, her gün spora gidiyordu vücuduna çok iyi bakıyordu. Ancak işler sorumluluk almaya, evliliğe gelince adam ortadan birden bire kayboldu. Biraz yalnız kalmaya, düşünmeye ihtiyacım var diyerek telefonlara çıkmamaya başladı. Yaşı bu kadar olgun birinin bu denli çocukça ilişki bitirmesini her ne kadar anlamsız bulsam da, hayatıma aynı hızla girip aynı hızla çıkmasına sevinmiyorum değil.’’

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.