Hande Ataizi, 8 Eylül’de Amerikalı gazeteci nişanlısıyla dünya evine giriyor. Şile’deki kır düğünü sosyetenin yakından tanıdığı Doğan Çakıt’a, nam-ı diğer Dodo’ya emanet edilmiş. Fransız bahçelerinden ilham alan Dodo, Şile’ye tam 7 kamyon antika taşıyacakmış. Hande ise davetlilerin arasına tahtla gelecekmiş.


“Şunu biliyor musun?” dedi... Mutlaka yine saçma sapan bir şeyler söyleyecek. “Sen işine bak, bulaşıkları bir an önce bitir” dedim sözünü keserek. Gargamel somurttu: “Rahmetli anacığımın evinde bile bulaşık yıkamamıştım” dedi. “Senin rahmetli anacığın değilim, benden aldığın borçları ödeyene kadar bulaşık da ütü de sana ait...” diye karşılık verdim. Kendi kendine söylenip duruyor; despotmuşum, göbeğim de zaten Don Corleone gibiymiş falan filan...


Dırdırından kurtulmak için “Demin ne söyleyecektin?” diye sordum. “Adamın biri, küçük bir sınır gümrüğünden smokinle geçip, ertesi gün dönüyormuş. Bir, üç, beş derken gümrükçüler şüphelenmeye başlamışlar. Her defasında iyice arıyorlar üzerinde hiçbir şey yok...” “Uzatma söyle ne kaçırıyormuş?” dedim. “Smokin” dedi sırıtarak. Tam üzerine yürüyordum ki “Benim hiç smokinim olmadı” diye sızlanmaya başladı. “N’apacan lan sen smokini?” diye haykırmamı soru zannedip ne dese beğenirsiniz; yaklaşık bir yıldır benim için ‘müzevirlik’ ederken sürekli gelinlik, smokin, düğün haberleri getiriyormuş, canı çekiyormuş, ona bir smokin alamaz mıymışım? Belki Hande’nin düğününe o smokinle gidermiş... “Hangi Hande?” diye sordum. “Ataizi tabii... Biliyor musun Hande’nin gelinliği...” Kulakları diktim yine. Geveze meveze ama bu hilkat garibesinin dağarcığında her zaman yeni bir haber oluyor... “Anlat arkadaş” dedim. “Beğenirsem belki bulaşıkçılıktan terfi edersin...”


Düğüne yedi kamyon antika!

Efendim, Hande Ataizi ve gazeteci nişanlısı Benjamin Harvey’in romantik ilişkisi 8 Eylül’de mutlu sona erecek. Hatta Hande’yle Benjamin’in bir kır düğünüyle evleneceği yazılmıştı. Kulağı delik ‘muhabirim’ Gargamel, Hande’nin düğünü ve gelinliği konusunda gün ışığına çıkmamış dedikodulara ulaşmış. Düğünün organizasyonunu İstanbul gece hayatının ve sosyoelitlerinin vazgeçilmezi Doğan Çakıt, nam-ı diğer Dodo üstlenmiş. Hal böyle olunca kır düğünlerinin en gösterişlisine hazır olun derim. Dodo davet günü düğünün yapılacağı Şile yakınlarındaki Lavanda Hotel’e 7 kamyon antika gönderecekmiş.


Dodo’nun hayalindeki ‘Fransız bahçesi’ni Şile’ye taşımak için 7 kamyon anca yeter. Tüm bahçe kristal avizelerle donatıldıktan sonra mermer heykeller, 3 metrelik döküm büstler ve küpler kıra yerleştirilecekmiş. Madonna’nın ortaklarından biri olduğu Miami’deki meşhur Delano Oteli’ndeki ‘bahçe yatağı’nın benzerinden 7 tane yaptırılıp, konukların davet boyunca ‘istirahatleri’ için etrafa serpiştirilecekmiş. Efendim, bu ihtilalden önceki gösterişli dönemi yansıtan Fransız bahçesinde gelin ve damat 8 metrelik bir masada “Rönesans devrini anımsatan tahtlar”da oturacaklarmış. Hatta Hande, Dodo imzalı bir başka tahtın içinde taşınarak gelecekmiş 180 davetlinin arasına. Bizim kız bu koltuk sevdasına kapılıp gecenin ilerleyen saatlerinde “Ekmek bulamayan brioche yesin” gibi demeçler vermez umarım.


Dodo bir kuruş para almamış!

İtalyan yemeklerinin servis edileceği gecede, eğlenceden ise 40 kişilik bir müzik ve dans grubu sorumluymuş. Ağırlıklı olarak Balkan ezgileri çalınacakmış. Gargamel’e göre Hande, ünlü modaevi Missoni’nin vârislerinden Margherita Missoni’nin kır düğününü çok beğenmiş, meğer Margherita kızımızın özel gününde de Balkan şarkılarıyla ‘gerdan kırmış’ davetliler. Bu ağaçlardan avizelerin sarktığı, Kim Kardashian’ın düğününü aratmayacak ihtişamlı organizasyon için Dodo “Düğün hediyesi” diyerek Hande’den bir kuruş para da almamış. Elle Dergisi de gecenin her anını görüntüleyecekmiş neyse ki, biz de bu kır düğünü mü saray düğünü mü anlayamadığım gecenin detaylarından mahrum kalmayacağız. Dodo’nun muhteşem organizasyonuyla bu düğün eminim çok konuşulur.


Neyse, gelelim gelin kız için belki de en önemli meseleye; gelinlik. Efendim Hande, ‘modifiye edilmiş’ bir gelinlikle evlenecekmiş. Hemen “Ne oluyor araba mı bu?” demeyin. Modifiye ustasının da Hakan Yıldırım olacağını söyleyip olayı biraz daha anlaşılır kılalım.


Hande düğün için model ararken sonunda bir tanesi az da olsa içine sinmiş, ama bir türlü tam beğenememiş. O da yakın dostu Hakan Yıldırım’dan o gelinliğe sihirli dokunuşlarda bulunmasını rica etmiş. “Sen istiyorsan seve seve yaparım” demiş Hakan da. Tabii tasarıma kendi yorumunu katarak. Hakaan gibi bir dünya markasının ‘modifiye’ etmesiyle ortaya bambaşka ama muhteşem bir gelinlik çıkar eminim. Gargamel “Hande duyduğuma göre biraz zor beğenirmiş, ‘Bu tam istediğim gibi olmamış’ diye çemkirmez umarım kimseciklere” deyince benden şaplağı yedi tabii. “Sus ulan” dedim, “Haberi verdin, yorumu kendine sakla.


Haber: İzzet Çapa

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.