Belli bir gelirim vardı. Maaşım her ay bankaya yatıyordu. Klasik, parayı elime almadan banka hesabımdan dağıtıyordum ve kredi kartı limitimle ay sonunu getiriyordum.





Ama bir gün çalıştığım işyeri tasarruf tedbirleri kapsamında yollarımızı ayırdığını bildirdi. Tazminat, izin parası filan iki ay fena değildi. İş ararken evde geçen zaman iyi bile geldi. İki ay sonra artık frene basmak zorundaydım.






Fazla makyaj yapmadığım için kozmetik giderlerim zaten azdı, ama o az olan harcamalarımı bile kısmak zorundaydım. Alışmışım nemlendiricim bitince gidip mağazadan almaya, yüzümü yıkadım tamam neyle sıkılaştıracağım? Bir parça pamuğa döküp yüzümü sildiğim sütün hem nemlendirici hem de bakım yağı yerine geçeceğini daha önce hayal edemezdim. Bacaklarımdaki çatlakları zeytinyağının yok edeceğini de. Hani o internette önünüze düşen evde kendi kendinize yapabileceğiniz kozmetik ürünleri haberleri var ya, onları hiç yabana atmayın. Aralarında çok işinize yarayacak formüller var.





Sonra giysi satın almaz oldum. Birbirine benzer şeylere onca para dökmek anlamsız gelmeye başladı. Zaten dökecek param da yoktu artık. Gardırobun içinde bekleyen ve neredeyse rutubetlenmiş giyecekleri çıkarıp yıkadım. Bazılarının düğmelerini söktüm, bazı tişörtlerin etek altlarıyla kollarını kestim, söktüğüm düğmeleri bunlara diktim. Tadilattan geçmesi gerekenleri mahalledeki terziye götürdüm. Sonra da bir şey almam gerekirse mahalle pazarından almaya başladım. Sadece ayakkabıyı bildiğim yerden alıyorum.


Dışarıda arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyordum ama artık buna ayıracak bütçem yoktu. Bunun için evde karalar bağlamak, dört duvar arasına hapsolmak yerine ev ziyaretlerine başladım. Bir yere elim boş gitmeyi sevmiyorum, ama bir şey alacak halim de yoktu. Onu da evde yaptığım lezzetli tatlılardan kurabiyelerden küçük paketler hazırlayarak çözdüm. Hem benim içim rahat etti, hem arkadaşlarıma hoşluk oldu. Bir de termos teknolojisini keşfettim. Termosa doldurduğum kahveyle parkta vakit geçirmek her şey bir yana ciğerlerime çok iyi geldi.


Parasız aktiviteleri keşfettim. Etrafıma hiç bakmadığımı da o zaman fark ettim. Burnumun dibinde, kimsenin tanımadığı çok yetenekli sanatçıların sergilerini böylece gezmeye başladım. Belediyenin açtığı spor salonuna çok cüzi bir fiyata üye oldum.


Hep topuklu değilse de rahatsız ayakkabılarla, otomobille gezmeye alışmıştım. Rahat ayakkabılar geçirdiğim ayaklarımla yürümeyi, evimden çok uzaklaşmadan hayata karışmayı öğrendim.




Sonra başka iş buldum. Tekrar çalışmaya başladım. Nemlendirici ve besleyici maskeye hâlâ para vermiyorum. Mevsim meyvelerini tercih ediyorum. Ne olursa olsun rahat ayakkabılar giyiyorum. Yürüyorum. Ve eşimle dostumla bütün gün içinde olmayı özlediğimiz evlerimizde buluşuyorum.


Giderlerim böyle böyle azaldı ve parayla ilişkim de renk değiştirdi.

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.