İlk konserini geçtiğimiz eylül ayında veren, Gustav Rivinius (çello), Tuncay Yılmaz (keman) ve Emre Elivar (piyano) gibi üç değerli solist sanatçıdan oluşan Arkas Trio, bu akşam Süreyya Operası’nda sahneye çıkıyor. Tuncay Yılmaz ile Arkas Trio’nun kuruluş öyküsünü ve amaçlarını konuştuk.

Arkas Trio, nasıl bir araya geldi, sizin bu süreçte katkınız oldu mu?

Türkiye’yi evrensel düzey ve alanda temsil edebilen bir oda müzigi topluluğu oluşturulmasının gerekliliği ve inancı içinde proje fikri benim bir hayalimdi. Bu yüzden, amacımı sayın Arkas’a açtım. Değerli ve çağdaş bakış açılarıyla, uluslararası alanda sanatlarını kanıtlamış üç solist sanatçıdan oluşan bir Trio hayalini başlatmış ve gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu hep beraber yaşıyoruz. “Arkas Trio”, büyük ve özel bir çatı altında toplanan resmi bir “Üçlü” olduğu için, ayrıca Türkiye’de bir ilktir.

Almanya’nın prestijli Saarland Müzik Yüksek Okulu’ndaki solistlik sınıflarında bulunduğumuz öğrencilik yıllarımızda sevgili Gustav’la tanışmıştık. Solist olarak ilk kez İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası eşliğinde seslendirdiğimiz Brahms’ın “İkili Konçertosu”nun başarılı yorumuyla bir araya geldik. Daha sonra İspanya Toledo ve Ankara Uluslar arası Müzik Festivallerinde de, piyanist Ludmil Angelov’la beraber Beethoven’in “Triple” konçertosunu seslendirerek başarılar kazandık. Ankara ve Almanya’daki konservatuvarları dereceler kazanarak, ve Alman devletinin bursu (DAAD) ile okutuldugumuz sevgili Emre’yle dostluğumuz ise çocukluk dönemlerimize dayanır. Kendi kuşağında özel bir yere sahiptir. Bir süre önce Türkiye’nin ilk müzik müzesi olan Müziksev’in tarihi açılışını başarılı bir resitalle birlikte gerçekleştirdik.

İyi bir trio oluşturmanın sırrı sizce nedir?

Dinleyici iyi müzik bekler ve bu ihtiyacı karşılayan sanatçıların nitelik ve özelliklerini eşsiz değerdeki alkışlarıyla hissettirir. Bizim için bundan daha içtenlikli takdir şekli yoktur. Trio olarak bir araya geldiğimiz ilk buluşmadan itibaren hem müzikal ve hem de kişisel olarak çok iyi bir uyum yakaladığımızı paylaşmak isterim; sonuç olarak provalarımız ve konserlerimiz son derece başarılı ve keyifli geçmekte. Ayrıca, egolarımız yok çünkü önce dostluklarımız ve müziğimiz var; yepyeni bir aileyiz.

Arkas Trio gibi grupların sayısının artması, Türkiye’deki klasik müzik hayatına ne gibi artılar getirir?

Türkiye’de birçok oda müziği grubu çıkabilir ve imkânlar sağlanırsa değerli çalışmalar da gerçekleştirebilirler. Sonuçta nitelikli sunumların ülke çapında yaygınlaşması insanımıza klasik müziği daha fazla sevdirir. Ancak Arkas Trio gibi bir grup pek kolay çıkmaz çünkü üç solist sanatçıdan oluşan bir yapıyı bir araya getirebilmek ve onların uyumları büyük bir şans ve bambaşka mutluluktur.

2 Aralık’ta sahneyi İstanbul Devlet Senfoni ile paylaştınız. Süreyya Operası’nda vereceğiniz konserde seslendireceğiniz eserler ne olacak?

İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nın keman solist sanatçısıyım. Orkestramızın değerli daveti üzerine Beethoven’in üç solist için bestelemiş olduğu Triple Konçertosu’nu 2 Aralık’ta CKM’de seslendirdik. 5 Aralık günü tarihi Süreyya Operası salonunda konserimizi gerçekleştirecek olmanın müthiş heyecanı içindeyiz. Programda Haydn, Mendelssohn ve Brahms gibi bestecilerin önemli eserleri var.

Arkas Trio’nun 2012’de ne gibi projeleri var?

İlk iki yılımızı özellikle yurtiçinde konserlere vererek repertuvar ve birlikteliğimizi daha da sağlamlaştırmak, zenginleştirmek istiyoruz. Ve şimdiden enternasyonal boyutta atacağımız adımlara yoğunlaşarak, Arkas Trio’yu yakın gelecekte gerçekten uluslararası bir marka haline getirmeyi amaçlıyoruz. Bu bağlamda performanslarımızı kalıcı kılacak kayıt projeleri de elbette gündemdedir. Ayrıca Arkas Trio’yu Avrupa’da temsil edecek bir menajer arayışımız da başlatılmıştır.