Bayramda Roma’ya gideceklere küçük bir hatırlatma: Birçok filmde doğal set olarak kullanılan bu şehir, İspanyol Merdivenleri, Aşk Çeşmesi ve Vatikan’dan ibaret değil. Çok yazılıp çizilen bu kentte gelin farklı bir şeyler yapın ve kendinize Dan Brown’ın Melekler ve Şeytanlar kitabındaki gibi bir rota çizin. Ya da William Wyler’ın Roma Tatili’ni yaşayın; yok Fellini’den sıkıldıysanız yönetmen Vittorio De Sica’nın “Roma”sını dolaşın...


Melekler ve şeytanlar

Melekler ve Şeytanlar’dan iz sürmek isterseniz Roma’nın büyük meydanlarından biri olan Piazza del Popolo’ya gidin. Elips şeklindeki bu meydan Napolyon’un mimarı Valadier tarafından tasarlandı.Meydanın tam ortasında Roma’daki pek çok meydanda olduğu gibi bir dikilitaş yer alıyor. Adını bir Rönesans kilisesi olan Santa Maria del Popolo’dan alan meydanda ayrıca ikiz kiliseler, Neptün ve Roma’nın kuruluş hikâyesinin anlatıldığı çeşmeler var. Şunu da bilin; bu meydanda 1826’ya kadar infazlar yapılırmış.


Roma Tatili’ndeyse Audrey Hepburn’ü İspanyol Merdivenleri’nde durmuş dondurma yerken hatırlayabilirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereken, hemen merdivenlerin önünde duran tekne şeklindeki Barcaccia Çeşmesi. 1598’deki büyük Tiber Nehri taşkını anısına 1627-1629 arasında ünlü heykeltıraş Bernini’nin babası tarafından yapılmış çeşme, merdivenlerden de önce buradaymış.


İtalyan yönetmenlerin izinden gitmek isterseniz Roma’nın dar sokakları arasında karşınıza çıkabilecek en önemli mimari eserlerden Pantheon’u da es geçmeyin. Piazza Rotunda’daki yaklaşık 2000 yıllık bu yapı, eski Roma’da tanrılar için tapınak olarak yapılmış. 7’nci yüzyılda da kiliseye çevrilmiş. Dışarıdan son derece sade bir yapı gibi ama Pantheon’un bütün görkemi içeride. Pantheon, 43metre yüksekliğinde ortası delik bir kubbeye sahip. Kubbedeki deliğe Latince’de “göz” anlamına gelen “occulus” ismi veriliyor. Dev kubbenin tam ortasından içeri giren gün ışığı tüm mekânı aydınlatıyor. Pantheon, ressam Rafael ve İtalyan kralları Vittorio Emmanuel II ve UmbertoI’in mezarlarına ev sahipliği yapıyor.


Bu arada Roma Forumu’nu gezmeye demutlaka zaman ayırın.Mimar Vitruvius tarafından yapılan Roma Forumu antik Roma’nın geliştiği merkez. Burası Antik Roma’da adalet, ticaret, fahişelik ve ibadet gibi etkinliklerin yapıldığı yerlerin başında geliyor. Birçok tapınak, bazilika ve kemerin kalıntılarını gezerken eski çağlara ait yaşam hakkında da bilgi edinebilirsiniz.


Tarihi M.Ö. 7’nci yüzyıla gittiği düşünülen forumun tamamı ancak 20’nci yüzyılda gün yüzüne çıkarılabilmiş. Forum dönüşü Venedik Meydanı’nda soluklanın ve İtalyanların “Düğün Pastası” dedikleri Vittorio Emanuele II Anıtı’na bir göz atın. 1885’te yapılan anıt 135metre genişliğinde, tepesindeki heykellerle birlikte 81metre yüksekliğinde. Yapının orta kısmındaki Meçhul Asker Anıtı’ndaysa askerler devamlı nöbet tutuyor, hiç sönmeyen bir ateş yanıyor.


Roma’da toplu taşım son derece düzenli. Bütün görülecek yerlere metro hattı kullanarak ulaşılabiliyor.Metro dışında otobüsler de toplu taşımda yaygın olarak kullanılıyor ve Roma’nın her yerine otobüsle gitmek de mümkün. Roma aynı zamanda küçük arabaların şehri. Dar sokaklarda park etme kolaylığından dolayı İtalyanlar minik arabalar kullanmayı tercih ediyor... Unutmadan; Aşk Çeşmesi’ni mutlaka bir de gece görün.


Roma’nın bohem yüzü

Roma’da “Tiber’in ötesi” anlamına gelen Trastevere semtine özel bir zaman ayırın. Nehrin öbür tarafındaki Trastevere aynı zamanda Roma’nın doğal, sade ve bohem semti. Yerel halkın turistlerden kaçıp pizza yemeğe, şarap içmeye gittiği semt son dönemde turistlerden de büyük ilgi görüyor. Dar sokakları, küçük meydanları, bakımsız binaları ve merdivenlere oturmuş içkisini yudumlayan insanlarıyla görülmesi gereken bir yer.


Haber: Selin Kabataş

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.