Bienalle birlikte öne çıkan etkinlikler arasında, İngiliz sanatçı Oliver Beer’in 2 Eylül tarihinde, Kılıç Ali Paşa Hamamı’nda gerçekleştireceği “Call to Sound” projesi yer alıyor.


Ses ve mimari arasındaki ilişkiye odaklanan performans serisi; bugüne kadar, Pompidou Müzesi, Palais de Tokyo, MoMA PS1, Ikon Gallery, Oxford Üniversitesi ve Musee d'art Contemporain MAC Lyon’da izleyiciyle buluştu.


Bir mekanı sesle birlikte deneyimlediğinizde, mimariyi de daha derin algılıyorsunuz. Oliver Beer, performanslarında işte bu ilişkiyi görünür kılıyor.


Kılıç Ali Paşa Hamamı’nda, seçilmiş noktalara konumlandırılmış şarkıcılar, tıpkı şarap bardağından çıkan uğultuya benzer bir sesi deneyimleyeceğiniz interaktif bir performans sunuyor.Rezonans serisi adı verilen bu proje, bugüne kadar merdiven boşluklarından, kiliselere, çok katlı otoparklardan, kanalizasyon hatlarına kadar çok çeşitli mekanlarda gerçekleştirilmiş. Her mekan, kendi müzikal tonunda ve rezonant sıklığında sesi yansıttığından, Kılıç Ali Paşa Hamamı için de, mekanın ruhunu yansıtacak yeni bir partisyon yazılmış.


Bir mekan rezonansa girdiğinde hissettiğimiz esrarengiz durum, aslında çok temel matematiksel ve fiziksel gerçekliklere dayanıyor. Boyut, geometri, içerideki kişi sayısı bunu şekillendiriyor, mimariye özgü bir polifoni sunuyor.


Oliver’a göre, var olan her objenin bir potansiyeli var. Her şarap bardağı, her oda, her mekan bu ses potansiyeline sahip ve tıpkı parmak izi gibi hepsinin karakteristik bir armonisi var. Mekanın ritmi, yapısı ve formu, her seferinde kendine özgü bir yorum ve kimlik sunuyor.


Kısacası, Oliver Beer, 2 Eylül’de bizleri Kılıç Ali Paşa Hamamı’nda mekanın sesini dinlemeye davet ediyor. Mimarinin dev bir müzik enstrümanına dönüştüğü, bu eşsiz deneyimi kaçırmayın.


Call to Sound” projesinden bahseder misiniz?

Her mekan aslında potansiyel bir müzik enstrümanıdır. Ben de, mimari mekanların kendi rezonant sıklıklarında sesi yankılamalarını sağlamak için insan seslerini kullanıyorum. “Call to Sound”, 2007’den beri sürmekte olan “Rezonans Projesi” isimli serinin son işi ve şu ana kadar rastladığım en eşsiz mimari enstruman olan Kılıç Ali Paşa Hamamı'nda hayat buluyor.


Rezonans serileri nasıl başladı?

Sanırım her zaman içgüdüsel olarak mekanların tonalitelerinin farkındaydım. Küçükken, banyoda şarkı söylerken veya Paris metrosunda dolaşırken, yaşadığımız mekanların kendi harmonileri olduğunu hissediyordum. Sonra Oxford'da okurken, bu fikirleri müzikal kompozisyonlara dönüştürebileceğim meraklı müzisyenlerle tanıştım. Otoparklar, kiliseler, depolar, kanalizasyonlar, galeriler ve en son da müzeler olmak üzere bir çok mekanda projeler gerçekleşti.


Kılıç Ali Paşa Hamamı’nı seçmenizde yönlendirici faktörler nelerdi?

En uygun mekanı bulmak için tüm İstanbul'u dolaştım. Farklı mimari mekanları dinledim. Kılıç Ali Paşa Hamamı’na girip akustiği duyduğum anda kararımı vermiştim. Seçimimde, mekanın sertliği, geometrisi ve tarihi etkili oldu. Burada, taşlar güçlü bir yankı sağlarken, mekanın geometrisi, kendine has, özel bir harmoni yaratıyor. Binanın tarihçesi ise; geçmişten bugüne içeride yaşam bulmuş tüm sesler arasında bağ kuruyor.


İstanbul’un sesini tarif eder misiniz?

İstanbul’un sesi, sürekli bir akışı ve değişimi temsil ediyor. Yine de, bu şehirde yüzyıllardır değişmeyen tek ses tarihi mekanların sesidir. Bu mimariler korunduğu sürece, kendilerine özgü harmonileri de değişmeyecektir.


İrem Konukçu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.