Zemberekkuşu nasıl bir kuştur? Neye benzer, uçabilir mi, göçebilir mi? Zemberekkuşu'nun neye benzediğini kimse bilmez; yalnızca "ki ki ki" şeklindeki ötüşüyle dünyanın zembereğini kurduğu iddia edilir; Toru Okada tarafından. Tokyo'da yaşayan, ev adamı...


Girişi ve çıkışı olmayan sokağa ne denir? Çıkmaz sokakların bile en azından bir tarafı açıktır... O zaman bu girmez ve çıkmaz bir sokaktır; ki böyle bir sokağı kim ne yapsın?


Susuz kuyular ne işe yararlar? İçine girip o nemli karanlıkta, tek başına, kendi bedenini bile algılayamazken oturup düşünmeye, paralel gerçekliklere seyahat etmeye değil herhalde; ya da öyle mi?


Kayınbiraderinizin adını taşıyan kediniz bir gün hiç iz bırakmadan yok olsa ve karınız onun bulunması için bir medyuma başvursa, medyumun (ismini yunanistan'ın bir adasından alan kardeşi) sizinle rüyanızda sevişse; sonra karınız da kediniz gibi ortadan kaybolsa ne yaparsınız?



Girmez çıkmaz bir sokakta, perili olduğu söylenen bir evin bahçesinde önce kedisini sonra da karısını arar Toru Okada. O sırada 16 yaşındaki perukacı filozof May Kasahara ile tanışır ve daha birçok ilginç insanla... Bir çok ilginç olay geçer başından. Toru Okada sıradan bir adamdır; ama sıradan olmayan şeyler yapar... Olayları akışına bırakır. Beysbol sopalı bir adamla dövüşür, eski bir askerle tanışır ve onun canlı canlı derisi yüzülen insalara dair anılarını dinler, çok şık giyinen bir anne oğulun himayesine girer bir süre, bir kaç kere ölümden döner ve karısının kayboluşunun ardındaki sırrı arayıp durur; inancını kaybetmez... Dünyanın en çirkin adamıyla tanışır, kedisi eve geri döner ama kuyruğu eskisi gibi yamuk değildir ve hatta bir sabah yüzünde mavi bir lekeyle uyanır ve bunların hiç birini gereğinden fazla büyütmez Toru Okada...


738 sayfa süren bu kitabın temposu hiç düşmüyor; sonuna kadar merak etmeye devam ediyor insan ve her halukarda çok eğleniyor... İyiyle kötünün savaşının Murakami'ce anlatımı denebilir tek cümleyle... Ama bu Murakami nasıl bir adam ki bu kadar alengirli bir hikayeyi, bu kadar ilginç karakteri, böylesine sağlam bir kurguda ve sade bir dilde birleştirmiş ve daha önce de söylediğim gibi hiç büyük büyük konuşmadan öyle ince dersler vererek anlatmış... Japonya'nın geçen yüzyılda girdii her savaştan insan hikayeleri gibi hayvanlar aleminin de rolü oldukça büyük hikayede. Şahane bir kitap; bir yazarla tanışmak böyle bir şey olsa gerek... şimdi diğer kitaplarına dair kocaman bir merak var içimde...


Kitaptan bazı cümleler:


* Sorun neyin doğru olduğunu bilmekte değil. Gerçek bir kaç katmandan oluşur. Bu gerçekte beni öldürmeye niyetli olabilirsin ve ötekinde bunu yapmayı hi. istemedin. Sorun senin hangi gerçeği seçeceğin ve benim hangisini anladığımı bilmek.


* İnsanlar eğer sonsuza kadar yaşayıp hiç ölmeselerdi; hep bu dünyada sağlıklı ve yaşlanmadan kalabilselerdi gene de düşünmek için bu kadar kafa patlatırlar mıydı? ölüm olmasaydı eğer bu düşünceler, bu karmaşık kavramlar var olurlar mıydı?


* Hayaller adet görme gibidir; gelince gelir. Kapıda karşılayıp: "Üzgünüm şu anda müsait değilim, sonra gelin." diyemezsin.


*Kendimi ne kadar az düşünürsem merkezime o kadar yaklaşıyorum...


Haruki Murakami - Zemberekkuşu'nun Güncesi - Doğan Kitap


Damla Çeliktaban

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.