Geçen hafta MOMA New York’tan bir mesaj aldık: “Dünya Kadınlar Eşitlik Günü”. Bizde? Ses seda yok! Ne yapalım? Az sonra eşitleniriz. Ya da hiç eşitlenmeyelim. Kadınlar doğrudan öne geçsin! Daha iyi olacağı kesin... Yavuz’dan ırak, son Mısır seferimden bir hikâye sunuyorum. İçinde sayısız ders dolu hikâyecik var... Okumasını bilene...


Luxor, çöl ortasına yerleşmiş bir şehir. Nil Nehri tarafından ikiye ayrılıyor. Tarihin en önemli şehirlerinden birisi burası. Eski ismi Thebe. Thebe’nin doğu kısmı yaşayanların, batısı ölülerin.


Thebe’liler yaşamlarının bir yolculuk olduğuna iman ediyorlardı. 3500 yıl önce. Firavunlar da bu imanın merkezi ve parçasıydı. Firavun güneşin oğlu değil miydi? Yağmurdan, Nil Nehri’nin bereketinden sorumluydu. Tanrısal gerçek ve düzen: “maat” için oradaydı. Babadan oğula geçen bir iktidar. Erkekler arasında. Bir istisna dışında:


III. Thutmosis tahta geçecekken yerini Firavun Maatkare aldı. Diğer ismiyle annesi Hatşepsut. “Kadınların birincisi”. Taht sıfatı: “Adalet ve yaşam kuvveti, Re” olan Hatşepsut. Nil’de yaşamış olan en kudretli kadın. Kocası II. Thutmosis’in ölümünden sonra 20 yıl Mısır’ın hâkimi oldu.


Ne yazık geriye iz kalmadı. Efsanevi Hatşepsut’un oğlu iktidara geçer geçmez annesinin ismi ve resmi olan her şeyi ortadan kaldırttı: Yakıldı, kazındı. İzi bırakılmadı. Günümüzde arkeoloji ekipleri Hatşepsut’un peşinde... Polonyalılar Deir el Bahari’deki “tapınak”, Fransızlar Karmak’taki “kırmızı mekân”, Amerikalılar ise Medinet Habu’daki “küçük Amun Tapınağı’nda”. Hatşepsut’la, firavun olmak için cinsiyetini bir kenara bırakan bu antik çağ güzeliyle “konuşmaya” uğraşılıyor.


Araştırılan mimari eserlerin en anlamlısı, Nil’in batı kıyısındaki “Tapınak”. Bir ziynet; mimarlık tarihinin en etkileyici birkaç eserinden... Müellifi de biliniyor: Başmimar Senenmut. Peki ama yaptıran?




Hatşepsut nasıl iktidara geldi?

Eski Mısır’da tahtın ailede kalması için kardeş evliliği kabul görüyordu: Hatşepsut, üvey kardeşi II. Thutmosis’le evlendi. Theb Mısır’ın başkenti oldu. Mahalli tanrı Amun ise Nil’deki 500 tanrının içindeki en önemlisiydi. İktidarlarını perçinlemek isteyen 18. Hanedan mensupları “Tanrıların Tapınakları” ile “Mezarları” ayırdılar. Yeni tapınaklar Nil kıyısındaki verimli arazinin bitip çölün başladığı alana yapılıyordu: Ölüler diyarından çıkıp da firavunun güç alanına giren tapınaklarda dua edenler aynı zamanda firavuna da iman etmeye başlamışlardı.


Bir adım daha attı Hatşepsut: “Babam Amun” dedi. Tanrısal üretilişini kendi tapınağına çizdirtti. O bir efsane olmuştu. Tapınağı için seçtiği kireç taşlı yamaç yüzünü batıya dönmüş üç katlı teraslı mimari için birebirdi. Eski Mısırlıların “Djeser Djeseru/ Kutsalların En Kutsalı” diye adlandırdıkları yer hiçbir açıdan tesadüfi değildi. Tapınağın ardındaki büyük kayanın arkası “Yeni İmparatorluk Firavunları’nın” gömüldüğü vadiye açılıyordu. Hatşepsut “o tarafla bu tarafın” arasına “yaşamla ölümün eşiğine” yerleşmişti.


Tapınakta, Hatşepsut ve dünyevi babası I. Thutmosis’in, adak mahalleri, koruyucu tanrıça Hathor, ölüm tanrısı Anubis ve güneş tanrısı Re’ye adanmış salonlar vardı. Ana mekân Amun’a ayrılmıştı. Kuzey salonunun rölyefleri ise Hatşepsut’u anlatıyordu. “Ben firavunum. Amun’un kızıyım. Onun tarafından Mısır’ın çifte tacını taşımam belirlendi. Benim, Firavun Maatkare’nin...”


Rölyefler Amun’u 12 tanrıça eşliğinde gösteriyordu: “Bir prensesin babası olmak istiyorum. Mısır’ı o yönetecek”. Takibeden duvarlarda Kraliçe Ahmose uyumada... Amun ona kocası I. Thutmosis’in vücudunda yaklaşıyor. Sonrası? Doğan Hatşepsut tanrılara gösterilmekte... Çıplak olarak. Ama kız değil. “Oğlan”.


Hatşepsut Firavun olmaya nasıl karar verdi? Ne için cinsiyetini değiştirdi? Rahipler ona ne için direnmediler? Evliliği sırasında Hatşepsut örnek eş ve anne idi. Tasvirlerde arkada ve mütevazı. Kocasının ölümünü takiben iktidara hırslanmış olmalı. Hatşepsut’un destekçileri biliniyor. Tüm kraliçeler gibi bir sıfatı vardı: “Amun’un eşi” Böylelikle ruhban sınıfıyla yakın ilişki kurmuştu. Bu dialog olmaksızın iktidar girişimi nakıs teşebbüs olarak kalırdı. Tacı ele geçirişini takiben ilişkilerini ne denli mahirce yürüttüğü de biliniyor. Kraliçe önceleri dişi firavun olarak göğüsleri ve elbisesiyle gözükürken, adım adım “resmi resim’e” uydu: Önce elbiseyi attı. Firavun’un “pilili eteğini” giydi. Göğüsler kayboldu. Hatlar sertleşti, omuzlar genişledi. Son adım olarak firavunun takma sakalını da taktı. Kurulu düzen Mısır’ı yöneten kadını bir erkeğe dönüştürmüştü...


Güney Salonu rölyefleri ise Hatşepsut Dönemi’nin en parlak başarısını resmediyor: MÖ 1470’te beş gemilik bir filonun Afrika’nın ucundaki efsanevi Punt Ülkesi’ne seferi anlatılıyor. Somali ya da Eritre civarındaki Punt ve Mısır arasında ticaret vardı: Altın, kıymetli taşlar, fildişi... Deir el Bahari tasvir - leri, zamanın Afrika’sını anlatan veriler. Punt’un kralı Parehu’yu da resmediyor. Mesaj açık: Hatşep - sut zamanında ülke zenginleşmiştir. Tanrıların ihsan ve bereketi Mısır’ın üzerine yağmaktadır. Dönemin 3 milyonluk nüfusu refah içindedir. Kimsenin firavu - nun cinsiyeti ile uğraştığı yoktur. Peki Hatşepsut’a ne oldu? Bilemiyoruz. Carter mezarını buldu. Ama ceset yoktu. Ceset bulunamadığı için nasıl öldüğünü de kestiremiyoruz. Oğlu III. Thutmosis inanılmaz bir nefretle her yerdeki Hatşepsut isim, tasvir ve heykellerini yok ettirdi. Kadını tarihten silmek istiyordu . Güzel kadınların yaşadığı Nil yatağı, hırs ve iktidarın yaşamına da tanık olmuştu. Aralarındaki birinci: “Hatşepsut’unkine...”



Ali Esad Göksel

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.