“Kesin olan tek şey varsa, o da hiçbir şeyin kesin olmadığıdır” demişler ama Gargamel’i tanıdıktan sonra neredeyse bu afili kelamın palavra olduğuna inanacağım. Her seferinde şüpheyle yaklaşıyorum söylediklerine, ama ne derse kesinkes doğru çıkıyor. Kulağı delikmiş. Herkesin delik... Nerelerde dolaşır, kimlerle konuşur hiçbir fikrim yok. Sadece arada sırada bana biraz borç takar hergele, bildiğim o kadar. Ama gelir pat diye bir şey söyler “Yok yaa” dersiniz. Bakarsınız ertesi gün dediği olmuş. “Arda’yla Sinem barışacak” dedi barıştılar. “Saffet Ulusoy’la Özlem Avşar’ın düğününe gidecekler” dedi, gittiler... Dün de geldi, o gece neler olmuş onu anlattı önce...




Arda çok neşeliymiş


Çırağan Sarayı’ndaki düğün mekânı Tuvana Büyükçınar ve A46 ekibi tarafından ‘Bir Kış Masalı’ konseptinde adeta baştan yaratılmış. Her taraf ahşap panellerle kaplanıp mekân 360 derecelik panoramik görsellerle harikalar diyarına dönüştürmüş. Kısaca A46’cılar, saray içinde saray kurmuş o gece. Arda Turan ise başka bir âlemmiş o gece. Haluk Ulusoy’un masasından beyaz peçeteyi kapıp halay çekmekler mi istersiniz, dans etmekler mi... Hatta bir ara mikrofonu eline alıp Demet Akalın’la Alişan’ın düet yaptığı ‘Melekler İmza Topluyor’ şarkısını bile söylemiş. Sonra Serdar Ortaç’ın sahneye çıktığını anlattı Gargamel, Şahan Gökbakar’ın Halil Sezai taklidiyle ortalığı nasıl kırıp geçirdiğini de...




Tüm bunlar olurken Fatih Hoca’yla Arda’nın koyu muhabbeti de kaçmamış oradakilerin gözünden. Terim “Hocam UEFA kupasını kucaklamak ayrı bir keyifmiş. Bunu Türkiye’ye siz yıllar önce yaşattınız” diyen Arda’ya “Bu kadar kısa zamanda Atletico Madrid gibi takıma adapte olman kolay iş değil. Umarım bir gün yalnız futbolcu olarak değil, teknik adam olarak da kaldırırsın bu tür kupaları” demiş.




Nikaha Sinem rotarı


Bütün bunları sabırla dinledikten sonra “Oğlum” dedim; “Yarın gazeteler yazacak hepsini. Yeni bir şey yok mu?” “Olmaz mı!” dedi sırıtarak; “İlk kez sana söylüyorum, sakın kimseye anlatma.” “Tamam” dedim, olmayan bıyıklarımın altından gülerek “Merak etme, sadece bende kalacak.” Saf çocuk! Düğünden saatler önce otele gelen Arda, damadın en yakın arkadaşlarından biri olarak Saffet Bey’in odasında yerini almış. Sinem’le birlikte gelmemesinin sebebi de Arda’nın arkadaşını bu mutlu ve heyecanlı gününde bir an bile yalnız bırakmamayı istemesi olsa gerek. Neredeyse herkesten önce otelde olan Arda, şahit olarak


oturacağı nikâh masasında olması gerektiği an ortadan kaybolunca milleti bir merak sarmış.


Ama kısa sürede çıkmış ortaya Arda’nın kayıplara karışmasının sebebi... Meğer nikâhın kıyılma vakti geldiğinde yeni barıştığı sevgilisi Sinem Kobal’ın da otele giriş yaptığı haberi uçmuş Arda’nın kulağına. Arda da tam bir centilmen beyefendi olarak dostu Saffet ve güzel gelin Özlem’in nikâh masasından kalkıp müstakbel gelin Sinem’i karşılamaya gitmiş. Hal böyle olunca tabii nikâh da ancak kısa bir rötarın ardından kıyılabilmiş.




Sinem’i kızdıran olay


Efendim, Gargamel’in anlattığı bir başka olay da düğün öncesi yaşanmış. Bizim David’le Victoria çifti (Arda’yla Sinem’i kastediyoruz herhalde, benzetme yaptık) ayrıldıklarını ilan ettikleri günlerde, yerli Victoria Sinem, Tuvana Büyükçınar’a gitmiş, düğünde giymek için bir elbise beğenmiş ve ayırtmış. Sonra tek başına törene gidip gitmemekte kararsız kalmış. Bu arada Arda’yla barışınca hemen Tuvana’ya koşmuş, elbisesini almak için. Ama o da ne? Bir bakıyor ki, o gelmeyince Tuvana, elbiseyi aynı düğüne gidecek olan ünlü bir gazeteci çiftin kızına satmış. Çok bozulmuş tabii Sinem. ‘Önce ben ayırtmıştım” demiş, aynısından almak için ısrar etmiş ama ünlü modacı ikisinin pişti olmaması için vermemiş elbiseyi. Tartışmışlar ama sonunda olay tatlıya bağlanmış, Sinem de bir başka elbise almış. Bizim yerli Victoria sinirlenmekte haklı biraz gibi geldi bana, ama neyse yorumu size bırakayım.




Prenses ihtiyaçtan modellik yapıyormuş


Madem ki ortaya karışık bir sofra kuruyoruz sizlere tatlı niyetine de gençlik yıllarımın dünya tatlısı Monaco Prensesi Caroline’in annesi gibi güzel kızı Charlotte Casiraghi’den bahsedeyim önce. Charlotte’un Gucci için modellik yaptığını duymayan kalmadı. Kız hem güzel, hem ünlü, hem prenses; keyfinin istediğini yapar tabii... Ama geçen gün Fransız magazin gazetecisi Stephane Bern’ün New York Times’a yaptığı bir açıklama Charlotte’un bu iş için hiç de gönüllü olmadığını ortaya koydu. Bern’e göre ‘küçük prenses’ modellikle hiç ilgilenmiyormuş, hatta bu iş için fazla akıllıymış. Meğer Charlotte atları için model olmuş. Yanlış duymadınız, bilindiği gibi Charlotte çok başarılı bir binici. Uluslar arası yarışmalara katılıyor, dereceler alıyor. Ama bu çok masraflı bir merak. Atları bir gün Dubai’ye, ertesi gün İspanya’ya götür, yemini, suyunu ver, seyisini tut... Kızın derdi (!) çok anlaşılan. Bu yüzden de masrafları karşılamak için modelliğe başlamış Charlotte. Gucci’nin bol sıfırlı çekleriyle ancak geçinebiliyormuş.


Hazırlayan: İzzet Çapa

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.