Bir yandan “Bu sıcakları nasıl atlatacağım?” diye düşünüyorum, bir yandan da “Şortla iş toplantısına gidersem deli gözüyle bakarlar mı bana?” diye... O sırada kapı çaldı. Belki sonbahar gelmiştir diye hevesle koltuğumdan fırladım ama maalesef kapıdaki kurye “İzzet Bey siz misiniz?” diye sordu terini silerken... “Galiba benim” dedim elime bir zarf tutuştururken... “Gargara Bey’den size” dedi kurye. Adam kafa buluyor sandım ama zarfın üzerine bakınca anladım. Böyle isim mi olur be Gargamel!


“Merak kediyi öldürür, beni yaşatır”



Neyse efendim, zarfı açtım, içinde tek bir sayfa... Üzerinde de kısa bir not: “Açıkhava Tiyatrosu’nun önüne gel. Çok önemli!” Aldım elime telefonu, çevirdim Gargamel’in numarasını. Bu kadar işin gücün arasında bir de James Bond’culuk oynuyor hergele! İyi bir fırçayı hak etmişti. Telefonu kapalı... Bizimki yerin dibine girse telefonunu kapatmaz. “Merak kediyi öldürür ama İzzet’i yaşatır” dedim, gittim Açıkhava’ya...


Baktım Gargamel bir köşede bekliyor. Gömleğinin yakalarını kaldırmış, sanki gömlek değil pardösü... “Ne bu ucuz casus filmleri numaraları? Ne diye kaldırdın getirdin beni evden? Telefonun da kapalı” diye başladım saydırmaya. “Arayacaktım ama senin Rin Tin Tin bugünlerde onunla ilgilenmiyorsun diye kıskançlıktan telefonumu kaptı ve kayboldu. Çok bomba haberim vardı ama bir türlü ulaştıramadım sana itoğlu it yüzünden...”


Açıkhava konseri olaylı başlamış

‘Bomba haber’ lafını duyunca biraz yumuşadım, çünkü bizimkinde her şey olur ama kurusıkı haber olmaz. “Anlat bakalım neymiş bomba?” dedim. Gargamel eliyle Açıkhava Tiyatrosu’nu göstererek, “Her şey burada başladı” diye fısıldadı.


Bildiğiniz gibi geçenlerde sevgili Sezen Aksu Açıkhava’da muhteşem bir konserle hayranlarıyla buluştu. Bizim casus özentisinin anlattığına göre sözü geçen konser hafiften olaylı başlamış. Sezen sahneye çıkıp hepimizi büyülemeden önce kuliste yaşanan ‘soğan krizi’ çözülmeseymiş belki de Minik Serçe o kadar neşeyle çırpamayacakmış kanatlarını. Yanlış okumadınız... Soğan krizi dediysek, soğan krizi! Gelin açıklamasını da yapalım, aklınız soğanda kalmasın.


Ses tellerini açıyormuş

Gargara Bey’in duyduğuna göre Sezen konser öncesi soğansız masaya oturmazmış. Soğanın ses tellerine iyi geldiğini düşünüyormuş. Bunca yıldır nasıl pırıl pırıl şarkı söylediğine bakılırsa haksız da değil! Gelelim Sezen’in konser öncesi beslenmesinin diğer sırlarına... Ağırlıklı olarak meyve var. Ananas, çilek ve elma da olurmuş hep kulisinde.


Denen o ki sahne öncesi zaman zaman bir puro ya da sigara tellendirirmiş. Bunların da ses tellerini açtığına inanıyor Aksu... Sahneye çıkmadan önce ve sahneden indikten hemen sonra da diyet kolası hazır olurmuş. Bunun kan şekerine iyi geldiğine inanırmış Sezen. İster koladan alsın ister başka içeceklerden kafeinin de zekâsını kıvrak, vücudunu dinamik yaptığına inanırmış. Bir tek buraya aklım basmadı. Kıvrak zekâ ve dinamik vücut için kafeine mi ihtiyacı var Sezen’in? Kız zaten bunlara doğuştan sahip. Neyse efendim, konser sonrası da mutlaka kokteyl sosis olmalıymış sofrasında ve yanında yine soğan tabii ki...


Kriz ucuz atlatılmış

O malum gece, bu listedekilerin biri dışında tümü hazırmış Sezen için. Eksik olan soğan... Kulisi bir panik sarmış ki sormayın. Gecenin o saatinde soğanı kim nereden bulur? Gidip komşudan isteyecek halleri yok ya? Bir sivri zekâlının aklına yakındaki restoranlardan birine gitmek gelmiş. Sayesinde ‘soğan krizi’ ucuz atlatılmış ve Sezen olan bitenden habersiz sahne almış.


Mithat Can’dan annesine tam destek

Geçiyorum Sezen cephesinden bir başka habere... Bilindiği üzere birkaç senedir ‘Kök’ adlı albümü için çalışıyor adı ‘minik’ etkisi büyük ‘serçe’miz. Bu yeni albüm ‘Işık Doğudan Yükselir’ kalibresinde ve hiçbir ticari kaygı güdülmeden hazırlanıyormuş. Tabii Van Gogh da eserlerini yüzlerce milyon dolara satılacağını düşünmeden yapmıştı ama sonuç ortada.


Neyse efendim, ‘Kök’ için yeni albüm çalışmalarını sürdüren Mithat Can da kolları sıvamış. Annesine tam destek veren hayırlı evlat, biraz Justin Timberlake biraz da Maroon 5 havasındaki yeni albümü için de ‘ana serçe’den yardım alıyormuş. Mithat Can biraz pop biraz rock havasında karşımıza çıkmaya hazırlanırken, Sezen daha da evrensel boyutlara taşıyacakmış bu son yapıtını. Belki duymuşsunuzdur bir rivayete göre ‘Sarı Gelin’ türküsünü Ermenice söyleyecek olan Aksu, India Arie’den sonra belki o çok güzel ti’ye aldığı Madonna’yla bir düet bile yapar yeni albümünde... “Bu kadar mı?” diye sordum, “Daha ne olsun abi?” dedi Gargamel. “Doğru” dedim, “Daha ne olsun? Haydi sen yoluna ben yoluma! Bir daha da telefonunu itlere kaptırma...”


Sezen’den yeni dizi senaryosu

“Oğlum” dedim Gargamel’e, “Soğanı kırdın afiyetle yedik de, bunun yanına bir bulgur, bir şey hazırlasaydın ya!” “Olmaz mı abi” dedi Gargamel, “Hem de en âlâsından hazırladım...” Bizimkinin kulağı delik, taa Ege kıyılarından Sezen haberleri vermeye devam etti.


Efendim ben bu satırları yazarken Sezen Gündoğan’daki yazlık evinde kafasını dinliyor muhtemelen ve büyük olasılıkla o da bir şeyler karalıyor. “Eee Sezen Aksu bu; şarkılar, şiirler yazıyordur. Ne var bunda?” diyenlere ben de “Dedikoduyu görmeden dudaklarınızı sıvamayın” diyorum. Çünkü denen o ki, Sezen bir dizi senaryosu yazıyormuş. Kendisine bunun doğru olup olmadığını soranlara da ne “Evet” ne de “Hayır” diyormuş. Ben cevabın evet olduğunu ümit ediyorum.


Haber: İzzet Çapa

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.