Arap kızı da damdan bakmıyor ama nasıl bir yağmur yağıyor anlatamam. Arabadan inip eve girene kadar ıslanmadık yerim kalmadı. Asansöre binip benim kata yaklaşırken garip kokular gelmeye başladı. Kapının önüne gelince bir baktım neredeyse anahtar deliğinden fışkıracaklar. Yanlış anlaşılmasın, öyle kötü bir şey değil ama garip bir koku. İçeri girip mutfağa koştum. Tahmin ettiğiniz gibi Gargamel yine işbaşında. Mutfağın bir köşesine kocaman bir kara tahta koymuş, önüne renkli tebeşirler dizmiş. Masanın üzerinde çeşit çeşit kaplar... Ocakta da o garip kokan nesne pişiyor. Yemek mi yapıyor, kimya deneyi mi anlamadım. Ama korkulacak bir durum olmadığı ortada.


İçeriye girdiğimi görünce “Sabah söyledim sana yağmur yağacak diye; ‘hava günlük güneşlik’ diye dalga geçtin” dedi... “Bırak oğlum bu ağızları” dedim “Yok romatizma ağrıları tutmuş da, yağmur gelecekmiş filan... Şehir efsanesi bunlar”.


Gargamel’den al haberi!

Ciddi bir ifadeyle “Şehir efsanesi değil. Yağmur nem getirir. Nem de romatizmayı azdırır. Bu yüzden romatizman varsa nemden kaçacaksın” demez mi... Şimdi de doktor kesildi mübarek... Hiç yüz vermedim “Bu meret ne arıyor burada?” diye kara tahtayı gösterdim. “Çalışmalarıma yardımcı oluyor” dedi ve eline tebeşiri alarak bütün sinirlerimi ayağa kaldıran gıcırtılarla bir şeyler yazmaya başladı: "Ankilozan spondilit, Romatoid artrit, Sistemik lupus..." "Ne lan bunlar" dedim giderek kabalaşarak.


“Ankilozan spondilit erkeklerde, diğer ikisi kadınlarda görülür” diye devam etti bir tıp profesörü gibi. “Romatizmanın tam 200 ayrı çeşidi vardır...” Mesele anlaşılmıştı, bizimki şimdi de romatizma uzmanı kesilmiş... “Peki o masanın üzerindekiler, ocakta pişen ne? Yeni bir ilaç mı icat ediyorsun” diye sorma gafletinde bulundum. Hor görürcesine baktı: “Isırgan otu o... Romatizmaya birebir. İçinde bol C vitamini vardır. Romatizmayı tedavi için ayrıca Omega 3 içeren balık, yumurta, ceviz, keten tohumu ve semizotu tüketmelisin...” Sabrım tükeniyordu... “Bütün bunları neden anlatıyorsun” diye hırladım. “Saçma salak dedikodular yerine belki bunları yazarsın da okurları bilgilendirirsin” dedi... “Bu kadar uğraşacağına yok mu bunun bir ilacı, onu söyle bari” diye yelkenleri suya indirdim. “Var tabii zaten Sultan da o ilacın yüzü olmuş...” “Bulmaca gibi konuşmaya devam edersen şaplağı yersin” deyince çözüldü...


Gargamel’in ‘Sultan’ dediği, Türkan Şoray’mış. Türkan Hanım artık izleyicileriyle hasretini reklam yoluyla giderecekmiş... Bu ülkedeki herkes gibi Şoray’ın benim gönlümde de apayrı bir yeri vardır. Neyse, Sultan’ın hayranlarına verdik müjdeyi. Bizim Gargamel’in doktorluğa merak sarmasından da anlamışsınızdır... Bir romatizma ilacının reklam yüzü olmuş Türkan Sultan. O anlatmaya devam etti, ben dalıp gittim. Aklıma çok sevdiğim bir başka yıldız geldi: ‘Kızım Olmadan Asla’ filminin Oscar’lı ‘fıstığı’ Sally Field da ABD’de kemik erimesini engelleyen Boniva adlı ilacın yüzü olmuştu. Bu harika kadınlar ‘olgunlaşınca’ hastalıklara da ilaç gibi gelir diye düşünmeden edemiyor insan.


Haber: İzzet Çapa

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.