Yaz sezonu olunca ister istemez Bodrum’u yazmak geliyor içimden. Çünkü şunun şurasında bir ay sonra Bodrum mevsimi bitecek. O zaman tekrar İstanbul’u yazmaya devam ederiz. Peki Bodrum’da bu sene kim çok iyi iş yapıyor, kimler iyi, kimler kötü, en çok hangi mekân adından söz ettirdi, hepsine şöyle bir göz atalım. Bu sene Bodrum’da şüphesiz adından en sıkça söz ettiren isim Maça Kızı’nın sahibi Sahir Erozan oldu. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, 5 misafiri ve 30 kişilik koruma grubunu ağırladı Maça Kızı’nda. Nazarbayev, yemek için ödediği 34 bin lirayla gündeme gelmişti.




Yunan adalarında fiyat bizim yarımız!


Yakın bir arkadaşım olan Steve Amerika’da yaşıyor. Çok zengin bir ailenin oğlu. Yunanistan’dan Amerika’ya gitmişler. O yüzden her sene önce Yunanistan, sonra Bodrum, ardından tekrar New York’a dönerler. Yunan adalarının ucuzluğunu anlata anlata bitiremez. Bir kere “Bodrum’da yabancı turisti kazıklıyorlar, sen bana yer ayarlasana” diye ricada bulunmuştu. Ben de ayarladım. Otele yerleştikten sonra beni aradı. “Yine her şey çok pahalı” diye söylenmeye başlayınca; ben de “Burada sadece sizi kazıklamıyorlar, aynı parayı biz de ödüyoruz” dedim. Steve yabancı olduğu için onu kazıkladıklarını düşünüyor, oysa ki yerli-yabancı bütün müşteriler aynı parayı veriyor. “Yunan adalarından gelip Bodrum’da tatil yapmaya kalkışanın vay haline!” demekten başka bir söz bulamıyorum. Çünkü Yunan adalarında bizim yarı fiyatımıza hizmet veriyorlar, ambiyans desen bizimkilere bin basar. Yunan adalarına dünyanın her yerinden turist geliyor. Herkes eğlenmenin ve o günün keyfini çıkarmanın derdinde. Bizde öyle mi? Ben açıkçası hiç sanmıyorum. Bazıları bu işlere canak tutuyor. “Bodrum böyle bir yer. Kiralarımız çok yüksek. Biz ne yapalım?” diye diye yıllardır milleti sömürdüler. Bodrum havaalanına inenlere bir baksınlar. Hangisi Bodrum’da tüketim yapıyor. 15 kişi toplanıp Yunan adalarına gidiyor, yiyip içip tekrar geri dönüp tekneyi Türkbükü açıklarına bağlıyorlar ya da başka yere... Bodrum yazları neredeyse 1.5 milyon nüfusa ulaşıyor. Ama çoğu mekân iş yapmıyor. Niye mi? Çünkü insanlar kendini gösterecekleri mekânlara gidiyor. Daha çok ekonomik durumu iyi olmayanlar kendini iyi göstermek için böyle yerlere gidiyor. Ekonomik durumu iyi olanlar ise “Kimse beni böyle yerlerde görmesin” diye adalara kaçıyor. Yani kendi zenginlerimiz başka yerlere gidiyor. Ne idüğü belirsiz insanlar ortada cirit atıyor. Kimse de çıkıp “Bu insanlar neden kaçıyor ya da sezonu niye altı aya çıkaramıyoruz?” diyemiyor.




Türkiye yeme-içme konusunda pahalı!


Bodrum’da bir kişinin lüks bir mekânda ödediği parayla neredeyse mekâna ortak olabilirsiniz.Bazen Araplar en pahalısından 50 tane şampanya patlatıyor, mekândan 50 bin Euro hesap ödeyerek çıkıyorlar. Artık partide kopmuş; içmek amaçlı değil şov yapıyorlar. Mesela bazı kulüplerde de garson daha masaya oturmadan ne içeceğinizi soruyor. Ona göre size yer veriyor. En son Cannes Film Festivali’nde Michelin yıldızlı Eden Roc’ta yemek yemiştik. 15 kişi şampanya, tatlı, şarap, yemek derken toplam iki bin Euro hesap geldi. Üstelik hemen yanımdaki Robert De Niro, Salma Hayek, Bar Rafaeli gibi dünyaca tanınmış isimlerle aynı havayı teneffüs ediyorduk. Sonuç, Türkiye yeme-içme konusunda çok pahalı. İyi bir restoranda kişi başı 400 TL hesap geliyor. Derme çatma bir balıkçı bile 200 TL fiks para alıyor. Bir porsiyon suşi 70 TL. Ne oluyor arkadaşlar! Mekân sahibi arkadaşlar! Hepiniz yalı, özel uçak almaya yemin mi ettiniz?




Hazırlayan: Tayfun Topal





Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.