Her şey harika başlamıştı... Yazdan kalma bir sonbahar sabahı... Bizim Gargamel ilk defa akıllıca bir şey söylemiş; “Gel yürüyüşe çıkalım abi, Belgrad Ormanları’na kadar uzanır, doğa ile iç içe oluruz” demişti. Çektik eşofmanları üzerimize, tuttuk ormanın yolunu... Küçükten beri orman deyince aklıma hep ayı gelirdi. Ne güzel bir yer halbuki... Kızıldan yeşile dönen ağaçlar, yerlerde sonbahar yaprakları... “Her sonbahar gelişiiiinde, sarııı sarııı yapraklarla” diye rahmetli Yıldırım Gürses’in şarkısını mırıldanıyordum da, gerisi gelmedi aklıma sözlerin!


Neyse efendim, yürü Allah yürü bitmiyor orman. Bizim ki dağ keçisi gibi almış başını gidiyor. Nefes nefese, dilim bir karış dışarı çıkmış halde çöktüm kaldım sonunda... Baktı ki bende pil bitti, Garga da gelip oturdu yanıma. Hiçbir şey olmamış gibi keyifle derin derin havayı soluduktan sonra, “Şu çimenin kokusunu alabiliyor musun” dedi. “Başlarım şimdi senin kokuna” demeye fırsat kalmadan, “Taşın, camın neden kokusu yoktur biliyor musun?” diye devam etti sanki çok merak ediyormuşum gibi; “Çünkü bunlar buharlaşmaz. Koku, havadaki kimyasal zerreciklerin buharlaşmasından meydana gelir...” “Bana Google ayakları atma” diye terslendim, sonra aklıma geldi “Senin ayakların buharlaşıyor mu? Bu leş gibi koku nereden geliyor” diye aklım sıra espri bile yaptım. Ama bizimkinin umurunda bile değil, gidip az ileride açmış olan bir yaban gülünü kopardı ve “Eve gidince bundan güzel bir parfüm yapayım bari” dedi.


Kendi parfümünü kendin yap


Parfüm ha... Şimdi ukalalık sırası bana gelmişti. “Parfüm’ü ilk kimler icat etti söyle bakalım” dedim. Elindeki gülün yapraklarını yolarken cevap vermeye tenezzül bile etmedi. Ama ben ısrarlıydım, devam ettim; “16. yüzyılda Fransızlar bulmuşlar. Çünkü sokaklara açılan kanalizasyonlar öyle dayanılmaz bir hal almış ki, bunu bastıracak bir koku icat etmek zorunda kalmışlar.”


Nedense bir hödüğe bakar gibi baktı yüzüme; “Onlar parfümlü eldivenlerdi. Amber ve baharat kokan eldivenleri burunlarına tutarak dolaşırdı ‘kibar’ Fransızlar. Sonra da bu kokuları parfüm olarak çıkardılar...” Derken birden neşesi yerine geldi; “Parfüm yapmak aslında çok kolay biliyor musun” dedi “Oha” diye cevap verdim: “Madem o kadar kolay neden trilyonlar yatırıyor şirketler bu merete...” “O paralar yeni buluşlara harcanıyor. Bak sevgili ağabeycim, kalk eve dönelim sana harika bir ‘Passion’ hazırlayayım. Ama önce bir eczaneye ardından aktara uğrayacağız.” Garip garip baktığımı görünce, “Yok parfümü satın almayacağız... Sadece hammaddelerini alacağız...” dedi. Sonra başladı anlatmaya; 3 damla vanilya yağı, 8 damla gül yağı, 12 damla bergamut yağı, 2 damla gliserin, 100 ml etil alkol alacakmışız. Alkolü siyah bir şişeye ya da kavanoza koyup yağları da ekleyip iyice çalkalayacakmışız. “Serin bir yerde bir hafta dinlendirdikten sonra işte sana Passion” dedi Garga...


Aklım karıştı; “Doğru mu lan” diyorum “Valla doğru abi, yapayım da gör” diyor... Bin an durakladım; “Bu parfüm merakın nereden geliyor” diye sordum... “Ajda kendi adına bir parfüm çıkaracakmış, ben de şimdiden bu konu üzerine incelemelere başladım” demez mi? Anlayacağınız bizimkinin ağzında yine ‘kupkuru’ bir bakla vardı. Başladı anlatmaya...


Süperstar'dan Christmas Konseri

Efendim Ajda Pekkan‘ın bugünlerde beş dakika boş vakti yokmuş, harıl harıl çalışıyormuş Süperstar. İki albüm çalışması almış başını gidiyormuş, bu nedenle günlerinin ve gecelerinin çoğunu stüdyolarda geçiriyormuş. Bunlardan biri Muazzez Abacı ile birlikte hazırladığı düet albümü. Müzik direktörlüğünü Taşkın Sabah’ın yaptığı 10 şarkı, Marşandiz stüdyolarında kaydediliyormuş. Üçer şarkıyı solo olarak seslendirecek iki dev sanatçı, diğer altı parçaya da düet yapacaklarmış.


Bazı şarkıların adını bile fısıldadı Gargamel; ‘Dediler Zamanla Hep’, ‘Arkadaşım Ol Yeter’, ‘Gönül Penceresinden’, ‘Gizli Aşk Bu ’, ‘Sevin Neşelen’. İkinci albüm ise tahmin edebileceğiniz gibi kendi için hazırladığı CD. Vaktinin çoğunu stüdyoda harcıyormuş harcamasına da, ta bii bir de konserden konsere koşuyormuş Süperstar.


Beyonce’ye ve J-Lo’ya rakip olacak

Ama bugünlerde onu en çok heyecanlandıran Kanyon AVM’de vereceği kendi tabiriyle ‘Christmas konseri’ymiş. Bir yandan da Aralık ayındaki bu organizasyonun yabancı şarkılardan oluşan repertuarı ve sahne performansı üzerine çalışıyormuş.


“Asıl bomba haber” dedi Gargamel “Tüm kadınlar artık Ajda gibi kokmaya hazırlansın, çünkü yeni bir parfüm çıkarıyor Süperstar.” Eh, Beyonce’den, Britney Spears’a, Jennifer Lopez’den Lady Gaga’ya kadar herkesin parfümü olur da bizimkinin olmaz mı? Artık Ajda da ‘parfümlü ünlüler’ kervanına katılıyor. Pekkan’ın kokusunun yılbaşından sonra piyasaya sürülmesi ve formülünün yurtdışında hazır lanması planlanıyormuş.



Aklımın almadığı, Ajda’nın bu kadar işi bir arada nasıl kıvırdığı. “Bu kızın hızına ve azmine ulaşmak gerçekten çok güç... Boşuna Ajda Pekkan olmuyor insan dedim Gargamel’e... “Bir de benim gibi yakından görseydin, fıstık gibiydi maşallah” diye beni kıskandırmayı da ihmal etmedi hergele.


Hazırlayan: İzzet Çapa

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.