Görkem Yeltan’ın ödüllerle taçlandırdığı oyunculuğunun dışında bir başka yönü de yazarlığı. 1993’ten bu yana oyunculuk yapan Yeltan, 2001’den bu yana da çocuk kitapları yazıyor. Geçtiğimiz Altın Koza Film Festivali’nde “Eylül” filmindeki performansıyla “en iyi kadın oyuncu” ödülünü alan Yeltan’ın geçtiğimiz haftalarda “Haliç’ten Bulutlar Geçerken” isimli çocuk romanı okurlarla buluştu...


Bir yanda sinema dünyasının yarattığı hayranlar, diğer yanda çocuk okurlar. Benzerliklerini ve sahiciliklerini nasıl anlatırsınız bu iki farklı dünyanın?

Çocuk her zaman daha gerçekçi bence. Seviyorsa sever, biraz sonra unutabilir ama sevgisini göstermekten hiç çekinmez. Acımasız da olabilir sevmediği bir durum karşısında. Çocuklarla yaptığım her işi bu nedenle de çok severim. Oyunculuk yaptığım işlerde de çocuk seyircinin daha gerçekçi olduğunu düşünüyorum. Öte yandan her izleyicinin ayrı bir değeri var elbette. Bu çağda bin bir seçeneğin içinde sizi izlemiş, sizin içinizde bulunduğunuz bir şeye göz atabilecek fırsatı bulmuş. O nedenle her yorum, her değerlendirme çok önemli. Beğenilseniz de beğenilmeseniz de. Fark; var oluş farkı, yaş grupları söz konusu olduğunda.


Neden çocuk edebiyatı?

Yıllardır emek verdiğim, kendimi geliştirmek ve öğrenmek için çok çalıştığım bir alan. Çıkış noktası ise oyunculuğa ve oynadığım çocuk oyunlarına dayanıyor. Onların ne kadar eksik olduğunu görmeme, başka ülkelerdeki örneklere hayranlıkla bakıp, onları incelemeye başlamama...

Çocuklar için yazmak onların dünyasında dolaşmayı da gerektiriyor. Hayal dünyasında dolaşmanın artıları neler?

Çocuklar için yazmıyorum, çocuklarla hayal dünyamda biçimlendirdiklerimi paylaşıyorum. Onlardan öğreniyorum pek çok şeyi hatta abartmış gibi görünmeyeceksem her şeyi. Onları gözlemliyorum, gözlemledikçe de kendi içimdekini hatırlıyorum. Benden önce verilen ürünleri ve dönemimi inceliyorum. Artıları ise hayatımı şekillendirmesi olarak özetlenebilir. Oyunculuk da hayal dünyalarının yansıması. Tek fark benim üretmemiş olmam. Orada uygulayan, diğerinde üretenim. Oyunculuk da uygulama safhasında, kimsenin bilmediği gizli bir üretimi taşıyor bence. Yazılanın, istenilenin dışında o karakteri tamamlamak size düşüyor çünkü.


“Haliç’ten Bulutlar Geçerken”in daha başında her evin kendine özgü kokusundan bahsediliyor. Görkem’in çocukluğunun kokusu nedir hiç aklından çıkmayan? Hangi koku çocukluğuna götürüyor Görkem’i?

Galiba zeytin ağaçlarının, incirin, zeytinyağlı sabunun, kese yoğurdunun, keşin kokusu bir de babaannemin Pereja kolonyasının kokusu en çok.


Kitabın kahramanı Rojin, sarı saçlı yeşil gözlü. kırmızı beyaz kareli paltolu. Büyümeyi bekliyor bir heves. Haliç’i seviyor Rojin bir de denizi gördüğü yerlere gitmeyi. Kavga edenlerin barışması ise en büyük mutluluğu. Bu karaktere can veren Görkem’in çocukluğunu birkaç cümleyle nasıl anlatırız?

Büyümeyi beklerdim ben de. Denizi görünce büyülenirdim, bisiklete binmek, babam gibi yürümek isterdim. İlla sıralamam gerektiğinde hayatımdaki ilk üç kişiyi; önce öğretmenimi sonra babaannemi sonra da annemle babamı severdim. Buna bozulanlar olurdu elbette. Çok şeyi sever ve galiba çok az şeyi sevmezdim, sevmediklerime de muhakkak tepki gösterirdim.


Hangi çocuk kitaplarıyla büyüdünüz? Belki de o kitaplar çocuk edebiyatına yönlendirdi?

Bu alana yönelmemde kitaplardan çok, babamla oynadığımız masal uydurma oyunlarının bana faydası olduğunu düşünüyorum en çok. Evdeki kitap okuma yarışlarımız da etkili olmuştur sanırım.


Çocuk edebiyatına gerekli değer veriliyor mu?

Çocuk edebiyatına ülkemizde gerekli değerin verildiğini düşünmüyorum. Çocuk kitaplarının baskı adetlerini incelemek bile cevabı bulmakta yeterli olacak. Çizerlerimiz ve yazarlarımız yeteri kadar desteklenemiyor ve dünya kalitesini yakalayan kitaplara istediğimiz ya da gerekli olan oranlarda ulaşamıyoruz. Bizden olanları yeterli sayıda, nitelikte üretemediğimiz gibi dünyayı takip etmediğimiz de muhakkak. Küçümsediğimiz işler için “Çocuk işi” diyoruz; zayıf bir müziği “Çocuk şarkısı, çocuk müziği” diye niteleyen bir toplumda yaşıyoruz hâlâ. Çocuk kitapları sadece çocukların okuyacağı kitaplar değildir bence. Çocukların da okuyabileceği kitaplardır. Bu düşünce yapısına gelindiğinden bahsedebilmek de söz konusu değil, hepimizin bildiği gibi.


Ümran Avcı

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.