Elde çamaşır yıkamak kâbus değil de neydi? Nitekim 2 bin kadınla yapılan bir araştırmada kadınlara “Hayatınızı kolaylaştıran buluşlar nelerdir” diye sormuşlar. Alva Fisher’ın 1906’da icat ettiği çamaşır makinesi ilk akla gelen şey olmuş. Türk kadını 62 yıl sonra tanışsa da 1921’de piyasaya çıkan hijyenik ped ankette ikinci, New York’lu Mary Pheps Jacop’ın 1913’te korseyi atıp iki ipek mendille göğüslerini kapatarak icat ettiği sutyen üçüncü en çok akla gelen yanıt. Ariel’in yeni jel deterjan kapsülünün tanıtımı için yaptırdığı araştırmada, ilk 10’a giren diğer ürünler arasında saç düzleştirici, ruj, naylon çorap, saç kurutma makinesi, bulaşık makinesi, epilatör ve bebek bezi yer alıyor.


Firmanın pazarlama müdürüne “Bu soruyu neden sadece kadınlara sordunuz” diye sordum. Oya Canbaş “Türkiye’de deterjan alışverişini daha çok kadınlar yapıyor” dedi. “Bekar yaşayan erkeklerin sayısı artıyor. Yeni ürünümüz bu kesimin de hayatını kolaylaştıracak. Zaten reklam filminde erkek oynuyor ve çamaşır yıkıyor...” Araştırmanın sonuçlarını yorumlamak üzereyse iki ünlü isimle buluştuk. Kızı Melisa’nın doğumundan sonra Umutsuz Ev Kadınları dizisiyle setlere dönüp üç çocuklu Elif karakterini canlandıran Ceyda Düvenci ve çiçeği burnunda anne, moda tasarımcısı Tuvana Büyükçınar anlatıyor...


Ev kadını profili değişiyor, artık sadece ev ve çocukla ilgilenen kadınlar değiller...

Ceyda Düvenci: En zor mesleği icra eden ev kadınlarının eskiden zamanı yoktu. Artık minimum zaman, enerji ve su sarfiyatıyla maksimum sonuç aldığımız bir ev hayatı söz konusu. Evimde kendi düzenimi sağlamak için bir yardımcım ve haftada iki kez gelen başka bir yardımcım daha var. Evdeki kadın üç kadının performansını gösteriyor demektir.

Tuvana Büyükçınar: İşten güçten ve çocuktan vakit bulamadığım için ev kadınlarına göre sosyal hayattan geride kaldığımı hissediyorum. Çok fazla gezip görüyorlar. Ancak bu durum bazen kadınları zorluyor çünkü yarışa giriyorlar.


''Ev kadınları artık kuantum fiziği biliyor''

Ev kadınlarının dışarıdaki hayata katılması, teknolojiyle birlikte mi oldu?

C.D.: Bu sayede kendilerine ayıracak zamanları olduğunu ve bu zamanı nasıl değerlendirebileceklerini fark ettiler. Artık kadınlar çocuklarından çok şey öğreniyor ve onlara yetişebilmek için çaba harcıyorlar. Çocuğun üniversite okuyabilmesi ve para kazanabilmesi için bilinçli bir anneye ihtiyacı var. Artık ev kadınları kuantum fiziği biliyor. Altın günlerindeki konu başlıklarının bile değiştiğini düşünüyorum.


Artık daha da bakımlılar...

T.B.: Çünkü kendilerine değer veriyorlar. Her kadın kendine bakmalı ama bir yerden sonra abartmamak gerek.

C.D.: Her kesim aynı değil. Ev kadınları bu konuda da bilinçli bence. Birçok ev kadını doğradığı sebzenin suyunu yüzüne sürüyor. Medyada gördüğü botokslu kadınlardan kendini ayrıştırıyor. Orta yolu arıyor.


Çalışan kadın olmak da zor. Uzun saatler settesiniz. Nasıl ayrı duruyorsunuz kızınızdan?

C.D.: Üç gün kızımı görememek zor geliyor elbette ama kısa süre önce tanıdığınız kişilere çocuk teslim etmek daha da zor. Anne olunca çocuğunuza müptezel olmaya çok meyilli oluyorsunuz. O zaman kadınlığınız da bitiyor, özel hayatınız da. Oyunculuk ve düzensiz çalışma şartları benim bu yönlerimi törpüledi zira o yola girmeye müsait bir kadındım. Umutsuz Ev Kadınları ilaç gibi geldi. Çok enerjik gidiyorum, kızımı üç gün görmüyorum belki ama gittiğimde çok kaliteli, aşk dolu zamanlar geçiriyorum.

T.B.: Doğumdan sonra Umutsuz Ev Kadınları bana da ilaç gibi geldi. Ceyda’nın oynadığı karaktere bayılıyorum.


Sizin için en parlak 5 buluş nedir?

T.B.: Benim için de birinci çamaşır makinesi. Oğlumdan sonra günde 3 kez çamaşır makinesi çalışıyor. Elbette arkasından bebek bezi ve kadın pedi geliyor. Ama hâlâ Doğu’da kullanmayan kadınlar var, çok üzülüyorum. Sonra da ruj ve ütü geliyor. Ütü benim işimde tasarıma son noktayı koyandır.

C.D.: Çamaşır makinesi vazgeçilmezim. Sonra rimel, çocuk bezi, iç çamaşırı ve kitap.


''New york’ta boynuma sarılıyorlar''

Umutsuz Ev Kadınları Dubai’de de yayınlanıyor ve acayip ilgi görüyor.

C.D.: Sürekli oralardan röportaj talepleri geliyor. Oyuncu arkadaşlarımla beraber gitmeyi çok istiyoruz. Amerika’daki yapımcı firma bizi şimdi Los Angeles’a bekliyor. Sonuçtan çok memnunlar. “Biz orijinalini satamadık, siz peynir ekmek gibi gidiyorsunuz” diyorlar. Fatih Aksoy yeni döndü Los Angeles’tan “Büyük havamız var oralarda” diyor. Yunanistan’da basın ordusuyla karşılaştım. New York’ta müzikal çıkışı Amerikalı oyuncularla fotoğraf çektirmek isterken, Araplar benimle çektirmek istiyordu. Amerikalılar bu ilgiye şaşırdı.


Hazırlayan: Aysun Öz Kaşi

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.