Tam 42 kilometreyi koşup da son 195’inci metrede tökezleyip düşen maraton koşucusu gibiydim Banu Alkan röportajını bitirdiğim zaman. Büyük bir bölümünü dün HT Pazar’da okuduğunuz bu sohbette Afrodit, zaten üç parmak kalan aklımı karman çorman etti ve beni adeta nefessiz bıraktı.


Bu satırları yazarken bile klavyenin tuşları birbirine karışıyor. Neden derseniz; kadının özgüveni şaşırtıyor, geçmişte yaşadıkları göz kamaştırıyor, bugünkü durumuysa hafif hüzünlendiriyor insanı. En önemlisi kendisiyle mi, sizinle mi dalga geçtiği konusunda hep bir soru işareti bırakması. Bütün söylediklerine inanması da cabası... Gelin çıkın işin içinden. O kadar çok şey konuşmuşuz ki bu deli dolu tanrıçayla, röportaja sığdıramadığım bölümlerden sizi mahrum etmek istemedim.


‘Zekasıyla sevişebilirim’

Rahmetli Gürbüz Hanif ve Afrodit için ‘yaşayan ölü’ Murat Taşdemir’le yaşadığı iki büyük aşktan sonra ‘Yeni bir aşk arıyorum’ şarkısını mırıldanmaya başlamış.


Bunu fırsat bilip “Hangi talihli erkek senin gönlünü çalabilir?” diye sorduğumda hiç beklemediğim bir cevap alıyorum: “Okan Bayülgen...” Okan için sevineyim mi, üzüleyim mi diye düşünürken, Banu, meşhur ‘baby’ sözcüğü eşliğinde devam ediyor: “Okan’ı kaçırdığıma çok üzülüyorum baby. Nasıl akıl etmemişim o günlerde... Herhalde diğer aşklarım başımı döndürmüştü. Bugün nasıl pişmanım bir bilsen baby...” “Neden Okan?” diye sorduğumda; “O çok karizmatik bir erkek” cevabını alıyorum önce.


Derken yavaş yavaş açılıyor Banu: “İnan ki adamın zekâsıyla sevişebilirim bebeğim...” Sadece zekâ yeter mi? Bu soruyu sormama fırsat vermeden sanki aklımdan geçenleri okuyor ve şöyle devam ediyor: “Zekâsıyla sevişebilirim dedim ama tabii ki güçlü kolları da olsun istiyorum. Kültür biyografisi, güçlü kollar ve güçlü bir beyin olmalı erkek dediğinde... Bu, bir tek Okan’da var.”


‘Birlikte film yapalım Şahan’

Bu cevap karşısında siz ne yapardınız bilmem ama ben sustum kaldım. Konuyu değiştirmekte yarar vardı. Okan’dan yola çıkarak diğer üç ünlü şovmeni sormak gibi ‘parlak’ bir fikir geldi aklıma.


Hiç vakit kaybetmeden soruyu yapıştırdım: “Okan’a olan aşkını anladık. Peki ya Ata, Şahan ve Beyaz?” Banu, “Ah baby, Ata çok şeker çocuk ama Beyaz başka... Yakışıklıyım diye havalara girmiyor, kendisiyle dalga geçebiliyor” dedi. Çok temiz bir kalbi varmış Beyazıt’ın, Allah da ona göre veriyormuş tabii... Banu’nun Beyaz’a bir de tavsiyesi var. “Bir an önce evlen ve baby sahibi ol baby. Benim düştüğüm hataya düşme” diyor Beyaz’a.


Peki ya Şahan? Onu ilk gördüğü günden beri takdir ediyormuş Afrodit... Ve onunla bir film yapmak istiyormuş. Benim yanımda ona sesleniyor ve ben de bu içten seslenişi aynen aktarıyorum: “Şahan, lütfen bir teklif getir bebeğim. Seninle birlikte bir film yapalım.”


‘Hadise şarkımı çaldı’

Banu’ya bugünlerde ne yaptığını sorduğumda yine gardını almış bir boksör çıktı karşıma. “Hadise resmen benim şarkımı çaldı” dedi. ‘Parfüm’ adlı albümündeki ‘Aşkın Kokusu’ şarkısının, Hadise tarafından ‘araklandığını’ düşünüyor.


Afrodit’in iddiası şöyle... Almanya’da bir menajerle konuşurken şarkısının sözlerini adama söylemiş, o da internetten el âlemle paylaşmış. Bu el âlemin arasında Hadise de varmış ve şarkı sözlerini kendine göre yazıvermiş.


“Ne yaptın?” dedim. “Bu Hadise’nin ilk vukuatı değil” diye sarı saçlarını geriye doğru savurup devam etti: “O da Ajda gibi Banu Alkan’a oynuyor. Yıllardır kliplerinde eski filmlerimdeki Afrodit’i taklit etti. Başkalarından şarkı çalacağına o boru bacaklarını düzeltsin.”

‘Sibel ve Hülya şıklığımı görünce hırslandılar’

Laf dönüp dolaşıp Banu’nun Gürbüz Bey’le yaşadığı şaşaalı günlere geliyor. “Baby biliyor musun; o star dediklerinin hepsi, Hülya (Avşar) olsun, Sibel (Can) olsun evimin güzelliğini, benim şıklığımı görünce hırslandılar” diyor.


Sibel’i çok seviyormuş. Hatta Hakan Ural’la evlenmesinde arabuluculuk yapmış. Hikâyeyi şöyle anlatıyor: “Gürbüz Bey dansözlük yaptığı için Sibel’in eve girmesini yasaklamıştı ama o yine de gelip gidiyordu. O günlerden birinde, ‘Hakan Ural beni dinlemeye gazinoya geldi, bizi tanıştırır mısın?’ dedi.


Banu da üzerine düşen görevi yapmış. Onları evinde buluşturmuş, sonra da mavi yolculuk filan... Bugünün ünlüleri bikiniyle girmeye çekinirken, Banu bir gün üstsüz denize girmişti. Bunu hatırlatınca “O gün bana tuzak kurdular. Kaldığım otelde eşofmanla denize girip üstümü çıkardım. Otel müdürü gazetecilere haber vermiş. Ne var yani? Sezen Aksu da havluyla girmişti. Üstelik benim göğüslerim...” diyor. Afrodit’in göğüsleri hep diriymiş, bu diriliği deniz suyuna borçluymuş.


Söz denizden, havuzdan açılmışken birden “Antalya’da Talya Otel’in Havuzunda Hülya (Avşar) ile pareolarımızı değiştirdik. Ben o zaman da dünya starlarının markasını giyiyordum, Hülya yerli giyiyordu. Filmlere bakarsan anlarsın bunu” diyor.


‘Starlığı yeni oturuyor’

Hülya Avşar bir stardır değil mi?” soruma, “Daha yeni oturuyor starlığı. Konuşurken bir eksiklik hisseder kendisinde. Çok iyi tanırım onu. Çok da severim. Ne yazık ki dünyayı 40’ından sonra keşfetmeye çalışırsan bunun eksikliğini hissedersin. İstediğiniz kadar paranız olsun starlık başka şey” diye cevap veriyor.


“Avşar’la tenis oynar mısın?” diye sorduğumdaysa şunları söylüyor: “Teniste benden biraz daha usta ama golfte benimle başa çıkamaz. Golfu Türkiye’de başlatan benim. 15 yıl önce Bali’de golf oynarken resimlerim çıktı, bunlar karı koca golfe başladılar.”


‘Oya’nın bana 300 bin dolar borcu var’

Afrodit’in anlattığına göre Gönül Yazar ve Muazzez Abacı’nın rol aldığı reklam filminde oynamaları için kendisine ve Oya Aydoğan’a teklif gitmiş.


“Kadın küçük düşünen biri. Reklam şirketi onu arıyor. O da telefon çok yazmasın diye ‘Ben sizi arayacağım’ deyip kapıyor ve geri dönmüyor. Adamlar 300 bin dolarlık reklam teklifinde bulunuyor, sen 2 kuruşluk telefon parasını düşünüyorsun! Oya Aydoğan bana çok para kaybettirdi. Bana 300 bin dolar borcu var” diyor Banu Alkan...


‘Gülben benim için bitti’

Son günlerde gündemde olan selülit tartışmasına nasıl baktığını soruyorum Banu Alkan’a...


“Gülben’in (Ergen) fotoğraflarına hiç şaşırmadım. Hiçbir zaman göğsünü gere gere mayolu resim vermedi ki zaten” diyor ve şöyle devam ediyor: “10 sene önce de günlerce masaj yaptırır sonra kameraların karşısına çıkardı Kıbrıs’ta. Aslında ben ona en çok ne zaman sinirlendim biliyor musun? Bir gün televizyonda saçlarını toplamış at gibi kişniyordu. Sözün gelişi canım... Sibel Can’ın albümünü nasıl bulduğunu sordular; ‘İğrenç, Ajdar’ın şarkıları gibi’ dedi. Akıllı kadın, sonra toplattı o görüntüleri. Ama benim için orada bitti Gülben. Bana pek kadın gibi gelmez Gülben ama çok uyanıktır. Bir şeyler üretmeye çalışıyor işte... 10 senede kendine göre ilerlemiş.”

Çok önemli dipnot:

Bu tür söyleşilerde bazen kimilerinin serzenişleri oluyor. Ben sadece söylenenleri yazıyorum kelimesi kelimesine. Ne yorum katıyorum işin içine ne de sorguluyorum karşımdakinin söylediklerini. O yüzden gecenin bir yarısı bazı dost bildiklerim, “Sen nasıl böyle bir şey yazarsın?” diye telefonlarına sarılmasınlar...


Hazırlayan: izzet Çapa

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.