Uzun süredir hem Türkçe hem İngilizce yazdığı twit’lerle dikkat çeken Elif Şafak, bu kez yeni açtığı Pinterest sayfasıyla okurlarının karşısında.


Sayfada Elif Şafak’a dair aklınıza gelebilecek her şey var. Mahrem, Pinhan, Aşk, İskender, Şemspare gibi kitaplarının kapakları zaten olmazsa olmazlardan ama pinterest.com/elifshafak adresinde başka değerli hazineler de yer alıyor. Yazarın bugünlerde hangi kitapları okuduğu, hangi müzikleri dinlediği, hangi sergileri gezdiği... Sonra okurun içini açacak, ruhunu hafifletecek muzip notlar, resimler... Ona ilhamveren kadınlar. Gıptayla okuduğu ve “Keşke ben yazmış olsaydım” dediği romanlar. En sevdiği hayvan olan baykuşa dair her şey. Elyazısı. Kimsenin görmediği özel fotoğrafları. Adeta kapsamlı bir web sayfası gibi. Elif Şafak’la, sosyal medyada bu şekilde var olmayı neden tercih ettiğini konuştuk.


Yeni açtığınız Pinterest sayfanızdan bahseder misiniz?

Sosyal medya hızla büyüyor. Kitap ve edebiyat dünyası için de yepyeni bir soluk olabileceğini düşünüyorum, tabii eğer dikkatli ve özenli kullanırsak. Pinterest sayfasını açarken bunu gözettik. Bir yanıyla rengârenk, yaratıcı, keyifli olmasını istedik, bir yanıyla da bilhassa genç takipçileri edebiyatla, kitaplarla, yazarların iç dünyasıyla buluşturmayı amaçladık. Sayfamda da odak noktası hem benim, hem değilim. Orada, üzerimde iz bırakan kitaplardan, saygı duyduğum kadın yazarlardan, filmlerden, müzik eserlerinden, yani ağırlıklı olarak sanattan ve yaratıcılıktan bahsediyorum.


Şeffaflığın çok önemli olduğuna inanıyorum. Mesela şu: Bir kitabı aldığınızda üzerinde sadece yazarının ismi oluyor. Halbuki o kitabın ortaya çıkmasında o kadar çok insanın emeği, alın teri var ki. Pinterest sayfasında bunu öne çıkarmaya çalıştım. Okurlar, beraber çalıştığım insanları, yurtiçinden ve yurtdışından mutfak ekibini tanısın istedim. Editörlerim, yayıncılarım, Kutlukhan Perker’in çizimleri....


Böyle bir sayfa bu türden tedirginlikleri hafifletiyor mu?

Tabii sosyal medya dediğiniz, tek renkli, yekpare bir alan değil ama bazı alanları tam da yabani insanlar için yaratılmış gibi. Önemli olan ne yazdığınız, karşılaştığınız olayları nasıl değerlendirdiğiniz... Facebook bana hiç uymuyor mesela. Twitter’la Pinterest ise benim gibi içine kapanık kitapseverler için olağanüstü verimli mekânlar.


Burada okurlarınız da sizinle iletişim kurabiliyorlar. Çizimlerini, sizin roman kapaklarınızı kullanarak yaptıkları kolajları falan gönderiyorlar. Bir de tabii imza günlerinde beraber çektirdiğiniz fotoğraflar var. Yüz yüze görüşme en yakın iletişim biçimi sanki.

Onlarla duygusal bir dostluk bağım var. İlişkimize “ruhdaşlık” gözüyle bakıyorum. Bizler, aynı ruh ikliminin insanlarıyız... Sayfaya kitaplarımla ilgili notlar, resimler yolluyor, eleştirilerini paylaşıyorlar. Okurun kitaplarla çok duru bir ilişkisi var; sevdiğini de sevmediğini de dürüstçe yazıyor. Bu, benim için son derece kıymetli.


Kendini eleştirebilen biri misiniz?

Kendimi o kadar çok eleştiririm ki, inanamazsınız. Habire didiklerim. Özeleştiri duygum kuvvetli, hatta belki gereğinden fazla kuvvetli. Hem yoruyorum kendimi hem de çok dalga geçiyorum kendimle. Neyse ki zaaflarımı, hatalarımı yakalayınca üzerlerini çiçekli kumaşla örtmüyor, makyajla kapatmıyorum. Alıyorum elime büyüteci, arızalarımı dikkatle inceliyorum. Galiba şu hayatta en sevdiğim şey kendi tüylerimi yolmak.


"Şu berbat el yazım"

Not defterlerinize ve elle yazdığınız ufak mesajlara da yer vermişsiniz. Hatta “Benim şu berbat el yazım” demişsiniz.


“Nasıl yazıyorsunuz, el yazısıyla mı, daktiloyla mı, yoksa bilgisayarla mı?” gibi çok soru geliyor okurlardan. El yazım berbat bile olsa bunu görmek, sevdiği yazarı daha yakından tanımak isteyen okurlar için harika bir şey...


Basında göremeyeceğimiz fotoğraflarınız var. Sertab Erener’in habersiz çektiği fotoğraf da çok güzel.

O tür gündelik hayattan fotoğrafları çok seviyorum. Saç baş özensiz ama sen doğal ve kendinsin... Bu fotoğraflar basında hiçbir zaman yer almayacak belki ama oradaki enerji bana çok güzel, çok sahici geliyor.


En sevdiğiniz hayvan baykuşmuş.

Evet, oldum olası severim baykuşları. Çok özel hayvanlar onlar, dünyaları yeterince bilinmiyor. Kitaplarla, bilgiyle, bilgelikle özdeşleştirilmeleri de hoşuma gidiyor.


Haber: Gülenay Börekçi

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.