Doğurmayı iş edinmiş. “Seninki doğurmak değil artık, yavrulamak” deyince de basıyor kahkahayı. Aman aman şeytan kulağına kurşun! Hanımefendi çok mutlu. İçindeki doğurma iştahını gördükçe “Altıncısı için gün sayıyor musun” diye soruyorum. İtiraz etmek bir yana “Kız olsa güzel olur” diyor. Nazar değmesin Ayşe’ye!


Bebek’in birkaç sembolünden biri artık Ayşe Kucuroğlu ve ahalisi. Hürrem Sultan gibi, doğurdukça doğurdu ama işinden gücünden de eksik kalmadı. Bebek’teki Happily Ever After işliyor. Röportajı da orada yaptık; Merve Hasman’ın objektifine orada, müşteriler arasında poz verdi. “Müşterileri, yardım dernekleri” derken Ayşe’nin bırak çocukları, kendisine ayıracak zamanı yok. Bir de Kek Tarifleri kitabı çıkarıverdi. Ha incecik vücudundan 5 insan yavrusunun nasıl çıktığını da merak etmedim değil. Sohbet sırasında çok kahkaha attık ama “PR için doğuruyormuşsun” eleştirisini duyunca yüzü gerim gerim gerildi, çıldırdı, demediğini bırakmadı. Haklı tabii. Bu arada 8 yaşındaki kızı Suna’nın benim fanatik izleyicim olduğunu da öğrendim ya, niyedir bilinmez mutluluktan uçtum gittim Kandilli’ye doğru...





Evin son nüfusu kaç şimdi?

Aile 7 kişi, bir de bakıcı ablamız var toplam 8. Pek fena sayılmaz.


Vay maşallah...

Muhtar amca; “Bebek’in nüfus ortalamasını yükselttin” diyor.

Yahu gerçekten çılgınca değil mi yaptığın?

Aslında bizimki tam bir delilik. Çok kolay bir şey değil. Riskleriyle geliyorlar dünyaya.

Kimileri “Bu dünyaya çocuk mu getirilir” derken...

Büyük sorumluluk. Onlar için çalışıyoruz.


“Yavrulamışsın” diyebilir miyim?

Evet, yavruladım. (Kahkahalar...)


Tespitim doğru ama...

Kesinlikle doğru.


Olacak mı bir tane daha?

Altıncısını doğurarak 40 yaş hediyesi verebilirim kendime.

Şu an bir şey yok yani?

Yok, ama olayı daha kapatmadım.


Ne olsun istersin?

Kızım olsun isterim, güzel bir şey.


Takvime bakılırsa 2015’e denk geliyor?

İnşallah, sağlıklı olsun da.

2, 3 eyvallah da 5 nedir?

5 çok iddialı, evet.

Nerede yatırıyorsun bu kadar çocuğu?

4 minik bir arada yatıyor. Suna’nın (8) odasını ayırdık.

Beşikteki Selma (1) nerede?

Osman (7), Kemal (3) ve Cenk’le (2) aynı odada.

Zor değil mi kavga, gürültü?

Tabii ki zor ama iyi tarafları çok. Çünkü hep bir aradalar, birbirlerine her zaman destek olacaklar. Sert bir dünyada yaşıyoruz ama yalnız değiller, kardeşleri var.

Yurt odası gibi...

Odaları; hasta olduklarında revir, iyi olduklarında kreş.


Sığıyor musunuz eve?

Çok büyük bir evimiz yok, apartman dairesindeyiz. Ama sorun yok.


Taşınırsınız belki...

10 odalı bir evde de olsak hepsini aynı odada kalsın isterim yine.

Neden?

Hem benim için daha kolay hem de birbirlerinin kokularıyla uyuyorlar.

Doğum kontrolünden haberdar mısın?

Bizim Bebek Kahve’nin Özcan’ı hep takılır bana; “Gazete, kitap okuyun, başka şeyler yapın” diye.


Laf atıyorlar yani...

Oo hem de nasıl şakacılar. Laf yememek için bazen yolumu değiştiriyorum.


Komik mevzular da oluyordur?

Uçak yolculuklarında çok oluyor. 5 çocuğu gören yolcular korkuyor bizden. Bizimle yolculuk yapmak istemiyorlar. Şu ana kadar bir sorun yaşamadık neyse ki. Sinemada filan “Eksik miyiz acaba” diye kafa sayıyorum sürekli.


Tavuklar da öyle yapar...

Evet, civcivlerini toparlamaya çalışan tavuk gibiyim..


Çocukları iple falan bağlasan...

Yurt dışında var öyle şeyler. Çocukta bir sırt çantası oluyor, onu iple kontrol edebiliyorsun. Kontrolü kaybetme ihtimali kâbusum. Telefonumun şarjı hiç bitemez mesela.


Gürültülü müsünüz?

Evimiz çok gürültülü. Komşularıma sevgilerimi gönderiyorum.


Ödevler...

Herkes kendi ödevinden sorumlu.


Yardımlaşmaları...

Bir üst model bir alttakine öğretiyor, unutmuyorlar böylelikle.


Nasıl birbirleriyle ilişkileri?

Çok değişken, evde saflaşmalar oluşuyor. 1’le 3 çok samimiyken 2’yle 4 kavga edebiliyor. “Ben daha iyiyim” iddiasıyla 1 ve 2 numara hep bir çekişme halinde.


Olur o normal...

Evde sürekli demokrasi hâkim. 5 kişiden biri mutlaka farklı bir şey söylüyor.


Dile kolay 5 tane...

İnan, 5 çocuk tek çocuktan daha kolay.


Öyle mi?

Sabah uyandıklarında yanıma gelmek yerine birbirleriyle haşır neşir oluyorlar. Tek çocuğu oyalamak çok daha zor.


Aile ekonomisi ne âlemde?

Eğitimleri, doktor masrafları çok kolay değil ama ne güzel ki biz sağlıklıyız ve çalışıyoruz. Önceliklerimiz onlar.


Rızkıyla geliyor mu dünyaya?

Artık kocaman bir restoranım var. Başka meşgalelerde devrede. Her zaman çalışmak lazım.


Eş desteği...

Taner’e “İyi bir koca” derken, onun daha iyi bir baba olduğunu fark ettim. Çok destek veriyor. Hep yanımdaydı. Her hamileliğimde 30 kilo aldım, aklı gitti veremeyeceğim diye.


Nasıl verdin onca kiloyu?

Spor yaptım, bir müddet gazlı içecek içmedim, tatlı yemedim hallettim.


Şu an nasılsın?

53 kiloyum, boyum 1.69.


İdeal...

Arkamdaki 5 çocuğa bakınca gayet iyiyim.

Kaç yaşında doğurmaya başladın?

2004’ten beri faaliyetteyim.


Sezaryen...

Hepsi normal doğum. İlk çocuğum Suna 28 saatte doğdu. En korktuğum şey sezaryen.

Neden normal doğum?

Bir kere ertesi gün ayağa kalkabiliyorsun, daha çabuk iyileşiyorsun. Diş ağrısı gibi. 15 dakika sonra unutuyorsun acıyı.


Annelik daha mı çok hissediliyor normal doğumda?

İkisi de aynı. İyileşme süreci açısından tavsiye ediyorum.

2 yılda bir doğurdun... Çocuksuz günlerini özlüyor musun?

Hayır. Çocukla hiç alakam yoktu önceleri.

Şaşırtıcı...

Eşim yolda görünce sıkıştırıp severdi, anlam veremezdim.


Ne değişti sende?

Doğurdukça empati kurmaya başladım. İhtirasları bırakıp gerçeklerle ilgilenmeye başladım. Tek başıma çok güzel zamanlar da geçirdim. Ama hayatımdan mutluyum, şikâyetim yok.


Mizah anlayışları nasıl?

Çok kafa çocuklar. Birbirimize iyi geliyoruz.

Gece yarısı balkabağına dönüşebilirim…

Askeri düzen var mı evde?

Özellikle seyahatte var. Uyusun uyumasın, herkes 9’da odada olacak. Aksi halde disiplin sağlanamaz.


Kıyafet...

Hiç sorun olmuyor çünkü paylaşıyorlar. Eşyalarını dönüşümlü kullanıyorlar.


Gün nasıl geçiyor?

7’de uyanıyorum, kahvaltı hazırlıyorum. Önce Suna ve Kemal sonra Osman okula gidiyor. Bebekler bana kalıyor. 10’a kadar onlarla ilgileniyorum.

Sonra?

Okuldan direkt buraya geliyorlar. Beş çayını içip doğru eve. Akşam programım varsa onları 21.00’de uyutup çıkıyorum.


Sosyal hayatında hareketli?

Arkadaşlarımın davetlerine gitmeye çalışıyorum. Eşim çok gezmez, evin gezentisi benim.


Kaça kadar?

Gece yarısı balkabağına dönüşebilirim.

Evde ocak yanar mı?

Çocuklar olduğu için her zaman bir tencere çorba ve sebze yemeği var. Ne pişerse onu yemek zorundalar yoksa baş edemem. Çocuklarımdan sipariş almam.


Evde mi pişer, buradan mı gider?

Çoğunlukla buradan gider ama ocakta da mutlaka bir şeyler kaynar.


Röportaj: Murat Güloğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.