“Programın adı kendimle müsemma” diyor ve ekliyor: “Ben tam birev kuşuyum. Korunaklı bir hayatım var. İçimdeki çocuğun zedelenmesinden ve kirlenmekten korktuğum için evden çıkmıyorum.


‘Ev Kuşu’ndan konuşmak için buluştuk ve kendimizi muhabbet kuşları gibi her konudan uzun uzun konuşurken bulduk.“Kamera kayda girdiğinde her şeyi unutup oyun oynuyorum. Giderek kirlenenbir dünyada en sevdiğim şeyi; işimi yaparak rahatlıyorum. Herkesin sevdiği işi yapmasını diliyorum” diyor Akın. Enerjisi çok yüksek. “Çocukluğumun en güzel dönemleri harika bir mahallede, anneannemin gecekondusunda geçti. Sevildiğimi bilerek, gece yarılarına kadar sokakta oynayarak büyüdüm. Enerjimin yüksekliği, erkek çocuğu tarafım biraz oradan geliyor” diyor. Çok güzel, kocaman gözleri var. Konuşurken gözlerini karşısındakinin gözlerine kilitliyor ve o gözlerin içinde hem haylaz hem de çok duygusal küçük bir kız çocuğu beliriyor... İşte o çocuğun dilinden sohbetimiz sırasında dökülenler.


Ev Kuşu’nun hem keyifli hem de zor bir formatı var. İnsanlar evlerinin kapılarıyla birlikte gönüllerinin de kapılarını açıyor size. Bu güveni kazanmak kolay değil. Yola samimiyetinizde naldığınız güçle mi çıktınız?

Önce samimiyetime, sonra ekibime güvendim. Kapısını çaldığım insanların çoğunu tanımıyordum. Aralarında daha önce sadece merhabalaştıklarım da vardı, hiç tanımadıklarım da. Dediğin gibi çok zor bir iş; hiç tanımadığın insanlarla 40 yıllık dostmuş gibi sohbet ediyorsun. Enerjin tutmayabilir de. Ne mutlu ki kapısını çaldıklarım arasında kimyamın tutmadığı kimse olmadı.


Size “Burada kendi evimde gibi hissediyorum” dedirten bir ev oldu mu peki?

Armağan Çağlayan’ın evi. Zaten Armağan arkadaşım, sürekli girip çıktığım bir evdi. İnci Türkay’ın evinde de kendi evimde gibiydim. Çekim bitti, biz sohbetimize devam ettik. En keyiflisi yakın arkadaşlarımın evlerine gitmek oluyor. Akşama kadar oturuyorum onlarla.


'Yoldan çıkardığım ünlüler var'



Ben sizin evinizi çok merak ediyorum. Bu röportajı evinizde yapmayı çok isterdim.

Sosyal medyada da pek çok insan “Senin evini de görelim” diye mesaj atıyor bana. Sezon finalinde böyle bir çekim yapabiliriz. Aslında ev halimin çok merak edilecek bir yanı yok. Programda show business gereği makyajımı yapıyorum, güzel giyiniyorum. Evdeyse pijamalarımla yaşarım, saçlarımı taramam. Bir ara mutfaktan hiç çıkmıyordum. Minderlerim, kitaplarım ve iPad’imle mutfakta yaşıyor, arkadaşlarımı orada ağırlıyordum.


Bu süreçte yemek yapmakta ustalaştınız mı?

Spesiyalim mısır gevrekli tavuk; çok iyi yapıyorum. Annem ve arkadaşlarım kendi ellerinden benimki kadar lezzetli olmadığını söylüyor. Evlenirsem eşime her gün tavuk pişireceğim. Gıdaklarız artık evde. Salata, yanınada arpa şehriye pilavı. Yeter, daha ne olsun! Bu arada artık mutfakta eskisi kadar vakit geçirmiyorum. Yapımcım Metin Ertan bana “Çık ininden” dedi. Şimdi salonda bir L koltuğum var. Bütün gün onun aynı köşesinde oturuyorum.Arkadaşlarım “Kaliteli koltukmuş, hâlâ çökmedi”diyor. Evden çıkmayı pek sevmiyorum.


Programın adı gibi ev kuşusunuz yani...

Evet, programın adı kendimle müsemma.


Oyuncu olmanızın programın enerjisine büyük katkısı oluyor öyle değil mi?

Olmaz mı? Evcilik gibi, oyun gibi görüyorum programı. Bunu yapmadan gittiğiniz evdeki insanı, kendi dünyanızın içine çekemezsiniz. Safiye Soyman benimle birlikte çimlerde yuvarlandı. Kurgu değildi, spontane gelişti. Bana “Sen ne yapıyorsun? Beni çocukluğuma döndürdün” dedi. Koskoca ağırbaşlı Nejat Alp ile öpücüklü selfie çektim. Böyle yoldan çıkardığım ünlüler var.


'İçimdeki küçümene gözüm gibi bakıyorum'



Beni çocukluğuma döndürdün” çok kıymetli bir cümle. Bir insanın başka insana yapabileceği en büyük iyilik bence...

Bence de çok kıymetli. Ben içimdeki küçümene gözüm gibi bakıyorum. İçimdeki çocuğu zedelemesinler diye evden çıkmıyorum. Sosyal çevrem çok kapalıdır, arkadaşlarım bellidir. Öğrencilik dönemimde yapardım ama artık herkesi hayatıma sokmuyorum. Buna ihtiyaç duymuyorum. Hayatta bir sürü sınavdan geçiyorsun, canın acıyor, belki can acıtıyorsun. Çok şükür sonunda doğru insanları buluyorsun. Korunaklı bir hayatım var. Kirlenmekten korkuyor, kirletilmek istemiyorum. Kirlenmeye karşı büyük bir savaşım var. Bu savaşı da evden çıkmayarak, çok fazla sosyal olmayarak veriyorum.


TV’yi de pek açmıyor olmalısınız. Ekrandaki bazı programlar ruh kirletmek içi birebir...

Haklısın. TV’yi fazla açmıyorum, haberleri izlemiyorum, üçüncü sayfa haberlerini okumuyorum. Dünya yeterince kirli, bunun gözümüze sokulmasından nefret ediyorum. Kapitalist sistem her şeyden önce insanı bozdu. Bu sistemde aç kalmamak için devinirken başta kendimizle hesaplaşmak, içimizdeki çocuk ve saygı her şeyi yok ediyoruz. ‘Ev Kuşu’yla insanlara “Gelin, oyun oynayarak arınalım” diyorum. Hayat bir oyun zaten.


'Laf olsun diye iş yapmam!'



Bu sezon tiyatro sahnesinde görebilecek miyiz sizi? Müzikalde oynama hayaliniz vardı, ne oldu?

Her sene tiyatro yapma kararı alıyorum. Bu sene de Apo Kaya ile birlikte tiyatro yapacaktık, teklifler oluyor ama şu anda televizyon benim için daha ağır basıyor. Çok klişe bir söylem belki ama tiyatro benim için mabet, çok kutsal... Tiyatro yapacaksam ikinci bir işim olmamalı. “Sete yetişmeliyim” ya da “Provaya geç kaldım” telaşı yaşamamalıyım. Ben yola tiyatro için çıktım ama televizyonu da çok seviyorum. “Asıl sanat tiyatrodur, sinemadır. Ben televizyonda elimin tersiyle oynarım” algısı bana çok ters geliyor. Bence bu ihanettir. Üçünü de izleyen insan! Üçünde de laf olsun diye iş yapılmamalı, yapmam!





Ev Kuş’u aracılığıyla evini ziyaretetmenin ve kendisini daha yakından tanımanın hayalini kurduğunuz, sizin için özel bir sanatçı var mı?

Var, Tarkan! Onun her şeyini hayal ediyorum. Âşığım da biraz! Tarkan güzel adam! Sadece güzelliğe en fazla 10 dakika bakılır. İnsanı yakan, eriten, konuşturan,dinleten karşısındakinin içidir. Tarkan’ın içi de güzel, çok beyefendi.Kendisine yakın arkadaşlarım var, haberlerini alıyorum. Gerçekten çok mütevazıymış. Bu sezon programda güzel sürprizlerim olacak. Umarım biri de Tarkan olur.


'Mizah zekâ işidir zeki insan seksidir'



Sizi ‘Avrupa Yakası’nda canlandırdığınız ‘Selin’ karakteriyle tanıdık. Sonrasında da komedi dizilerinde izledik. Vurdu kırdısı, dramı bol işler daha çok prim yaparken neden komediyi tercih ettiniz?

Komediye bayılıyorum. Öyle bir toplumuz ki şimdi burada birileri kavga etse hepimiz kalkıp bakarız. Birisi ağlasa yardımına koşar ve onun acısıyla besleniriz. Ama birileri kahkahalarla gülse “Ne ayıp” deriz. Bu coğrafyada gülmek, kahkaha atmak ayıptır. Ben çocukken servisi kaçırdığım zamanlarda arkadaşlarımla otobüse binerdim. Çok güldüğümüz için bizi azarlayıp otobüsten attıkları olurdu. Niye gülüyormuşuz! Ağlayalım mı; güleceğiz tabii! Bu yüzden bu ülkede komedi yapmak hem zor hem de çok keyifli.


Komik erkekler için seksi derler ya; bence aynı durum komik kadınlar için de geçerli...

Üstüme alınarak katılıyorum. Mizah zekâ işidir. Zeki kadın da güzel ve seksidir.Komedi bu zamana kadar ülkemizde çok ciddiye alınmamış, hep soytarılıkla eşdeğer tutulmuş. Oysa yeni nesil gülmek ve eğlenmek istiyor. Yakın zaman önce ülke nereye gidiyor diye dertlenirken, mizahın önemini ve gücünü gördük. O süreçte toplumu gençlerin mizah gücü kurtardı ve ayakta tuttu. Mizah olmasaydı durum çok daha kötü olabilirdi. Maalesef günümüzde mizahçıların da işi çok zor.Artık politik mizah yok. Din, siyaset, seks her şey dogma, hiçbirine dokunulmuyor. Sadece aile ilişkileri üzerine mizah yapılıyor ve bu durum beni çok sıkıyor.


'Yeni sezon, yeni saç, yeni sevgili'



Biraz da aşktan konuşalım. Babanız gibi birini aradığınızı açıklamıştınız. Buldunuz mu?

Bilmiyorum, yeni bir şeye başladım ama bakalım...İnşallah öyledir. Bu dünyayla alakası olmayan, bu şehrin dışından, tertemiz biri var hayatımda...


Yeni saçlarınız çok yakışmış. Gözlerinizin içi parlıyor. Bence aşk yaramış size...

Teşekkür ederim. Biliyorsun hayatımıza giren kötü erkeklerin bazı hediyeleri oluyor. Hayatını değiştiremiyorsan saçını değiştiriyorsun.Yeni sevgilimle birlikte saçlarımı kestirdim. Artık aynaya baktığımda yaşadığım o dönemle ilgili hiçbir şey hatırlamıyorum. Yeni bir ben ve yeni maceralar var. Yeni saç, yeni sevgili, yeni sezon. Her şey yeni...


Röportaj: Ece Saruhan

Fotoğraf: Hasan Örnekoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir Sizi çok seviyorum inşallah görmek de nasip olur
    CEVAPLA
  • Misafir Adim özgül evim ütubet kokuyor duvarlar su gibi yasariyor evde durulmuyor odalrimiz yok 3oda var yerde uyuyoruz durumumuz iyi değilyaptiramiyoruz
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.