Tatbikat Sahnesi’nin yeni oyunu ‘Antabus’ şiddet konusunu işliyor. Özellikle kadına yönelik şiddet her geçen gün biraz daha yüreğimizi dağlıyor. Erki de erkekliği de tepe tepe kullanma halinden nasıl kurtulacağız?

Cinselliği bir tabu haline getirip cinsel bilgileri öğrencilerden uzak tut - tuğumuz sürece erkekler tarafından bu ataklar her zaman olacak. Kadını erkeğe anlatmazsak şiddetin sonu gelmeyecek. Ama şu anda kadını kim biliyor ki erkeğe anlatsın! “Kadın kahkahası candır” diye mesaj atmak zorunda bırakıldığım bir ülkede yaşıyorum. Kadının değerini bilmezseniz yaşamdan zevk alamazsınız. Büyüklerimiz kendi ailelerini istedikleri gibi yönetsinler. Kendi evlerinde sazı, darbukayı istedikleri gibi çalsınlar ama ülkeyi yönetmek başka bir şey. Ülke bir senfonidir. Farklı kültürlerde insanların beraber olduğu bir senfoniyi yönetiyorlar. Bu senfoniyi yönetmek her babayiğidin harcı değildir. Yanlış bir hareketle tüm armoni mahvolur


Ben Ankara’ya gidip Tatbikat Sahnesi’nin oyunlarını izleyemediğim için dertlenirken, Tatbikat Sahnesi’ni İstanbul’a getirdiniz. Nasıl alındı bu karar?

Hedefimiz öncelikle bu işin mutfağını oluş - turmak, sonra da bunu servis edeceğimiz bir yere taşımaktı. Ankara’daki Tatbikat Sahnesi bu işin mutfağı, kreatif kadromuz orada. Artık orada ürettiğimiz işleri İstanbul’da da seyirciyle buluşturacağız. Tabii İstanbul’da yapacağımız oyunlar da Ankara’da sahnelenecek. Tiyatroların kapandığı, binaların atıl duruma dönüş - türüldüğü bir dönemdeyiz. Birilerinin salon açmaya soyunması hakikaten Don Kişot’luk ama öyle de olması gerekiyor.


"Cinsel varlık değilim, oyuncuyum"


Devlet Tiyatrosu’ndan emekli oldunuz. Uzun zamandır büyük baskı var kurumun üzerinde. Size de sahneye koymayı düşündüğünüz oyunun kostümleri sorulmuş bildiğim kadarıyla...

Emekli oldum çünkü o sistemin içerisinde gargara yapılacak bir oyuncu olmak istemedim. Televizyonda sesiniz, mimikleriniz ve kamera hareketleriyle bir duyguyu anlatabilirsiniz ama tiyatroda duygu bedendedir. Bedeninizi duyguyu en iyi şekilde anlatabilecek pozisyonlara sokmanız gerekir. Yalınlık taraftarıyım. Kostümün değil, aktörün bedeninin ön planda olması gerekiyor ve işin içine biraz çıplaklık giriyor. Biçimimi bildikleri için bana oyundaki kostümlerin nasıl olacağını sordular. “Madem bu soruyu soruyorsunuz, sahnedeki insanı oyuncu olarak değil de cinsel varlık ola - rak görüyorsunuz, yapmayalım” dedim.


Ben Pamuk Prenses’teki ayna hikâyesine benzetiyorum tiyatronun üzerindeki baskıyı. Tiyatro insan ayrımı yapmayan, kimseye “Senden güzeli yok” demeyen, ne olduğunu ya da olmadığını dürüstçe insanın yüzüne vuran bir ayna. Bununla yüzleşmeyi seçen de var, çareyi aynayı kırmaya çalışmakta arayan da...

Belki de. Tiyatro bizim var olma biçimimiz, bizim için hayat tiyatro. Ben gençliğimin en güzel dönemlerinde Diyarbakır’da hizmetteydim. Şimdi Barış Süreci denen hikâyeyi biz o zaman oyunlarla anlatmaya çalışıyorduk. Orada barışın neferiydik. Bugünlerde tiyatrocularla uğraşmak çok popüler. Devlet Tiyatrosu oyuncuları dünyanın parasını alıyormuş! Devlet Tiyatrosu’ndan alınan para 1 çocuklu bir aile için açlık sınırıdır. Sanatçının durumunu iyileştirmeleri gerekirken Devlet Tiyatrosu’nu kapatmayı düşünmelerini anlayamıyorum. Sermayeden pay kapmak için lak lak eden özel tiyatroları da! Devlet tiyatrosu, nitelikli sanat beğenisini geliştirmek için kurulmuştur. Bunu ortadan kaldırırsanız kimse 10 liraya oyun seyredemez. Bu büyük bir kötülüktür. Bunu yap - maya hiçbir hükümetin, partinin hakkı yoktur.





"Arsız çocuk egosu bastırılmalı"


Önce Ankara’da sahne açtınız, arkadan İstanbul’da. “Behzat Komiser’e teşekkürler” desek yeridir öyle değil mi?

Allah bereket versin, bu anlamda çok şey borçluyum hem ‘Behzat Ç.’ye hem de ‘Reak - siyon’a. Dizilerden kazandığımı teknelere, yazlıklara yatırmak yerine 2 sahne açtık. Bu sahnedeki sadece bir spot için 40 bin lira harcadık. Televizyondan geleni tiyatroya yatırdık. Ekran, eğer sahneyi ikinci plana itiyorsa oyunculuk eğitimi almış aktörün sonudur. Bir boksör ringe çıkmadan önce antrenman yapıyor, oyuncu da antrenmanını sahnede yapacak.


Tiyatrodan bilen biliyordu ama Türkiye çapındaki şöhret 40’larınızda buldu sizi. Bu popülerlik ve para daha genç yaşta gelseydi siz de yazlıkların, teknelerin büyüsüne kapılır mıydınız acaba?

O yunculukla uğraşan insanların egoları arsız çocuk gibidir. O çocuğu disipline etmek yerine peşinden koşarsanız şımarık olursunuz. Sahneyle uğraşan insanların hepsinin ruhlarında disiplin vardır. Disiplinden kopmamak için o arsız çocuk egosuyla kavga halindedirler, onu bastırmak isterler. Bunun için tedavi biçimleri vardır. Ben önce kendi tercihimle Diyarbakır’a gittim, ardından Ankara Devlet Tiyatrosu’nun ekol dediğim disiplininde kavruldum. Bu yüzden genç de olsam tercihim farklı olmazdı. Medya insanı başka bir âleme götürebilme gücüne sahip. Bedeninizi ve ruhunuzu disipline sok - madıysanız savrula bilirsiniz. Benim dizilerden kazandığım hep tiyatroya gidecek.


“4 mevsimin yaşanmadığı ilişkinin tadı olmaz”


Eşiniz Elvin Beşikçioğlu ile Ankara’da tanıştım. İnsanı hemen saran bir aurası var. Siz de kendisinden gördüğünüz an etkilenmişsiniz.


Evet. İlk gördüğümde konservatuvarın merdivenlerinden iniyordu. Yanımda ev arkadaşım vardı. Ona “Bu kız çok acayip. Ben bu kızla birlikte olmalıyım” dedim.


Neydi sizi bir anda çarpan?

Bunu tarif edemem, edebiyatçı değilim. Bakakaldım Elvin’e, uzun uzun seyrettim.


Bu tempoda birbirinize vakit ayırmanız zor olmuyor mu?

Elvin, son zamanlarda birlikte çok vakit geçiremememizden biraz şikâyetçi. Bir yandan anne olmak istiyor, bir yandan sahnede olmak, bir yandan da bir âşık olmak. Bunların yüzdeleri dönemlere göre değişiyor. Nasıl yılın 4 mevsimi varsa, bizim ilişkimizin de 4 mevsimi var. Zaten 4 mevsimin yaşanmadığı ilişkinin tadı olmaz.


2 çocuğunuz var. Ömer çok küçük ama kızınız Derin’e hayatla ilgili verdiğiniz başlıca öğüt nedir?

Bana ya da başkalarına göre yanlış da olsa kendi doğrularının peşinden koşmasını, kendi doğrularının arkasında durmasını öğütlüyorum. “Kendin ol” diyorum.





Ustalarımız özeleştiri yapmalı


Kendi adınızı taşıyan bir sahne de açabilirdiniz. Neden Tatbikat Sahnesi?

Tatbikat Sahnesi 1940’ta açılmış ama sonra ne kadar faydalı olduğu sorgulanmadan kapatılıp Devlet Tiyatrosu kurulmuş. Devlet Tiyatrosu profesyonel bir kurum. Bu profesyonel kuruma geçmeden önce profesyonel işlerin amatör ruhla yapıldığı, bu işin mutfağının her köşesinin öğrenileceği bir ara kurum gerekmez mi? Oyun çıkarırken tiyatro disiplinini öğretebilmek için çocuklarla kavga dövüş halindeyim. Ne mutlu ki nerede ne yapacaklarını bilen insanlar haline gelmeye başladılar. Aynı sevdanın peşinde birlikte koşuyoruz. Bir süre sonra onlara “Burası sizin” diyeceğim. Yaptıkları işleri izlerken gülümsemek en büyük mutluluğum olacak. Açıkçası ben bu konuda ustalarımıza kızgınım.


Biraz açsanız bunu...

Allah gecinden versin Genco Erkal öldüğünde geride Dostlar Tiyatrosu’ndan kim kalacak? Ya da Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Dormen Tiyatrosu, Kenter Tiyatrosu kime kalacak? Ben bu ekole sahip çıka - bilecek öğrencileri olan bir durum yaratmak istiyorum. O yüzden adı Tatbikat Sahnesi. Önemli olan ömrünü vererek yarattığın hikâyeyi emanet edebileceğin gençler yetiştirmek. Işıl Kasapoğlu Semaver Kumpanya’yı kurarak bunu yaptı mesela. Bir seyirci bir tiyatroya gittiği zaman ustalar orada olmasa da yetiştirdikleri gençler o tiyatronun tarihini anla - tacak düzeyde olmalı. Bir tiyatro varlığını ancak tarihiyle sürdürebilir. Ustalarımız bunun özeleştirisini yapmak zorundalar.


Röportaj: Ece Saruhan

Fotoğraf: Sinan Bilgenoğlu

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.