Fabrikadan sahnelere! Cenk Cengiz’i, Yeşilçam filmlerini izliyormuşcasına dinledim. Fabrikada çalışırken patronu şarkılarını keşfediyor ve hikâye tam da burada başlıyor.


- Tanıyalım mı seni?

Cenk Cengiz, 1988 İstanbul doğumluyum. Küçük yaşlardan beri içimde müziğe karşı bir tutku vardı. Her insan kendini farklı yönlerden ifade eder. Ben de kendimi en iyi müzikle ifade ettiğimi düşünüyorum. Şarkı sözü yazıp bestelemek en büyük hobilerimden biri. Kocaeli Üniversitesi Radyo Televizyon Sinema bölümü son sınıf öğrencisiyim. Okulum ile müzik paralel şekilde devam ediyor.


- Müzik sende nasıl başladı?

Ailem iyi bir müzik dinleyicisi. Bizim evimize birçok sanatçının kasetleri gelirdi. O dönemlerde tek tek bakar incelerdim. Şarkı sözlerine bakardım. Bunları yaparken 8 yaşındaydım. Çocuk yaşta şarkı sözü yazmaya başladım. (Gülüyor) Lise döneminde daha duygusal şarkı sözlerine yöneldim. Ailem ve çevrem çok beğendiler. Üzerine git dediler, teşvik ettiler. Onlar teşvik ettikçe ben hep ürettim. Şuan yüz adeti aşkın şarkım var.


- Derin aşk hikâyelerine ihtiyaç duyuyor musun o şarkıları yazarken?

Eserlerimin hepsi kendimden bir parça taşıyor. Çevremdeki yaşanmışlıklardan da etkileniyorum ama çoğu benim yaşadıklarımdan oluşuyor.




Bir değil birçok kişiye şarkı yazdım.


- Özellikle birinin yorumlamasını istediğin bir şarkın var mı?

Genellikle benim örnek aldığım insanlar hep kendi sözünü ve bestesini yapan insanlardı. O yüzden bu soruyu hiç düşünmedim ama Şebnem Ferah, Emre Aydın, Gripin, Teoman gibi değişik rock müzik türlerinden ortaya koyduğu sentezle gençlere rock müziği sevdirdiği için ben de bu sanatçıların hepsini dinliyorum. Emre Aydın'ın şarkılarımı okumasını isterim. Model'in solisti Fatma Turgut'un yorumunu inanılmaz derecede beğeniyorum. Beni başka yerlere götürüyor. Kendine has bir tarzı var. Model'e bir beste vermek isterim. Hatta Fatma Turgut ile düet yapmayı çok isterim.


- Neden rock müzik?

Rock müzik isyan müziği olduğu için ve kendime en yakın hissettiğim için… Türkiye’de hayat şartları gelişmiş ülkelere göre daha zor. İnsanımız daha fazla sıkıntı çekiyor. Şimdi bir işçide de isyan duygusu var bir aşk hikâyesinde de isyan duygusu var.


- Agresif bir çocuk muydun?

Değildim. Aksine daha sakin bir çocuktum. Benim agresifliğim sahnede oluyor. Sahneye çıktığımda çoşkulu bir agresiflik, insanları eğlendirici bir agresiflik oluyor.

Müzikal kariyerime köstek değilde destek olacak bir proje gelirse, müzikal anlamda beni geliştirebilecek bir proje olursa bunu kesinlikle isterim. Herkesin sevdiği bir arabesk şarkıyı kendime has yorumumla coverlarım...


- Single çalışmasını tercih etmek yerine neden albüm yapmayı tercih ettin?

Günümüzde albümler satmıyor. İnsanlar ekstralardan para kazanıyorlar. Maxi single yapıyorlar üç şarkılık... Ama genelde birbirlerinin tekrarı çok iş çıkıyor ve kalıcı olunmuyor. Kalıcı olabilmek için bir temel olması kanaatindeyim. Bu benim ilk albümüm olduğu için ve benim besteci kişiliğim de olduğu için, insanlara söz yazarı bestekar Cenk Cengiz'i tanıtabilmek için kendi eserlerimden on tanesini derleyip dinleyicinin karşısına çıkmak istedim.


- Barış Akarsu'ya çok benziyorsun. Bu durum seni nasıl etkiliyor?

Rahmetli Barış Akarsu benim çok sevdiğim ve çok etkilendiğim bir şarkıcıydı. Kendisi vefat ettiğinde ben 19 yaşındaydım. Ölümü beni derinden etkilemişti. O zamanlarda da arkadaşlarım benzetirdi. Bu beni çok mutlu ediyordu. Herkesin sevdiği insana benzemek hoşuna gider. Yıllar sonra kendisiyle aynı meslekte buluştum. Barış Akarsu tekti ve hep öyle kalacak. O yüzden de bir kıyastan ziyade insanlar bunu yavaş yavaş ayırt etmeye başladı. Bu bir kıyas değil sadece fizik olarak onu andıran biri olarak bakıyorlar. Asla Barış Akarsu'nun yeri doldurulamaz. Ne ben ne bir başkası yerini dolduramaz.


- Bu fabrikadan çıkan rockçının hikâyesini merak ediyorum.

(Gülüyor.) Üniversitenin ilk 3 yılında okul masraflarımı çıkarmak için kendime bir iş aradım. Sonra ofset baskı yapan bir kutu fabrikası buldum. Yazları orada hem staj yapıp hem de para kazanıyordum. Orada çalışanlar ile çok samimi oldum. Yemek aralarında onlarla şarkılarımı paylaşıyordum. Sonra bu durum benim patronumun kulağına gitti. Patronum Selahattin Kesgin inanılmaz derecede müzik tutkunu biri. Bu durum çok hoşuna gitmiş ve beni yanına çağırıyor. Tabii benim haberim yok. Ben kızacağını sanıyorum. Şarkılar okuyormuşsun haberlerini alıyorum dedi. Evet ama istemeseniz okumam dedim. Korktum. İşimden olacağımı zannettim.(Gülüyor.) Oku bakayım görelim dedi. Okudum. Tamam gidebilirsin dedi. Sonra 7 - 8 gün sonra beni tekrar çağardı. Sana albüm çıkaralım dedi. Benim için Sel Müzik şirketi kuruldu. Patronum aynı zamanda prodüktörlüğe soyundu. Hem bir fabrika sahibi hem de müzik yapımcısı olarak hayatına devam ediyor.


Selahattin Bey beni hep profesyonel isimlerle çalıştırdı. Burcu Güneş, Destan Grubu gibi isimlerin prodüktörü olan aynı zamanda Cem Karaca’nın, Edip Akbayram’ın orkestrasında gitaristlik yapan Galip Kayahan ile tanıştırdı. 2 yıl Galip Kayahan ile muhteşem bir çalışmayla "Hatıralar Ağlar" albümü çıktı.


- Bir albüm yapmak 2 yıl sürüyor mu gerçekten?

Eğer iyi bir albüm yapmak istiyorsanız sürüyor. Aranjörlüğümü Serkan Baysal üstlendi.


- Tam bir Yeşilçam hikâyesi...

(Gülüyor.) Evet hayatım fabrikada değişti.



- Böyle bir hikâyen olmasaydı yine albüm çıkaracak mıydın?

Ailem ve arkadaşlarım şarkılarımı çok beğeniyordu. Çok destekliyordu. Aklımın bir köşesinde vardı ama belki 2 yıl değil de daha uzun yıllarımı alırdı. Hiç yapamasam da keşkeler ile yaşayacaktım.


- Nasıl bir yol izlerdin?

Sahne alırdım. Sahnede kendi şarkılarımı söyler ve keşfedilmeyi beklerdim.


Birçok profesyonel insandan daha çok profesyonel olan, çok iyi müzik yapan gençler var. Hepsi için büyük temennim, tutkuyla müziğe bağlanan her gencin benim yaşadığım masalsı bir hikâye yaşamasını çok isterim. Albüm isteyen herkes için en büyük temennim hak ettikleri yerlere gelmeleri…


- Müzisyen olmasaydın…

Radyo Tv Sinema okudum. Muhtemelen o yönde gidecektim ama şimdiki mutluluğum olmayacaktı.


- Ses yarışmalarına neden katılmadın?

Belli bir müzikal kaliteden ziyade reyting için insanların harcanıp limon gibi sularının sıkılıp posalarının atıldığını düşünüyorum. Yani bana bir şey kazandıracağını düşünmüyorum. Reyting için sadece bir malzeme onlar. Kullanılıyorlar ve yarışma bitince hiç kimse hatırlanmıyor.


@ozlemmgenc

Röportaj Fotoğrafları: Kağan Dil



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir cenk kardeşim gerçekten de barış akarsuya çok beziyosun hikayeni okudum çok beğendi mutevazi ve beyefendi birine beziyosun allah yolunu açık etsin
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.