Habertürk, Show TV ve Bloomberg HT’nin medya sponsoru olduğu Türkiye’nin en büyük, en etkili, en yaratıcı marka ve pazarlama etkinliği Brand Week İstanbul 2015’te ünlü reklamcı Hulusi Derici ile popçu kızı İrem Derici ‘Konumlandırmada Derici Ekolü’ adlı sempozyumda konuştu.


“Başarımızın sırrı samimiyet”


Sempozyumun ardından baba-kızla buluştuk. Reklamcı bir babanın, şarkıcı kızının marka haline gelmesine ne gibi katkıları olduğu eksenli röportajımızda İrem Derici, başarılarının sırrının samimiyet olduğunu, “Atalarımızın da dediği gibi. Samimi ol ciğerimi ye” sözleriyle anlattı.


Rekor Derici’de


İşte Youtube’da ‘Kalbimin Tek Sahibine’ adlı şarkısının klibinin 149 milyon 223 bin 894 kişi tarafından izlenen ve bu alanda Türkiye rekorunu elinde bulunduran İrem Derici ve babası Hulusi Derici ile yaptığımız röportaj...


İrem Derici birkaç yılda Türkiye’nin en çok dinlenilen ismi oldu. Youtube tarihinde açık ara Türkiye’nin en çok izlenilen videosu, iTunes tarihinin en çok indirilen ve dinlenilen şarkısı, en çok satılan single rekorları da sizde. Bu başarı nasıl geldi?

İrem Derici: Ben samimiyetle ve tutkuyla sevdiğim işi yapıyorum ve karşılığında da halkımızın büyük bölümü bunu beğendi. Sağ olsunlar, var olsunlar. Bence bu soruya en iyi cevabı beni kalpten seven insanımız verebilir.





İyi bir reklamcının kızı olmanızın mesleğinize katkısı olmadı mı?

İ.D.: İyi bir reklamcı yaşadığı ülkenin insanını, beğenilerini, psikolojisini iyi tanıyan insandır. Ben de babamın etkisiyle bu konulara meraklandım. Konservatuvarın yanı sıra sosyoloji okudum, pazarlama master’ı yaptım. Ve şarkılarımın çoğunu babamla birlikte seçtik. Ayrıca kendisi müzisyendir zaten ve cesur karakteriyle de bana cesaret aşıladı, güven verdi. Daha ne katkısı olsun ki?


Siz iyi bir reklamcı olmasaydınız İrem Derici yine de İrem Derici olur muydu?

Hulusi Derici: Olurdu tabii. İlk defa anneannemden duyduğum bir atasözü var: “Taşıma suyla değirmen dönmez.” Eğer İrem’de o cevher olmasaydı, İrem’in karakteri, zekâsı ve sesiyle şarkılara kattığı ruh olmasaydı benim katkılarımın hiçbir önemi olmazdı. İrem, benim katkılarımı biraz abartıyor. Ben onun reklamcı babasından çok arkadaşıyım.


Mesleğinize yön verirken babanızla baba-kız ilişkisi içinde misiniz, yoksa toplantılar yaparak mı fikir alıyorsunuz?

İ.D.: Öyle planlı programlı, toplantılı bir ilişkimiz yok. Heyecanla birbirimizi her an arayıp veya yazışarak fikir alışverişi yaparız. İş temposundan fırsat buldukça ayaküstü bile olsa konuşuruz.


H.D.: Gecenin 3’ünde bile yazıştığımız veya telefonla konuştuğumuz oluyor.


Şarkılarınızın her kesimden kişi tarafından sevilmesinin nedeni nedir?

İ.D.: Bunu keşke şarkılarımı sevenlere sorsanız. Ama ben şunları söyleyebilirim; babamın güzel bir öğüdü vardır: “Kızım, ne yaparsan yap ama samimiyetle yap. İnsanlar samimiyetle yapılan her şeyi severler. Samimiyetle yapılan hataları bile.”


H.D.: E atalarımız ne demiş, “Samimi ol ciğerimi ye.”


İ.D.: Şarkılarımda zorlama, entel-dantel sözler ve zorlama melodiler olmadığını düşünüyorum.


H.D.: Eğer bir şarkı ilk dinlenildiğinde sizde, “Bunu sanki daha önce duydum mu ne” gibi bir tortu bırakıyor ve birkaç dinlemeden sonra 3-4 mısrasını mırıldanabileceğiniz kadar zihninize, gönlünüze yapışıyorsa o şarkı sevilir. Bu da zorlama sözler ve melodilerle olmaz.





İrem Derici: Acelem vardı galiba


Bir şarkınız büyük ilgi görüyor. O şarkınız hâlâ dilerde, büyük bir yoğunlukla yer alırken siz yeni bir şarkı daha çıkarıyorsunuz. Yeni şarkı, bir önceki şarkınızın güncelliğini zedelemiyor mu? Neden art arda şarkılar çıkarmayı yeğliyorsunuz?

İ.D.: Çalışkanlık mı dersiniz adına, yoksa işgüzarlık mı bilemiyorum. Ne var ki ilk 1.5 yıllık süreçte dediğiniz gibi oldu. Bir de galiba, “Her apartmanda güzel şarkı söyleyen birileri var. Acaba yeni biri çok sevilen bir şarkıyla çıkar da beni unutturur mu” düşüncesiyle acelem vardı galiba.


H.D.: Bence buna hesapsız kitapsız bir coşku ve tutku diyebilirsiniz. Aslında çok da büyük bir cesaret. Çünkü çok tutmuş bir şarkınız var ve hâlâ zirvede. En az 1-2 yıl o şarkının ekmeğini yiyebilirsiniz. Ama siz yeni bir şarkı çıkararak risk alıyorsunuz. Ya şarkı tutmaz da insanlar, “Bak bir şarkıyla parladı ama ondan sonraki şarkıları bir şeye benzemiyor” derse korkusu olmayan bir cesaret bu. Hatırlayın rahmetli Berkant’ı. Bir tek ‘Samanyolu’ şarkısıyla 75 yaşına kadar müzik işindeydi.


“Önemli olan arkadaş olmak”

Evlilik nasıl gidiyor? Genç kızlara evlenmeyi tavsiye ediyor musunuz?

Ben tavsiye etsem de etmesem de eninde sonunda herkes evleniyor. Evlilikte önemli olan arkadaş olabilmek. Çünkü adına ‘hayat arkadaşlığı’ deniyor. Aşk, birlikteliği başlatan şey. Sürdürebilmek de ‘hayat arkadaşı’ olabilmeye bağlı. Daha 1 yıl oldu, 40 yıllık evliymişim gibi bir felsefe beklemeyin benden.





“Kızım türkçe müziğe devam edecek”


Bundan sonra neler yapmalısınız ki başarınız devam etsin?

İ.D.: Benim öyle matematiksel planlarım yok. Fazla matematiğe girerseniz ruhu, duyguyu kaybedebilirsiniz. Coşku, tutku ve samimiyetle işimi yapmaya devam edeceğim. Dinlemekten ve söylemekten çok hoşlandığım, duygularımı harekete geçiren şarkıları sunacağım. İnanıyorum ki o şarkıları insanımız da benimle aynı duyguları hissederek dinleyecek.


Yurtdışı için de çalışmalar yapmak istiyor musunuz?

H.D.: Birkaç dostumuz, mesela çok sevdiğim Dikran Masis, “İrem’de müthiş bir gırtlak var yahu, zenci gırtlağı. Zaten çok güzel İngilizce söylüyor. Türkiye dar gelir, siz yurtdışına bakın” falan gibi gazlar veriyorlar sağ olsunlar ama İrem, Türkçe müzik yapmaya devam edecek. Diğer ülkelerden de talibi olursa okey ama önceliğimiz bizim ülkemiz.


İ.D.: Birçok klibimin Youtube videoları altına çok farklı dillerden de örneğin İngilizce, Rusça, Farsça, Arapça, Japonca olarak beğeni yorumları yaparak “Sözlerini anlamasak da çok güzel duygulara sürükledi beni, çok güzel bir şarkı” diyenler var. Bu da beni müthiş mutlu ediyor ama şarkılarımı bizim insanımızı düşünerek seçecek ve söyleyeceğim.


Şöhret ile markayı koruma arasındaki ince çizgide neler yapılmalı ki marka değeri zedelenmesin?

İ.D.: Babamdan aldığım öğüt ve benim hayatta gördüğüm şudur: “Samimi olacaksın. Şöhretinle birlikte değişip kibir sahibi olmayacaksın. Sevdiğin işi yapıp sevdiğin insanlarla birlikte olacaksın ve onlara saygı duyacaksın.”


Röportaj: Mehmet Çalışkan

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.