Işıl Yücesoy ‘Zamansız’ adını verdiği albümüyle 37 yıl sonra müzik piyasasına dönüş yaptı. Yaz ayında çıkardığı albümün en çok satanlar listesinde zirvede yer almasından cesaret alan Yücesoy, 2.5 saat kaldığı sahnede devleşerek genç sanatçılara taş çıkarttı. Yücesoy, sevenlerine, “Bana şu sıralar gösterdiğiniz ilgiyi neden 37 yıl önce göstermediniz” diye sitemde bulunurken yıllar sonra tekrar müziğe giriş yaparak doğru bir karar verdiğini düşünüyor. Gençlerin nostaljik şarkılara olan eğiliminin artmasından da pek bir mutlu olan Yücesoy ile kulisinde buluştuk...


Sahneye çıkınca ne hissettiniz?

Bir an için dizlerimin bağı çözüldü zannettim. İtiraf etmek gerekirse dinleyicilerin alkışını, onlarla göz göze temas kurmayı çok özlemişim. 71 yaşında bir milat yaşıyorum. Dost meclisinde şarkı mırıldanıyordum ama bu benim yıllar sonra ilk konserim oldu.




Bir röportajınızda “Sahneye atılan peçeteleri gördüm, mesleği bıraktım” demiştiniz. Sizi bu kararınızdan vazgeçiren ne oldu?

Geçen yıllar içerisinde olgunlaştım. 70’li yıllarda üzerime peçeteler atıldığında yüzüm kızarıyordu, utanıyordum. Bu saatten sonra sahneme peçete atanların o peçeteleri kafalarında paralarım. İşin nüktesi bir yana, benim şarkıcılık yaptığım dönemlerde sektör bitme noktasına gelmişti. İşte o süreçte tiyatro fikri kafamdaki terazide ağır bastı. Çeşitli kulvarlarda deneyimim olduğu için Allah’a şükrediyorum. Müzikal anlamda gençlerin önüne geçmek mümkün değil ama onları yakından takip ettiğim için yakalayabilirim, her topal satıcının bir kör alıcısı vardır.



‘Benjamin Button’un kadın versiyonuyum’

İlerleyen yaşınıza rağmen bu kadar pozitif ve dinç gözükmenin sırrı nedir?

Uzun yıllardır gece hayatım yok. Akşamları da muayyen bir saatte yatar, sabahları 08.00 sularında kalkarım. Günde üç defa banyo yapıyorum. Benim yaşımdaki pek çok sanatçı organik beslenmeye para harcar ama ben yememden içmemden kesip suratıma harcıyorum. Gösteri sanatı yaptığımız için yüz ve özellikle de gözler dinç olmak zorundadır. Hem siz bilmiyor musunuz, ben Benjamin Button’un kadın versiyonuyum.


Suratınıza bu denli yatırım yaptığınıza göre 37 yıl sonra çıktığınız sahneleri bırakmaya niyetiniz yok galiba?

Yakın çevrem ‘70’inde albüm yapamazsın’ diyordu ama yaptım. Şimdi buradan ilan ediyorum: 80 yaşıma kadar sahnelerde olup şarkı söylemeye devam edeceğim. Fark ettim ki ben artık üretmezsem, çalmazsam, söylemezsem tükenirim sonra da ölürüm herhalde. Herkes kendisine bir amaç koymalı.



‘Parayla pulla işim olmadı’

Geçen yıllar içerisinde hem oyunculuk hem de şarkıcılıktan iyi birikim elde ettiniz mi?

Bağdat Caddesi’nde annemden kalan bir evim bir de arabam var. Benim en büyük birikimim ABD’de okuyan kızımdır. Çok da parayla pulla işi olan bir kadın olmadım. 45 yaşında anne oldum. Doktorlar, ‘Doğuramazsın, geberirsin’ demişlerdi ama ben doğurdum. Kızım Meneviş hayatımın tek aşkı.





‘Geride utanılacak yıllarım yok’


Sahne aldığınız dönemde gelen ilişki tekliflerini nasıl karşılıyordunuz?

Açık konuşmak gerekirse sahnede onlarca evlilik teklifi aldım. Evliliğin yanında birlikte olma, uygunsuz, uygunlu teklifler de var. Ancak benim için kalite ve saygınlık ön planda olduğu için hepsini elimin tersiyle ittim. Kalite ve saygınlık gittikten sonra şarkı söylesem, sahneye çıksam kaç yazar?


Geçen yıllar içerisinde dışarıdan bakıldığında her dönem dik ve otoriter duruşunuzu koruduğunuzu görüyoruz. Bunu nasıl başarıyorsunuz?

Hem sanat hem de özel hayatımda hep dik durdum. Tercihlerim doğrultusunda yaşayıp kişiliğimden taviz vermedim. Nefretimi de, aşkımı da dolu dolu yaşadım. Böyle olunca hiç keşkeleriniz de olmuyor. Zayıf olmaktan nefret ederim. Zayıf insana da tahammülüm yok. Dik durmak bir kişiliktir göstergesidir. 71 yaşındayım ve geride utanılacak yıllarım yok.



‘Bekârlık sultanlık falan değildir’


Gazeteci Tanju Cılızoğlu ile yaptığınız evlilikten bir kızınız oldu. Bu evlilik de uzun yıllar önce noktalandı. Bir daha evlenmeyi hiç düşünmediniz mi?

Hayır, hiç düşünmedim. Çünkü kızımı üvey babayla büyütmek istemedim. Üvey babayla büyümesi onun açısından sağlıklı olmazdı.


Bekârlık sultanlık mıdır?

Bekârlık sultanlık falan değildir. Gelin görün ki günümüzde aşklar sosyal medya nedeniyle mekanikleşti. Mektup kelimesini kaç kişi biliyor? Zamanında bana gelen mektupları heyecandan günlerce açamazdım. Yeni nesil belki bana gülecektir ama onlara ‘Sevdiklerinize arada sırada mektup yazın’ diyorum. O zaman aşkı iliklerinize kadar hissedeceksiniz.


Aşkı kendi pencerenizden nasıl tanımlarsınız?

Aşk bir rönesanstır. Hiçbir zaman iradeni kullanmayacağın bir tutku, önüne geçilmez bir alevdir. Eğer aşk kalpteki gerçek sevginin içinde harman oluyorsa uzun yıllar devam eder. Aşkın içine arkadaşlığı tesis edemiyorsan onu da seksle süsleyemiyorsan geçmiş olsun.





Röportaj: Arif Hür

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.