Sabahat Akkiraz’ın yeni albümünde kocaman 47 yazıyor. Kimisi Mardin’in plakası sanmış ama aslında o sayı Akkiraz’ın ilk plağından bugüne kadar geçen süre... Daha o zamanlar sahne başına 10 kuruş alıyormuş, dün gibi hatırında. Dostlarıyla özel bir iş ortaya koymak isteyen sanatçı oturup düşünmüş her biriyle bir eser seçmiş ve onlarla seslendirmiş. Albümde Orhan Gencebay’dan İlhan Erşahin’e, Mercan Dede’den Bedük’e 13 sanatçı var. Klip de çekildi, her şey tamam. Yeni albümünü konuşmak üzere Akkiraz ile buluştuk. 47 yılı konuştuk.


Niçin 47? Genelde beşin katlarını tercih ederler.

Sanat hayatımın 47’nci yılı. Kimi 50 kimi 25’ini kutlar ama benim tam sayılarla işim yok ki!


Epey uzun bir dönem aslında...

Öyle. 12 yaşımda başladım. Amanın o günü unutamam. Stüdyoda Arif Sağ ve Orhan Gencebay karşımda. Nasıl şaşkınım... Geçenlerde yine aynı şeyi yaşadım. İkisi karşımdaydı aynı o zamanki heyecan, hiç değişmiyor. Kendime göre aykırılıklar yapardım. Kavaklar, Gemici gibi şarkılar okudum. Kendimi tekrar etmemek için deneysel ara çalışmalar yaptım. Sanatçı risk almalı ki sanat ilerlesin. Genç arkadaşlar hâlâ bizden bir şeyler bekliyor ama aslında onların risk alması gerek. Siz sorular soruyorsunuz ama aklıma birden başka bir şey geliyor. Sörf yapıyorum resmen... Pardon!

Albümdeki şarkılar nasıl seçildi?

Kimisi kendine göre seçti, kimisini ben seçtim. Karışık. İlhan Erşahin’in tarzı caz olduğundan ve türkülerdeki bazı notalar o türde olmadığından ona dikkat ettik.


Çok kalabalık bir ekip. Ne kadar sürdü albümü yapmak?

Böyle bir albümde kadim dostlarımın ve genç arkadaşlarımın yanımda olması çok şey kattı yüreğime. Uzun sürdü, 1 yıl. Alışık değilim bu kadar beklemeye ama Arif Bey’in eşi vefat edince işlere biraz ara verdik. Bir de mastering ve mix’ler yurt dışında yapıldı. Herkesi de anında yakalayamıyorsunuz. Mercan Dede Kanada’da, Orhan Gencebay yoğun... Klibi Hüsnü Şenlendirici ile çekmeye karar verdik, uçaktan inip yanıma geldi 4 saatte çektik tekrar gitti.


Albümde her türden parça var. Çeşitliliğin bütünlüğünü de gösteriyor.

Farklı türler güzeldir. Bir etkinlikte flamenko parça öğrenmiştim, onlara da Ne Ağlarsın Benim Zülfü Siyahım’ı öğretmiştim. Çeşitlilik çok güzel. Brahams ile gazeli okuduğumuz zamanları bilirim. Anadolu müziğinin dünyada kıymetli bir yeri var. Daha çok fark edilir umarım.


İşin içine caz, elektronik, pop gibi türler girince nasıl hissettiniz?

Ben her tür müziği dinledim ama türkünün bana hissettirdiği bir şey var. Sinema filmini bir cümleyle anlatır Aşık Veysel, “Güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa.” (Ellerini şaşırmış gibi ağzına götürüyor.) Nasıl bir anlatım bu! Hâlâ şaşırır dururum. Bu kadar sade bir anlatım ancak türkülerde olur. Türküler çok özeldir, insana hikâyeler anlatır. Sadece aşk meşk değil ki gelişmişlikle ilgili türküler de var. Mesela, “Gökte uçan tayyare...” Uçak da icat edilmiş. Yarın bir bakarsınız galaksilerarası türküler yazılır. Samanyolu ya da Mars’a da türkü yazarız yakında. Çok hoş olmaz mı? Halk kendini bir şekilde ifade edecek, bu gelişmelerin şarkılara yansıması doğal.


Siz türkü türünde uzmansınız ve diğer müzik türlerini de icra ettiniz. Ama günümüzde bir türde kalmadan belirsizlik içinde müzik yapanlar var. Türler arasının bu kadar şeffaflaşması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Benim bir amacım var, geçmişten geleceğe bazı eserleri derlemek ve taşımak. Eğitimler aldım ve dediğiniz gibi bir bölümde yetişkin olmaya alıştım. Müzisyenin kabiliyeti varsa bu birikimi üzerine çalışır. Ben de bunu dedim. Diyemem kimseye şöyle yapsınlar diye ama böyle düşünüyorum.


Yıllardır sahnelerdesiniz, müziği hiç bırakmadınız. Şimdilerde sıkılıp usanıp müziği bırakma kararı alanlar varken böylesine uzun yıllar tutkusunu sürdürenler çok kıymetli.

İşime saygı duyuyorum ve ozanlar bizi motive ederdi, “Tanrı okuyana ilimi, sevdiğine de ses vermiş” derlerdi. Hayda! Bunu duyunca insan enerji doluyor. 5 yaşında türküler söyleyen biri müziği nasıl bıraksın? Şimdi müzik çalışmaları devam ediyor ama sonrasında öğrendiklerimi aktarmaya başlarım diye düşünüyorum.


‘Kadınlar erkek gibi türkü okumaya çalışıyor’


Bugün Kadınlar Günü madem müzik sektöründe kadın olmayı anlatır mısınız?

Erkek egemenliğindeki patronları biliyorsunuz. Takıldığım başka konu var. Ozanlarımız erkek olduğu için kadınlar da erkek gibi okumaya çalışıyor. Kadın duyarlılığıyla okumak lazım. Beni onlardan ayıran belki de bu. Türküye kadın gözünden bakmayı başardım. Bir de beni sahneden insanların yanına indiren bir nevi kadınlar oldu. Yanıma gelip dert anlatırlar. Dinlerim ben de... Keşke elimden bir şey gelse.


Meclis’e girmiştiniz.

Evet, kadınlar için halk için girmiştim. Dünyada da zordur ama ülkemizde kadın olmak mesele. Şort giyersin tekmelenirsin, başını örtersin eşarbı çekerler... Olur mu artık böyle şeyler, hangi dönemdeyiz. Kadın anan, bacın, sevdandır yahu! Meclis de olmadı, gördüm ki halkından çok koltuğunu seven var. Bıraktım. Yolumu müzikle buldum, farklılıklar olmadan insanları birleştiren yegâne şey. Tarihe bakın, binlerce yıllık sanat eserlerini överiz ama binlerce yıllık ne siyaset ne de politika bulamazsınız.


Röportaj: Ece Ulusum

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.