Türk Dil Kurumu, kıskançlık kelimesini "Bir kimse bir üstünlük gösterdiğinde veya sevilen birisinin, başkası ile ilgilendiği kanısına varıldığında takınılan olumsuz tutum" olarak tanımlıyor. Aslında bu 'olumsuz tutum'un altında sandığınızdan daha derin anlamlar yatıyor.


Sevgiliye duyulan kıskançlığın hemen hemen hepimizin başına geldiğini tahmin ediyorum peki bebeğini kıskanan anneler, annesini – kardeşini kıskanan çocuklar, yakın arkadaşını ve iş arkadaşını kıskanan kişiler ile ilgili neler düşünüyorsunuz? “Ne kadar ayıp!” dediğinizi duyar gibiyim. Yargılamak yerine konunun uzmanına kulak verin!


İlk başlığımız çocuk – ebeveyn kıskançlığı. Konuya ilişkin bilgileri Nuh’un Gemisi Çocuk Terapi ve Aile Danışmanlığı Merkezi'nden Çocuk Gelişimi Uzmanı & Psikolojik Danışman Rehber Ayşim İncesulu sorularımızı yanıtladı.


Özellikle yeni annelerin bir şey olacak korkusu ile bebeğini başka kişilerden sakınmaya çalıştığını biliyoruz. Ancak bunun bir adım ötesine giden anneler de var mıdır? Ufak bir arama yaptığımızda “Bebeğimi kayınvalidemden çok kıskanıyorum” diyen annelerin serzenişlerini duyuyoruz. Annenin bebeğini kıskanması gibi bir durum mümkün mü?

Günümüzde yaşam özellikle büyük şehirlerde gittikçe daha sınırlı hale geliyor ve çekirdek aile formatına geçiyor. Yani anne - baba hem çalışmak hem de aile düzenini korumak durumunda. Aile büyükleriyle yakın ilişki ve komşuluk gibi insanı güvende hissettiren, sıkışınca imdadınıza koşacak kişilerin olduğu sıcak bir ortam artık pek olası değil.


Bu durumda anne - babalar çocuğunu bakıcılara teslim etmek durumunda kalıyorlar. Ya da bakım ve eğitim adına yaklaşım ve tutumlarını onaylamadıkları aile büyüklerine mecbur kalıyorlar. Bu durum özellikle annelerde, çalışmaya başladıktan sonra bebeğini/çocuğunu emanet ettiği kişilere karşı bir güvensizlik oluşturuyor.


Bazen olumlu bir bakıcı modeliyle karşılaşılınca huzurlu bir çalışma hayatına geçilebiliyor ve ebeveynler çatıştıkları anneleri yerine, her dediklerini yapan ve teke tek uzun zaman geçirdikleri bakıcılarını tercih edebiliyorlar. Bazen de çalışan anne babalar, aile büyüklerine daha çok bel bağlamak durumunda kalıyorlar. Bu alternatif bebeğin emin ellerde olması açısından çok rahatlatıcı olmakla birlikte, annelerde “Çalışıyorum, az zaman kalıyor, bazen o kadar doğru yaklaşamıyorum, benimle iyi anlaşamıyor, anneannesini/babaannesini istiyor, zaten benim istediğim gibi de eğitemiyorlar, düzen bozuluyor” şeklinde kıskançlık gibi duygusal tepkilere yol açabiliyor, gereksiz gerginliklere neden olabiliyor.


Unutulmamalıdır ki bakıcının veya aile büyüklerinin anne babanın yerini alması mümkün değildir. Anne - babalar işten arta kalan zamanlarında, kısa bile olsa çocukları ile sevgiyle ve özlemle ilgileniyorlarsa mesele yoktur. Ama çocuklarına kaliteli bir şekilde zaman ayıramıyorlarsa o zaman zaten çatışmalar artacak ve çocuk istediği ilgiyi alana kadar anne - babasını zorlayacaktır. Kıskanmamak için doğal ve anlamlı bir ilgi düzeyini tutturmak gerekmektedir.


Bebeğini olması gerekenden daha fazla sakınan ebeveynlere önerileriniz nelerdir?

Bebeğini gereğinden fazla sakınan anneler genelde kaygılı annelerdir. Annenin ya da babanın kendi özel yaşantısında takıntıları vardır. Bu tutum genellikle aile içi yaşamda da baskı yaratır ve gerginliklere neden olur. Bu tarz anne - babalar hem sağlık hem beslenme hem de bakım açısından çok tedirgin ve aşırı kontrollü ebeveynlerdir. İnternette olan her şeyi okuyup uygularlar. Bazen doktorlara ve uzmanlara da güvenmezler. Aile büyükleriyle çatışma yaşayabilirler. Her şey aslında bebeklerin iyiliği içindir. Olması gerekenler uygulanmaktadır.


Bebeklik dönemi için olumlu olan bu yaklaşım biçimi çocuk sosyalleşmeye başladığında, arkadaş ve okul ortamına girdiğinde işleri zora sokar. Bütün bu süreçte anne - baba yorulur, ilişkileri gerginleşir. Aile içi huzursuzluklar baş gösterebilir. Daha da önemlisi çocuk aşırı kontrol ve korunup kollanma sürecinden özgüveni düşük, sosyal becerileri zayıf, inisiyatif kullanamayan, annesinin olmadığı ortamlarda huzursuz olan, uyumsuz bir çocuğa dönüşebilir.


Eşiniz çocuğunuzu kıskanıyorsa...


Çocuğun doğması ile birlikte annenin tüm ilgisi ailenin yeni bireyine kayıyor. Peki, babalara ne oluyor? Bu durumu anlayışla karşılayıp eşine yardımcı olmaya çalışan birçok baba vardır elbet. Ancak ilgi görmediğini düşünen ve bunu sorun haline getiren babalar ile ilgili vereceğiniz öneriler nelerdir?

Bu soru çok önemli ve hep göz ardı edilen bir durumu sorguluyor. Anne, hamile kaldığı andan beri hamilelik sürecine odaklanır. Gerek hormonal hazırlıklar gerekse duygusal derinleşme de bu sürecin doğal bir parçasıdır. Kadınların, hamilelik sürecinde eşleri tarafından duygusal olarak desteklenmeleri de önemlidir.


Baba adayı ise hem maddi hem de manevi olarak yeni bir sorumluluk dönemine hazırlanır. Ayrıca annenin doğum sonrası tüm ilgisinin çocuğunu büyütmeye odaklanacağı gerçeğini kabullenmeye başlamak durumundadır. Hele ilk bebekse hem anne hem de babanın, bebeğin düzeninin oturmasına yönelik olarak hayatları değişecek, ne kendilerine ne de birbirlerine ayıracak zamanları kalmayacaktır.


Bebeğin aileye katıldığı ilk aylar, aile büyüklerinin desteğiyle de elden geldiğince iyi yönetilebilir. Bu süre içersinde anne artık gerek hormonal gerekse doğum sonrası komplikasyonları atlatmış, emzirmeye devam etmesine rağmen bedeni ve hormonal işlevleri nispeten düzene girmiştir. Baba ise bu süreçte eşini desteklemeye devam etse de artık eşinden ilgi beklemeye ve eski düzeni özlemeye başlamıştır. Bu kritik eşiğin aşılması için her iki taraf da özen göstermelidir. Tekrar birlikte olmaya, birbirine vakit ayırmaya her iki tarafın da fiziksel ve duygusal olarak ihtiyaçları vardır.


Anne olarak sadece bebeğe odaklanmak, ikinci çocuk varsa onu da babaya bırakmak, kendine vakit ayırıp özen göstermemek, doğum sonrası duygusal iniş çıkışlarda destek almamak ve mesafeli davranmak aile içi kırgınlıklara, kardeş kıskançlıklarına ya da eşlerin kendini dışlanmış ve ikinci plana atılmış hissetmelerine neden olacaktır. Bu da bir çeşit çocuğuna gösterilen ilgiyi kıskanmaktır aslında.


Duygusal ve fiziksel mesafeler giderek eşler arasındaki bağı zayıflatabilir ya da en azından babanın evi ve ailesiyle ilgilenme tarzında değişikliklere neden olabilir. Bu tip durumları aşmak için aile büyüklerinden yardım isteyerek arada baş başa kalmak, dinlenmek ve eski günleri hatırlamak keyifli olacaktır.


Kardeşim doğdu, annem hep onunla!


Biraz da kardeşlerin kendi aralarında yaşadığı kıskançlığa değinelim... Çocuklar arasında denge nasıl kurulur? Kardeş kıskançlığının önüne nasıl geçilir?

Kardeş kıskançlığı anlaşılır bir duygudur ve anne - babaların yanı sıra aile büyüklerinin de bu duygusal durumu iyi yönetmeleri gerekir. Burada esas olan, büyük çocuğa “bir kardeşin geleceğini” anne - babanın birlikte müjdelemesi ve bunun herkes için keyifli bir değişiklik olacağının abartılmadan anlatılmasıdır.


Sonra yavaş yavaş bebeğin anne karnında büyümesi birlikte takip edilmeli, hareketleri, tekmeleri beraber paylaşılmalı, onun da aynen böyle olduğu anlatılmalı, arada fotoğraflar çıkarılıp anılar paylaşılmalıdır. 'Seni nasıl keyifle bekledikse kardeşini de öyle keyifle bekliyoruz' duygusunu vermek önemlidir. Odasında veya evde yapılacak değişiklikler ve alınacak eşyalar için kardeşin de fikir vermesi, düzenlemeye katkıda bulunması önemlidir. Doğum sürecinin nasıl olacağı, doğum sonrası onu nelerin beklediği de belirtilmelidir.


Aile büyükleri dahil olmak üzere bu geçiş döneminde ve doğum sonrasında abartılı sevgi gösterileri, kıskanmasın diye hediyelere boğmak, 'Ben seni seveceğim, kardeşini değil' ya da 'Aman yanında sevmeyin, kıskanmasın' gibi doğal olmayan sözler ve davranışlar kardeşi rahatlatmayacağı gibi daha da gerecektir. Anne emzirirken kardeşi de yanına alabilir, ona da böyle süt verdiğini anlatabilir, bazı bakım işlerinde destek isteyebilir. Bu süre zarfında bebeğin annenin yanındaki beşikte yatmasının neden gerektiğini açıklayabilir.


Kıskançlık doğal bir duygu olarak yine hissedilecektir ve zaman zaman kardeşe yönelik hırpalayıcı 'sevgi' gösterileri olacaktır. Ancak bu davranışlar kızmadan, suçlamadan, tatlılıkla konuşularak atlatılmalıdır. Aile büyüklerinden de bu konuda destek istemek yararlı olacaktır.


Bu süreçte en sakıncalı olan 'Sen abisin/ablasın; o küçük' diyerek büyük çocuğun henüz hazır olmadığı zorlama paylaşmalara, kardeşinin rahatsızlık vermesine, hep önceliği almasına ve hakkı olan durumlarda bile boyun eğmesine zorlanmasıdır. Herkesin kendi bireysel haklarına özen gösterilmelidir ki o da abi / abla olarak kardeşinin önceliklerine anlayış göstersin, saygı duysun.


Kardeşlerin birbirini kıskanmasının dışında bir de anneyi babayı kıskanması, paylaşamaması var. Anne ne yapmalı? Aile içinde dengeyi kurmayı sağlayacak ipuçları nelerdir?


Kardeşlerin anne babayı paylaşamaması da sık görülen bir çatışma durumudur. Çünkü anne baba paylaşılmaz! Her iki kardeşin de ayrı ayrı annesinin ve babasının ilgisine gereksinimi vardır. Burada hassas olan denge korunmalıdır. 'Kardeşim doğdu, annem hep onunla, o zaman babam da benim' gibi bir paylaşım kısa vadede olumsuz sonuç verir. Annesinin ilgisini alamayan büyük kardeş, öfkesini kardeşine yöneltir.


Anne - babalar, küçük olanın gereksinimlerini öncelikli olarak halletmeleri gerektiğinde bunu neden yaptıklarını büyük olana söylemeli, “Bunlar bitince seninle baş başa oynayacağız” şeklinde aile içi programları devreye sokmalıdırlar. Kardeşler büyüdükçe aynı programlı davranışların ihtiyaçlara göre yeniden düzenlenerek devam ettirilmesi çocuklara güven verecek, ilgi almak için ağlama ve tutturmalara gerek kalmayacaktır.


Burada önemli olan çocukların emzirme, beslenme, oyun ve uyku düzeninin oturtulması için baştan emek verilmesi ve çok gerekli durumlarda yapılacak bazı esnek davranışların dışında tutarlı olunmasıdır. Bu konuda gerekirse danışmanlık almak, yol yakınken davranış ve tutumların yerleştirilmesi için kolaylaştırıcı olacaktır.


Röportaj: Dilay Argün


Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.