Merve Öztürk nam-ı diğer Melina's Mom sosyal medya fenomeni. Anne olma serüvenini anlattığı blogu, çok takipçili bir instagram hesabı ve henüz mürekkebi kurumamış "Seni Beklerken" isimli bir kitabı var. Merve ile annelik ve sosyal medya konularını konuştuk...


Nedir senin hikayen?

Anne olmaya çabaladığım dönemde çok tökezledim. Dış gebelikler geçirdim, hayatımı kaybetme riski yaşadım. Küçüklüğümden beri anne olmak istiyordum. Çocuğuma kavuştuğumda dördüncü tüp bebekti. Normal yolla denediğimiz kayıpların haricindeki dördüncü tüp bebekti.


Bayağı yorulmuş olmalı bedenin.

Yoruldum. Hem ruhen hem bedenen. Sonra Nevşah Fidan’la ve nefesle tanıştım. O kadar iyi oldu ki benim için "Olsa da olur olmasa da olur" moduna girdim ve hamile kaldım. Hep söylerlerdi "Kafandan at hamile kalırsın" diye. Kolaysa sen benim yerime geç kafandan at, diyordum. Öyle olmuyor. Şimdi bana soranlara ben de "Kafandan attığın zaman oluyor. Biliyorum kızacaksın bana ama bunun için bir çaba sarf et" diyorum.


Sen ne iş yapıyorsun?

Bloggerlık yapıyorum. Başlarda daha çok kadına hikayemi anlatmalıyım diye düşünüyordum. Ben araştırma yaparken çok sayıda sonuçsuz hikayeyle karşılaştım. Kadınların problemleri hakkında konuştuğunu fakat sorun çözüldükten sonra konuşmayı kestiğini fark ettim. "Ben bebeğime kavuştum" diye yazmıyordu kimse. Sıkıntılı dönemini paylaşıyor. Ben dedim ki: "Bir gün anne olursam bunu yazacağım" ve bütün konuştuğum mecralara "Ben anne oldum, şimdi hikayemi paylaşıyorum" diye yazdım. Ve sonra hikayemi bir gecede 9 bin kişi okudu.


Sonra?

Kızım Melina da büyümeye başladı. 5 aylıktı ben bloğu açtığımda. Sevmeye başladılar, komik gelmeye başladı insanlara. Sevdiler, paylaşmamı istediler, hikayeyle özdeşleştirip bağırlarına bastılar diyelim.


Bu işin zor tarafları neler?

Şu zor; hikayenizi anlatıyorsunuz ve içinden bir türlü çıkamıyorsunuz. Yani ben kitabı yazarken de, bloğu yazarken de buhranlar geçirdim. O dönemi tekrardan yaşadım. Birilerinin yoluna ışık olmak için tekrar tekrar içinden geçmek zorunda kaldım.


Senin yaptığın işin merkezinde yazı mı var fotoğraf mı? Blog mu instagram mı?

İkisi de aslında.


Ama günlük yayınını instagramdan yapıyorsun?

Evet. Artık okunma oranı azaldı. Daha çok görsellik talep görüyor. Şu anda instagram süre sonra da youtube yayını öne geçecek. Bir şekilde değişiyor her şey çabuk tüketiyoruz. Kolay bir şey değil, sürekli göz önündesiniz ve sürekli mutlu gözükmek zorundasınız. Bir misyonunuz varsa topluma karşı mutsuzluğunuzu paylaşamıyorsunuz.


Neden? Tepki mi alıyor?

Tepki almıyor. Sosyal medya holiganlığı başlıyor. Sizi en yumuşak karnınızdan vurmaya çalışan aportta bekleyen insanlar var.


Peki bu neden sence?

Bana kalırsa hayal ettikleri hayatı yaşadığımızı düşünüyorlar. Biz onlara aslında hayatın güzelliklerini sunuyoruz ama her birimizin acıları, sancıları, içinden geçtiği durumlar var hala süre gelen. Atıyorum evliliğinde sarsıntılar var, çocuğuyla sorunları var...


Sorunları paylaşmıyorsun demek ki, sadece iyi tarafları?

Zaman zaman paylaştığım oldu. Zor bir dönemden geçiyorum dediğim oldu. Ama üstü kapalı verdim. Mesela eşim sağlık problemi geçirdiği bir sosyal medyadan uzaklaşmak istediğimi söyledim ama sorunu paylaşmadım. Ondan sonra 3-4 gün sonra geri döndüm.


Her şeyini paylaşıyor gibi görünüyorsun dışarıdan bakınca.

%20- %30 paylaşıyorsun hayatının %100 değil.


Samimiyet ve olduğu gibi olmak önemli mi sence sosyal medyada yoksa?

Bence samimiyet makbul olan. Gerçek olmak, doğru olmak makbul olan. Olanı olduğu gibi yansıtan daha da fazla ilerleyebilir benden. Ben olanı olduğu gibi yansıtıyorum ama acılarımı veya çocuğumun ağladığını koymuyorum. "Melina hiç ağlamıyor mu?" diyorlar mesela. Niye ağlarken paylaşayım ki?





Konseptimin içinde yok diyorsun...

Evet benim paylaşım sınırlarım var. Bazılarının yok; bence daha da ileri gidebilirler olmadığı için. Ama ilerde o çocuk ondan rahatsız olur mu düşünmek lazım. Ne kadar doğalını verebilirsin yaşantının. Sınırlar aslında seni sahteleştiren sınırlar değil, seni koruyan sınırlar. Benim sınırlarım öyle.


Kimler takip ediyor seni?

Anneler, anne olmak isteyen kadınlar takip ediyor bir de genç kızlar. Beni niye takip ediyorsunuz, neden bir çocuğun fanısınız veya neden benim fanımsınız diye soruyorum onlara; "Çünkü anneliğini çok sevdik, sen nasıl küçükken anne olma hayali kuruyormuşsun biz anne olma hayali kuran gençleriz. Senin anneliğini model alıyoruz" diyorlar.


Peki sen nasıl bir annesin?

Bence mükemmel anne yok. Ben de mükemmel bir anne değilim şu anda kendi sınırları içinde yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışan bir anneyim. Yaşadığım şeyler bir şekilde fırsata dönüştü . Ve şimdi daha önce hiç olmayı hayal etmediğim bir yerdeyim. Ben sadece anne olmak istiyordum , şimdi tanınmış bir anne oldum.


Kaç yaşında kızın?

4 yaşında. Kendime zaman ayıramadığımı fark ediyorum. Mesela son zamanlarda çok endişe yaşıyorum kendimle ilgili. Endişeli duygular yaşıyorum kendime dönme ihtiyacı hissediyorum.


Senin için anlamı ne kendine dönmenin?

Tekrar nefes terapilerine başlamayı düşünüyorum bir de bakım yapmak. Uzun süre bakım yapmadığımı fark ettim. Uzun süre kendi fotoğrafımı çekmediğimi, kendimi hiç paylaşmadığımı fark ettim.


Korkmuyor musun çocuğunun peşine düşecek kötü niyetli insanlardan?

Korkuyorum.


Nasıl bir önlem alıyorsun?

Normalde bize okul tanıtımları da geliyor "Okul parası ödemeyin gelin bizim okulumuzu tanıtın" diye. Hiçbir okul tanıtımını bu şartlar altında kabul etmiyorum. Çocuğumun gittiği okulun adını hiçbir yerde yayınlamıyorum, görüntü vermiyorum.


Bulunduğun yerleri paylaşıyor musun?

Biz oradan çıktıktan sonra paylaşıyorum. Canlı yayın ve anlık lokasyon paylaşımı yapmıyorum. Çocuğumun yanından ayrılmamaya çalışıyorum; gözümden ayırmamaya çalışıyorum. Şu anda paylaşımları çok azalttım, Melina ile ilgili. Onunla ilgili gelen bazı teklifler oluyor. Dizi teklifi vs. bunları kabul etmiyorum. Onun paylaşımlarını azaltıp, zamanla tamamen kesmeyi düşünüyorum.





Şimdiye kadar hiç kötü niyetli bir mesaj, yorum geldi mi sana?

Sosyal medya annelerinden biriyle ilgili sorun yaşanan dönemde, onun yalanı ortaya çıkınca herkese saldıralım, herkesi deşifre edelim diye bir gaza gelme oldu. Saldırmaya başladılar. Sonra bir kadın bana "Sen farklısın, seni çok seviyorum, seni ben idol olarak alıyorum" diye saplantılı mesajlar atmaya başladı. Telefonumu istedi vermedim, birkaç hafta sonra mesajla: "Çok kötüyüm, benimle iletişim kurmadığın için kendimi kötü hissediyorum ve intihar edebilirim" dedi. Şizofrenik bir kişilik inanılmaz mesajlar geldi gitti. İnstagramda kızımın adıyla bir hesap açıldı ve içinde korkunç senaryoların yazıldığı postlarda beni etiketlemeye başladı. "Canım kızım ben kasada para öderken iki saniyelik dönmüştüm arkamı, ve seni nasıl kaçırdıklarını bilmiyorum ve senin cesedini bulduğumda" gibi şeyler...


Korkmuş olmalısın...

Bu şizofrenik kişilik ve bir tane değil. Melina’yı görmek istediğini söylüyor. Yüz binlerce böyle insan var. Bir tanesi sadece kendini belli etti. Belli etmeyip uzaktan izleyip çocuğuna bunları yapmak isteyen bir sürü insan olabilir.


Nasıl hissettin bunlar esnasında?

O dönemde çok çelişki yaşadım. Tamam bir misyon uğruna başladım ve bir mesleğe dönüştü ama sen bu çocuğa çok zor ulaştın kesmen lazım artık, dedim kendime.


Melina tanınmış bir çocuk olduğunu biliyor mu?

Hayır bilmiyor. Melina bebekken de tatlı bir çocuktu. Yolda yürürken gidip dönene kadar en aşağı 60 kişi severdi. Türk toplumunun bebek sevme olayını bilirsiniz. Ama şimdi onu seviyorlar, yolda seviyorlar zannediyor.


Peki bu seni rahatsız ediyor mu?

Etmiyor. Çünkü bir çok yerde: "İlk önce bana gelin benimle konuşun, ben sizi tanıyormuşum gibi davrandıktan sonra Melina’ya eğilip merhaba diyebilirsiniz" diye paylaştım. İnsanlar da bilinçlendi bu konuda.


Çocuğum mahrem alanı değil mi bir yerden sonra?

Büyüdüğünde böyle kalmasını istemiyorum. Kesmek istiyorum. Bu iş böyle Melina’yı koymadığım için gitmek zorunda da değil. Ben bunlar olmasa da var olabilirim hayata.


Peki bu kadar uğraşıp elde ettiğin bir çocuğu büyütürken zorluk yaşadın mı hiç?

Bazen çok saplantılı bir annelik yaşadım. Geç yürüdü Melina bu yüzden. Pamuklara sardım derler ya gerçekten pamuklara sardım. Kendi işimi zorlaştırdım, gecelerce uyumadım, sütüm kesildi; yetersiz hissettim. Ona ya da bana kötü bir şeyler olacak diye endişelendim. Rahat bir annelik geçirmedim. Ama şimdi rahatladım. Tamam her şey yolunda, artık bir sorun yaşamayacağım, çocuğum sağlıklı moduna geçeli daha 7-8 ay oluyor.


Şimdi olsa neyi değişik yapardın?

Sakin ol derdim, her şey olacağına varacak, her şey iyi olacak derdim.


Çocuk büyütürken ne gibi kaynaklardan faydalandın mı?

Hamileyken Ayşe Öner’in eğitimlerine gittim, kitabını aldım. Onun gösterdiği şekilde bebeğimi yıkadım. Birde alışveriş önerileri alışveriş, bebek çantası nasıl hazırlanır, hastane çantası gibi konularda hep bloggerlardan bilgi aldım. Çocuk odasını nasıl yapmışlar hepsininkini inceledim daha blogger değildim o zamanlar. En çok hamilelik alışverişine baktım.


Dijital yayıncılıktan para nasıl kazanılıyor?

Biz aslında etkileşim kuruyoruz ve hitap ettiğimiz kitlelere yeni ürünleri tanıtıyoruz veya denediğimiz ürünleri önerebiliyoruz, beğendiğimiz ürünleri. Bazen de bilgi aktarma amaçlı bazı yerlere gidip paylaşımlar yapıyoruz. Bu tarz şeylerin tanıtımını yapıyoruz ve bundan bir ücret alıyoruz. Artık işyeri olarak kabul edildi bloglar. Vergi ödüyoruz biz ciddi anlamda.


Gelirin hayatını idare etmene yetiyor mu?

Yetiyor evet. İyi bir getirisi var.


Kendin için ve çocuğun için nasıl bir gelecek düşlüyorsun?

Huzurlu bir gelecek düşünüyorum. Huzur dedin mi her şeyi kapsıyor zaten; sağlık, mutluluk.


Kendin için bir motto seçsen bu ne olurdu?

Pozitif düşün veya hayal ettiğini yaşa. Çünkü yaşamı zihnimizde oluşturuyoruz.


Senden ilham alan genç kadınlara ne söylemek istiyorsun?

Hayatta hiç kimseye veya bir şeye körü körüne bağlanmamaları, okudukları veya gördükleri her şeyi, kendi yaşam koşullarında değerlendirmelerini öneririm. Beni idol olan insanlara da her zaman diyorum ki: Benim yaptığımı yaparak doğru annelik yapacaksınız anlamına gelmiyor. Senin çocuğunla arandaki ilişki bambaşka bir şey yapmana sebep olabilir veya bambaşka bir şeyin daha doğru olacağı anlamına gelebilir.


Röportaj: Damla Çeliktaban



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.