Limandaki lokantalar sinek bile avlamıyor, eski Rum mahallesi revaçta. Her yer hıncahınç dolu, masaların tıkıştırıldığı sokakta ancak bir kişi yürüyebiliyor. Dört kişi gelmişsin, dolu meze söylemişsin, bir şişe kırmızı açtırmışsın havalanırken laflıyorsun. Karşındakini duyabilmek için memelerini masaya serip kulak kabartman gerekiyor. Çünkü bitişik restoranların her biri bangır bangır kendi müziğini çalıyor. Ama hiçbiri kaledeki Koray Candemir konserini bastıramıyor.




Yedi yaz önce dibi kesilmiş şarap şişelerinin içindeki ampuller aydınlatıyordu burayı. O ampullerin altında, kedilerin göz hakkıdır diye fazladan meze söyleyenler oturuyordu. Şimdi gitsen bir mega marketin aydınlatma bölümünde elinle koymuş gibi bulacağın lambalar yanıyor. Altına karnı açlıktan yapışmış kedilere tekme atanlar yayılmış.




2005'te tesadüfen yolumun düştüğü, sonraki birkaç yaz hemcinslerimle ve tek başıma gittiğim, her defasında ruhum yıkanarak döndüğüm ada için eskiler “Bozulmaya başladı” diyordu. Anlamıyordum.




2015 yazında tecrübe ederek anlıyorum. Küçücük pencerelerinde yaşlı teyzelerin oturduğu, arnavut kaldırımlı sokaklara açılan kendi halinde evler ya “butik otel” olmuş ya hediyelik eşya dükkânı. Kapı önüne sandalye atıp çekirdek çitlediğimiz arkadaşımızın yazlık evi bile “konuk evi”ne dönüşmüş. “Yarım elma gönül almalık” tezgâhlara yaklaşırken aklıma Muhsin Bey filminden bir sahne geliyor. Kaset yapma vaadiyle dolandırdıkları insancıklardan biri odaya girdiğinde “Agam bir kuş gelmiştir” diyen Uğur Yücel gibi bakıyor satıcılar. Bütün tatil duraklarındaki muadillerini taklit eden incik boncuk, fason üretim damla sakızlı dibek kahvesi ederinin birkaç misli.




Ben on yıl önceki Bozcaada'yı özlüyorum, otuz yıl önce oraya yazlık ev konduran beni beğenmiyor, “Bok var adası oldu” diyor. "Biz Türkler"in bayıldığı "eski Rum mahallesi"nin elli yıl önceki sakinleri ikimize karşı ne hissederdi acaba?




Değişimdir, yaşanır. Bazen öyle gerektiğinden bazen mecburiyetten, bazen hayatın akışına uyum sağlamak icap ettiğinden. İşleri bozulur, çocuğun okul taksiti için evi butik otele çevirir insan. Esnaf için sezon nihayetinde üç aydır, kazancını gözetmek zorundadır.




Gelgelelim mecburiyetlerle tercihler arasında bir köprü var. Sokağı masalarla kapatmak diyelim zaruri, ama komşu dükkanın sesini bastırmak için müziğin sesini sonuna kadar açmak esnafın tercihi. Esasen çıldırmış şehir insanına sükûnet sata sata bu kadar merak edilir hale gelen adada rock konseri düzenlenmesine izin vermek ise belediyenin. Önceden gelen Bozcaada'ya uyum sağlıyor “misafir umduğunu değil bulduğunu” yiyordu, şimdi ada gelene ayak uydurmuş “nasılsa bunu umar dayayalım gitsin” diyor. Her şey geleni “öpmek” için, tabir yerinde.




Eskiden gittiğimde kendimi “insan" gibi hissediyordum Bozcaada'da, şimdi görüldüğü yerde “yolunacak kaz” gibi hissediyorum.




Yolunduktan sonra kazların sırtında yeni tüy biter. Zulaladığı tüylerle ne kadar idare edeceğini, kazların sonunun gelip gelmeyeceğini Bozcaada düşünsün.




Güzel hatırınız için adanın boz tepelerinin inşaat canavarının ağzını sulandırması konusuna girmeden gittim.




İyi tatiller, hayırlı işler.



Pelin Özgür

Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!
  • Misafir bu millet ne zaman ögrenecek,gittigi yeri yasadigi yere benzetmemeyi ? madem gittigin yeri geldigin yere döndüreceksin,gitme kardesim !! gidiyorsanda oraya uyum sagla !! böyleleri yüzünden o kadar cok sevdigimiz halde 2007'den sonra elimizi ayagimizi cektik bozcaada'dan.cünkü huzur dıye bır sey kalmamıs..
    CEVAPLA
  • Misafir Biraz kaba kacacak ama nasibini alamamış para için her şeyi yapan dogulu bir toplum olmanın getirdigi yozlaşmadan başka bir şey değil. Tüm güzellikleri kendimize benzetiyoruz . Bu yalnız Bocaada için değil tüm Türkiye için geçerli. Çocukluğumun ve gencligimin geçtiği İstanbul u da arıyorum.
    CEVAPLA
  • Misafir Cok begendim...hepsi nasil da dogru....!
    CEVAPLA
  • Misafir Evet bozcaadaya gittik ama hiç beğenmedik. Eski hali nasıldı bilmem ama tatil için bozcaada çekilmez olmuş
    CEVAPLA
  • Misafir 99 yilindan beri tur yapip rehberlik yaptigim adaya gece sene 1 kere gittim bu sene hic gidesim yok ama bunu her sene gorebiliyordum daha iyi gunleri geleni kaziklama zihniyeti nereye kadar.
    CEVAPLA
  • Misafir gustomuz böyle bizim...
    CEVAPLA
  • Misafir ada için beklenen son diyebilirim epeydir uyarı veriyordu üzüldüm :(
    CEVAPLA
  • Misafir çanakkale boğazının akıntısının her daim temiz tuttuğu koylarda kalabalıktan uzak denize girmeniz halen mümkün, özetle diyebilirim ki neyi ararsanız onu bulursunuz, güzeli övmek ve desteklemek kötünün kendini düzeltmesi için onu ikaz etmek de demektir, bir daha ki bozcaada ziyaretinizde lütfen bizi haberdar edin sevgilerimle facebook/kalydnabozcaada
    CEVAPLA
  • Misafir merhaba pelin hanım adada yaşayan ve hayatını turizm sektöründe çalışarak kazanan biri olarak söylüyorum ki tespitlerinize katılmamak elde değil, fakat bir kızılderili atasözü " önünde yaktığın küçük ateşler uzaktaki büyük yangınları görmeni engeller " der, ada sadece merkezinden ibaret değil, halen altı kesik şarap şişeleriyle aydınlanan masalarda sabahlara kadar mırıl mırıl sohpet etmek mümkün, küçük güzel bağ evlerinde konaklayıp binbir emekle yapılmış reçellerin, bağından taze koparılmış üzümlerin olduğu kahvaltı sofralarında uzun uzun tadını çıkararak kahvaltı etmek halen...
    CEVAPLA
  • Misafir altına imzamı atarım...
    CEVAPLA

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.