Eskiden yani Fidel Castro’nun ölümünden önce bir şehir efsanesi vardı; “Fidel ölmeden önce Havana’ya gitmek lazım” diye... Oysa Küba ve özellikle Havana son yıllarda değişime uğramaya çoktan başlamıştı. Son 10 yılda her gidişimde biraz daha değiştiğini gördüm. Geçtiğimiz yıl Amerika Başkanı Obama’nın ziyaret etmesiyle bir bakıma temsili “Küba duvarı” yıkılmış oldu. Aslında Fidel öncesi veya sonrası diye bir durum yok. Tam tersi gitmenin tam zamanı şimdi, şöyle ki; önceleri en az bir aktarmayla gidilen Küba’ya artık aktarmasız uçuluyor. Türk Hava Yolları’nın şehir efsanesine dönen yaklaşık 5 yıldır “Bu yıl uçmaya başlayacağız” açıklamaları son buldu.


Küba’nın mutlu-mutsuz insanları

Havana ile ilgili yalan yanlış pek çok şey yazıldı çizildi. Ancak eski Havana yani turistlerin cirit attığı merkez bölgede her şey şahane gözüküyor. Tam olarak bildiğiniz o fotoğraflardaki gibi. Havana’nın biraz dışarısında nispeten lüks sayılabilecek bölgede genellikle rezidans, konsolosluk ve büyükelçilikler var, dolayısıyla yabancılar genellikle o bölgede yaşıyor. Yeşil alanlar ve parklarıyla göze çarpan bölgenin eski Havana ile hiç alakası yok. Örneği eski Havana’nın simgesi haline gelen o eski Amerikan arabalarına tek tük rastlıyorsunuz. Bir de Havana’nın arka sokakları var. Bir turistin oraya gitme şansı pek yok. Bakımsızlıktan öte bir durum var. Mesela araba pek görmüyorsunuz, bazı evlerde su yok. Sanırım bazılarında da elektrik. Yani Havana’da da birkaç farklı hayat var. Misal ben ilk Havana’ya gittiğimde özel şoförümüz “Buradan sonra arabayla gidemeyiz” diyerek bizi bir tren yolunun kenarında bırakıp “Buradan sonra yürümelisiniz” dedi. Havanalı arkadaşımla o mahallerde gönlümüzce gezdik, zaten kitabımın arka sokaklar bölümü o yerlerde oluştu. Yerli biri olmadıkça oraları keşfetmek zor, yolunuzu kaybedersiniz... Havana’da dünyanın her yerinde olduğu gibi mutlu insanlar da var, mutsuz insanlar da... Daha önce 3 kez gittim Havana’ya. Hatta birkaç yıl önce “Havana-Bir Gün Mutlaka” adında fotoğraf kitabı çıkardım. Bu kitap sonra dijital olarak yayımlandı ve halen Apple Store’da satışta. Yakında baskısı tükendiği için ilave fotoğraflarla yeni bir edisyon olarak yayımlanacak. Tabii dijital olan edisyonda video ve müzikler de olacak.





Havana’nın güzel insanları

Havana’da Fidel Tapanes adında özellikle Türklerin yakından tanıdığı Kübalı bir rehber var. Fidel’in en önemli özelliği Türkçe konuşması. Fidel’in babası 1980’lerde Ankara’da Küba Büyükelçiliği yaptığından Fidel de Türkçe öğrenmiş. Havana’ya giden herkes onu tanır. Ben de yıllar önce tanıştım. Daha sonra beni şu an hayatımda en sevdiğim insanlardan biri olan ağabeyi Vladimir ile tanıştırdı. Uzun yıllar Fidel Castro’nun özel kameramanlığını yapan Vladimir, artık kafasına göre takılıyor. Ya o İstanbul’a geliyor ya da ben Havana’ya gidiyorum. Onların sayesinde Havana’yı bu kadar iyi öğrendim.



Havana’da mutlaka!

■ Catedral Meydanı’ndaki El Patio Restoran’da deniz ürünlü paella’nın şlik ettiği bir öğle yemeği.

El Floridita: Ernest Hemingway’in uğrak yeri mahalle barı diyebileceğimiz mekân şehrin sembollerinden. Aslında tarihi bir balık restoranı olarak biliniyor. Hemingway’in burada takılmasıyla ünlenmiş. Bu arada Daiquiri içmeden Havana’dan dönülmez.

■ Hemingway ile ölümsüzleşen bir diğer yer ise Cojimar Köyü’nün önde gelen restoranlarından La Terrazza.

■ Mojito’nun ilk yapıldığı yer Havana’nın merkezindeki ünlü “La Bodeguita del Medio” restoran-barı. Bunun dışında Havana’da her yerde iyi mojito içiyorsunuz.





1 Mayıs’ta Havana turu

Bu yıl Setur Select ile özel bir Havana-Küba turu hazırladık. Lokal deneyimlerle zenginleştireceğimiz bir tur. Klasik arabalarla gezeceğiz, Buena Vista Social Club’ın çaldığı Club Taberna’da yemek yiyip Küba müzikleri dinleyeceğiz. Ernest Hemingway’in izinden gezip mojitonun ilk yapıldığı mekâna gideceğiz. Ara sokaklara karışacağız, turistik guide’larda bulunmayan mekânları keşfedeceğiz, Kübalı sanatçılarla sohbet edeceğiz. Bu arada TAV, yakında Havana Havalimanı’nın da işletmecisi olacak. Eski havalimanının kapasitesi yetersizdi ve işletme sorunları vardı.





Havana’ya gitmeden önce

■ Kanadalı yazar David Gilmour’ın ‘Film Kulübü’ adlı baba-oğul ilişkisini konu alan ve Havana’da geçen kitabı.

■ Buena Vista Social Club filmini de tekrar tekrar izlerim. Bu bir filmden çok, müzikal-dokümanter. Alman yönetmen Wim Wenders’ın en önemli yapıtlarından biri. Hatta Wenders’ın Küba turizmine önemli katkısı bile denebilir. Öyle ya pek çok insan bu filmle keşfedip gitti.


Yazı: Levent Özçelik



Facebook Yorumları

YORUMLAR

Yorum kurallarını okumak için tıklayınız!

İnternet sitemizde kullanılan çerezlerle ilgili bilgi almak ve tercihlerinizi yönetmek için Çerez Politikası, daha fazla bilgi için Aydınlatma Metni sayfalarını ziyaret edebilirsiniz. Sitemizi kullanarak çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.